İstanbul
Parçalı bulutlu
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Gündem Rahmetli Erbakan olmasaydı Tayyip Erdoğan olmayacak mıydı?

Rahmetli Erbakan olmasaydı Tayyip Erdoğan olmayacak mıydı?

Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, katıldığı bir televizyon programında önemli açıklamalarda bulunarak, " Türkiye’yi yönetme kudreti bırakarak ayrıldım. Bana yapılan bir minnetse, yani bir teveccüh varsa, onun gereği olan her şeyi yapıp, herkesin peşinden koştuğu başbakanlık makamını da bir haftada bırakıp ayrıldım. Kimse bunun lafını etmesin" dedi.

Davutoğlu'nun konuşmasının satırbaşları şöyle:

“Ben kendini uluslararası alanda ispat etmiş bir ilim adamı olmasaydım başdanışmanlığa çağrılmazdım. Başdanışmanlıkta başarılı olmamış olsaydım dışişleri bakanı yapılmazdım. Ki ben iki kere dışişleri bakanlığını reddettim; biliyor Sayın Erdoğan…

“Geldiğim yerleri önce insanları izzetli kılan, zelil kılan yegâne merci olan Allah’a borçluyum. Sonra benim boğazımdan tek bir lokma haram geçirmemiş ve geçirmemeyi bana öğretmiş olan babama, anama borçluyum. Duasıyla beni destekleyen babaanneme borçluyum, dedeme borçluyum, bütün bu geçmişlerime. Samimiyetle bugüne kadar benimle omuz omuza vermiş dostlarıma, eşime, aileme borçluyum. Bütün bunları kenara koysaydınız, Tayyip Erdoğan değil bütün dünya birleşse beni bir yere getiremezdi…

“Dışişleri bakanı olmak, başbakan olmak, bütün bunlar önemli; ama hiçbirisi milletin kalbindeki yerden önemli değil…

“Ülke ekonomisi en iyi durumdayken, terörle mücadelede bütün hendekler kapatılmışken, Sayın Cumhurbaşkanına etik kuruluyla vesairesiyle yeniden toparlanmaya başlayan bir AK Parti ve büyük bir meclis çoğunluğuyla Türkiye’yi yönetme kudreti bırakarak ayrıldım. Bana yapılan bir minnetse, yani bir teveccüh varsa, onun gereği olan her şeyi yapıp, herkesin peşinden koştuğu başbakanlık makamını da bir haftada bırakıp ayrıldım. Kimse bunun lafını etmesin. Eğer öyleyse, o zaman başka sorular gelir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı bir gençken İstanbul gençlik kolları başkanı yapan, sonra belediye başkan adayı yapan, belediye başkanı iken arkasında duran rahmetli Erbakan hocamıza yapılan nedir peki? O zaman şunu da demek lazım: Rahmetli Erbakan hocamız olmasaydı Tayyip Erdoğan olmayacaktı. Şu da denilebilir: Demirel müsteşar yapmasaydı Özal olmayacaktı. Şu da denilebilir: İnönü Menderes’i milletvekili yapmasaydı… O zaman herkes bir önceki döneme borçlu kılınır ve kimse şahsiyet sahibi değil gibi davranılır.

“Ben şahsiyetimi Konya’nın topraklarında kazandım. İlmimi gece gündüz çalışarak, bana bu aşkı veren babam sayesinde yaptım. Helal lokmamı anam sayesinde aldım. Borçlu olduğum yer bu topraklardır, bu ülkedir. Sayın Erdoğan’a da borcumu en iyi şartlarda bir iktidar bırakarak verdim.”