Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının ardından Eurofighter Typhoon savaş uçağı alımıyla attığı adım, uluslararası güvenlik çevrelerinde tartışılmaya devam ediyor. ABD Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi’nin eski başkanı Emekli Korgeneral David A. Deptula, Türkiye’nin bu tercihini “Batı ile uyumu sürdüren stratejik bir hamle” olarak değerlendirdi.
Deptula’nın açıklamaları, Alabama’daki Maxwell Hava Kuvvetleri Üssü’nde düzenlenen yıllık "Eagles Toplantısı"nda geldi. Türkiye’nin savunma modernizasyonunda izlediği yolu yakından takip ettiklerini belirten emekli komutan, Ankara’nın Eurofighter kararıyla hem NATO standartlarına sadık kaldığını hem de kendi hava gücünü esnek biçimde tahkim ettiğini söyledi.
“F-35’ten Çıkış ABD’nin Nüfuzuna Darbe Vurdu”
Konuşmasında F-35 krizine de değinen Deptula, Türkiye’nin programdan çıkarılmasının, uzun vadede Washington’ın bölgedeki etkisine zarar verdiğini vurguladı. Eurofighter Typhoon’un ise NATO sistemleriyle tam uyumlu olduğunu anımsatan Deptula, “Bu tercih, Türkiye’nin Batı savunma mimarisinde kalmak istediğinin açık bir göstergesi” dedi.
Aynı zamanda ABD’nin müttefiklerine yönelik savunma ihracat süreçlerini gözden geçirmesi gerektiğini savunan Deptula, “Eğer müttefiklerin başka kaynaklara yönelmesi istenmiyorsa, onay süreçleri hızlandırılmalı ve üretim kapasitesi artırılmalı” uyarısında bulundu.
Eurofighter ve F-35: İki Farklı Nesil, İki Ayrı Yönelim
Türkiye’nin tercih ettiği Eurofighter Typhoon, çift motorlu yapısı, delta kanat tasarımı ve yüksek manevra kabiliyetiyle dikkat çeken 4.5’inci nesil bir savaş uçağı. 2.400 km/s hıza ulaşabilen uçak, özellikle Meteor füzesi ile 100 kilometrenin üzerinde menzil sunabiliyor.
Buna karşılık F-35, düşük radar izi ve ileri seviye veri füzyon kabiliyetleriyle öne çıkan 5. nesil bir savaş platformu. Ancak tek motorlu olması, yüksek bakım maliyetleri ve yedek parça bağımlılığı, F-35’e yönelik eleştirilerin başında geliyor.
Ankara’nın Hedefi: KAAN Gelene Kadar Hava Gücünü Korumak
Türkiye, Eurofighter adımıyla yalnızca teknolojik bir açığı kapatmıyor; aynı zamanda milli savaş uçağı KAAN’ın göreve başlamasına kadar oluşabilecek operasyonel boşlukları da doldurmayı hedefliyor. Savunma Bakanı Yaşar Güler, geçtiğimiz aylarda duyurduğu 5,4 milyar sterlinlik anlaşmanın, NATO içi savunma koordinasyonunu da güçlendireceğini belirtmişti.
Birleşik Krallık’tan 20, Katar ve Umman’dan 12’şer adet olmak üzere toplamda 44 Eurofighter alımına yönelik süreçler, Türkiye’nin hava filosunda yeni bir denge oluşturuyor.
Stratejik Denge ve Diplomatik Mesaj
Deptula’nın değerlendirmesi, Türkiye’nin sadece askeri değil diplomatik alanda da dengeli bir politika yürüttüğüne işaret ediyor. Batı ittifakı ile bağlarını koruyan ama aynı zamanda savunma alanında alternatiflerini genişleten Ankara’nın bu yaklaşımı, ABD’de “denge siyaseti” olarak yorumlanıyor.
Uzmanlar, Türkiye’nin Eurofighter adımıyla F-35 krizinin ardından doğan boşluğu, stratejik bir avantaja çevirdiği görüşünde birleşiyor. Bu tercih, hem hava gücünü kısa vadede artırıyor hem de uzun vadeli savunma vizyonuna zarar vermeden NATO ile uyumu sürdürüyor.