"Sadece CHP’li Seçmenim" Demekle Sorumluluk Ortadan Kalkıyor mu?
Mahiroğlu’nun, "Ben sadece CHP’li bir seçmenim" diyerek kurultay sürecindeki rolünü küçümseyen yaklaşımı, dosyada yer alan tanık beyanları ve kurultay sürecindeki medya pozisyonuyla çelişiyor. Halk TV’nin seçim sürecinde sergilediği yayın çizgisi, doğrudan taraf olan bir medya tutumuna işaret ederken, “yayın ekibiyle Ankara’daydım” savunması samimi bulunmadı.
Ekrem İmamoğlu ve Halk TV İlişkisi Sadece Tanışıklıktan mı İbaret?
Tanık beyanlarında, Halk TV’nin asıl finansörünün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olduğu ve kurultay öncesi CHP ile kanal arasında siyasi amaçlı yayın stratejilerinin geliştirildiği iddiaları yer alıyor. Mahiroğlu’nun, “aralarında sadece tanışıklık var” savunması ise kamuoyunu tatmin etmekten uzak. Zira, medya ve siyaset ilişkisinde “tanışıklık” ifadesi, ciddi çıkar ilişkilerinin üzerini örten klasik bir söylem olarak değerlendiriliyor.
İngiltere’de Zengin Olmak, Siyasi Sorumluluktan Muafiyet Sağlar mı?
Mahiroğlu’nun İngiltere’deki zenginler listesinde yer alması ve ticari başarıları öne sürülerek yapılan savunma, hukukî zeminde değil, algı yönetimi alanında yapılmış bir hamle olarak görülüyor. Ancak soruşturma, bir medya patronunun siyasi sürece etkisi ve maddi gücüyle partiler içindeki dengeleri nasıl etkilediği gerçeğini tartışmaya açmış durumda. CHP’nin iç çekişmeleriyle birlikte bu tip medya-siyaset ilişkileri, partideki güç savaşlarının arka planını da gözler önüne seriyor.
Kurultay Operasyonları mı? Yayıncılık mı?
Halk TV'nin Haziran 2023’ten itibaren kurultay sürecine kadar birçok gazeteciyi yönlendirdiği ve siyasi söylemleri etkilediği iddiası, medyada tarafsızlık ilkesinin ihlali tartışmasını da beraberinde getiriyor. Kamu hizmeti sunması gereken bir medya kuruluşunun, belirli hizipler lehine manipülatif yayınlar yapması, CHP'deki iç tartışmalar kadar medya etik değerlerinin de sorgulanmasına neden oluyor.
“Kovuşturmaya Yer Yok” Talebi, Kamu Vicdanında Karşılık Bulmuyor
Mahiroğlu’nun avukatı aracılığıyla yaptığı “kovuşturmaya yer yok” başvurusu, iddiaların ağırlığı karşısında kamuoyunun beklentisini karşılamaktan uzak. Yazılı beyanlar ve üstünkörü ret cevapları, kapsamlı bir yargı sürecini gölgede bırakmamalı. Bu tür iddiaların üzeri basit beyanlarla örtülemeyecek kadar ciddi olduğu açık.