Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran birçok olayda olduğu gibi, 1 Mayıs meydanlarında yankılanan Cem Karaca’nın sesi de aslında bir devletin dönüşümünü anlatıyor. 1980 darbesiyle şekillenen vesayetçi sistem, sadece demokrasiye değil, sanatçılara da büyük darbeler indirdi. O sanatçılardan biri de, Anadolu rock müziğinin öncüsü Cem Karaca idi.
12 Eylül askeri darbesinin ardından, Cem Karaca "vatan hainliği" ile suçlandı. 1 Mayıs marşı nedeniyle hedef gösterildi, şarkı söylemesi bir suç unsuru gibi gösterildi. 1983’te vatandaşlıktan çıkarıldı, Almanya’ya sürgün edildi. Bu, vesayetçi zihniyetin bir utanç sayfası olarak tarihe geçti.
Ama yıllar sonra devreye, demokrasiye inanan, millet iradesini merkeze alan bir lider girdi: Başbakan Turgut Özal.
Tarihi Görüşme: "O, Meşhur Şarkıcı Cem Karaca"
Artık memleket hasretine dayanamayan Cem Karaca, dönemin Başbakanı Turgut Özal’a ulaşarak kendisiyle görüşmek istedi. Özal, sanatçının talebine büyük bir olgunlukla karşılık verdi: “Elbette olur.”
Görüşme günü geldiğinde, Özal’ın makamında eşi Semra Hanım da hazır bulundu. Karaca, saygı ve mahcubiyetle Semra Hanım’ın elini öptü, Başbakan’ın elini sıktı. O esnada Özal, eşine dönerek şu tarihi cümleyi kurdu: “Hani meşhur şarkıcı Cem Karaca var ya, işte Semra, o.”
“Memleketime Dönmek İstiyorum Sayın Başbakanım”
Cem Karaca, Özal’ın karşısında duygularını dile getirdi: “Sayın başbakanım, ülkeme dönmek istiyorum. Artık burama geldi.” Ardından maruz kaldığı adaletsizlikleri anlattı.
Özal, o an Mesut Yılmaz’a dönerek sordu: “Bu bizim zamanımızda mı oldu, askerlerin zamanında mı?” Yılmaz, durumun askeri cuntanın eseri olduğunu belirtince, Özal’ın yüzü asıldı.
Ama vakur bir devlet adamı gibi, Cem Karaca’ya güven verdi:
“Sen gereken müracaatları yap, gelirsin memlekete. Aklanırsın. Hiçbir mesele olmaz oğlum. Gördüğüm kadarıyla şarkı söylemişsin. Şarkı söylemekle böyle işler olmaz.”
Bu sözlerle ortam adeta bayram yerine döndü. Karaca’nın gözleri ışıldıyordu. Ailesine, oğluna, vatanına kavuşacağı an yakındı.
Solu Karşısına Aldı, Vatanına Döndü
Ancak Özal ile görüştüğü için bazı radikal sol çevreler onu “dönek” ilan etti. Karaca ise verdiği cevapla bu zihniyete gereken cevabı verdi:
“Behice Boran'la mı görüşecektim, Gorbaçov'la mı, yoksa Çavuşesku'yla mı? Ben Türkiye'ye dönmek istiyordum, Romanya'ya değil.”
O güne kadar halkın iradesine sırt çeviren elitist yapının sürgüne mahkûm ettiği Cem Karaca, halkın adamı Turgut Özal sayesinde vatanına döndü. Ve bu dönüş, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir dönüm noktası olarak hafızalara kazındı.

CEM KARACA KİMDİR?
Türkiye’nin Anadolu rock müziğinde çığır açan sesi, halkın duygularını ezgilerle dile getiren bir sanatçısıdır.
1945 yılında İstanbul'da doğan Cem Karaca, tiyatrocu bir anne ve Azerbaycan kökenli bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Sanatla iç içe büyüyen Karaca, Türkiye’nin siyasi, sosyal ve kültürel dönüşümlerinin müzikal hafızası olmuştur. Anadolu rock türünün öncülerinden biri olarak halk ozanlarının diliyle batı enstrümanlarını birleştirerek efsaneleşmiş eserler ortaya koymuştur.
Sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda halkın sesi olmuş, ezilenlerin, özlem duyanların ve toplumsal duyarlılığı olan bireylerin duygularına tercüman olmuştur. 12 Eylül döneminde sistemin baskılarıyla yurtdışına çıkmak zorunda kalan Karaca, uzun yıllar Almanya’da yaşadıktan sonra Turgut Özal’ın demokratik iradesiyle tekrar Türkiye’ye dönmüştür.
CEM KARACA’NIN BİRLİKTE ÇALIŞTIĞI GRUPLAR
Cem Karaca, müzik kariyeri boyunca birçok önemli grupla çalışmış, her biriyle Türk müziğine ayrı bir iz bırakmıştır:
1. Apaşlar (1967–1969)
Cem Karaca’nın rock müzikle tanıştığı ilk büyük grup. Batı müziği altyapısıyla Türkçe sözlü rock şarkılar üretmeye başladığı dönemdir.
2. Kardaşlar (1969–1972)
Anadolu rock ruhunun daha da yoğunlaştığı dönem. Halk ezgilerini batı tarzıyla harmanlayarak müziğine kimlik kazandırdı.
3. Moğollar (1972–1974)
Türk psychedelic rock’un öncülerinden olan Moğollar ile yaptığı iş birlikleri, Cem Karaca’nın sanatını zirveye taşıdı. Özellikle “Obur Dünya” gibi eserler bu döneme aittir.
4. Dervişan (1974–1977)
Cem Karaca’nın politik söylemini en güçlü şekilde yansıttığı grup. Dervişan ile birlikte sahneye taşıdığı toplumsal mesajlar, o dönem vesayetçi zihniyet tarafından tehdit olarak görülmüştür.
5. Edirdahan (1980)
“Edirne’den Ardahan’a” isminin kısaltması olan bu grup, Karaca’nın ülke coğrafyasına olan sevgisini ve birlik çağrısını yansıttı. Müzikal olarak da deneysel ve yenilikçiydi.
CEM KARACA KAÇ KEZ EVLENDİ?
Cem Karaca, hayatı boyunca 4 kez evlilik yapmıştır. Her biri farklı dönemlerde gerçekleşen bu evlilikler, sanatçının kişisel dünyasına ışık tutan önemli kırılma noktalarıdır.
Semra Özgür
İlk evliliğidir. Henüz genç yaşlardayken yaptığı bu evlilik uzun sürmemiştir.
Tiyatro sanatçısı Toto Karaca’nın öğrencisi olan Ayla Karaca
Bu evlilik de kısa sürede sona ermiştir.
Feride Karaca (Almanya dönemi)
Cem Karaca’nın sürgün yıllarında yaptığı bu evlilikten bir oğlu dünyaya gelmiştir.
İlkim Karaca (Son eşi)
1990’lı yılların başında evlendiği İlkim Karaca, Cem Karaca’nın Türkiye’ye dönüşünden sonraki hayat arkadaşlığıdır. 2004’te vefat edene kadar beraber olmuşlardır.
CEM KARACA’NIN KAÇ ÇOCUĞU VAR?
Cem Karaca’nın bir erkek çocuğu vardır:
Emrah Karaca
Emrah Karaca, Feride Karaca ile olan evliliğinden dünyaya gelmiştir.
O da babası gibi müzikle ilgilenmiş ve “Kurtalan Ekspres” grubuyla sahne almaya devam etmiştir.
Cem Karaca’nın müzikal mirasını yaşatan en önemli temsilcidir.