Yeni Birlik Gazetesi
İstanbul
Hafif yağmur
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
ANKARA
00:00:00
Yatsı vaktine kalan
İSTANBUL
00:00:00
Yatsı vaktine kalan
Ara
Yeni Birlik Gazetesi Gündem “Solcu değilim ama Erdoğan’a karşıyım”

“Solcu değilim ama Erdoğan’a karşıyım”

İki gün önceki “Laiklik ve Demokrasi Paneli” başlıklı yazımın spotunda, yazımın içinden “Solcu değilim ama Erdoğan’a karşıyım” cümlesi öne çıkarılarak verildi. Böylesi de normal çünkü yayın yönetmeninin yazı içerisinde vurucu bir cümleyi başlıktaki spota taşıması hakkı var.  
Gündem

İki gün önceki “Laiklik ve Demokrasi Paneli” başlıklı yazımın spotunda, yazımın içinden “Solcu değilim ama Erdoğan’a karşıyım” cümlesi öne çıkarılarak verildi. Böylesi de normal çünkü yayın yönetmeninin yazı içerisinde vurucu bir cümleyi başlıktaki spota taşıması hakkı var.  

İki gün önceki “Laiklik ve Demokrasi Paneli” başlıklı yazımın spotunda, yazımın içinden “Solcu değilim ama Erdoğan’a karşıyım” cümlesi öne çıkarılarak verildi. Böylesi de normal çünkü yayın yönetmeninin yazı içerisinde vurucu bir cümleyi başlıktaki spota taşıması hakkı var.  
***
Halbuki ben solcuyum. O yazıda Halkevi başkanının çizdiği sol merkez inşası ihtiyacı ve bunun önümüzdeki seçimlerle ilişkilendirilmesi (yüzde 49 - yüzde 51 kesimleri bağlamında) üzerine, “Soruyorum: Ben solcu değilim. Halkevlerine, falan sol partiye, filan sol örgüte ve hatta CHP’ye de yakın değilim. Ancak ben Tayyip Erdoğan’a karşıyım! Bu durumda ben ne yapacağım?” yani, başkanlık seçimlerinde kime oy vereceğim sorusunu sorarak eleştiriyorum. 
***
Bu cümleden elbette benim solcu olmadığım sonucu da çıkarılabilir ki, nitekim öyle de olmuş. (Bu ‘nitekim’ kelimesini yazmak bazen içimden gelmiyor. 12 Eylül faşist darbesinin lideri Kenan Evren, konuşmalarında sıklıkla bu kelimeyi kullanırdı. Nitekim demezdi de ‘netekim’ derdi. Basında “Kenan Paşa” tabiri bir süre sonra “Netekim Paşa”ya döndü.)
***
Ben solcu değilim derken, orada bir kinaye yapıyorum. Ancak yanlış anlamaları önlemek için, cümleyi “velev ki ben solcu değilim” şeklinde yazsaydım, daha doğru olurdu. 
***
Gazetenin bu spotu, sol anlayışım üzerine yazmam için ‘hayırlara vesile oldu’. Şimdi bir parantez daha açmak zorundayım. “Hayırlara vesile” denile denile şerlere gark olduk! 
***
Sol meselesine gelecek olursak;
Sol ve sağ meselesinin çıkışı, Fransa’da mecliste monarşiyi savunanların krala göre sağında, monarşiye karşı özgürlük talep edenlerin de solda oturmalarından kaynaklı mekân tahsisidir. Ancak bu mekân şeklini de basite almamak gerek. Çetin Altan’ın dediği gibi, bu bir marangoz hatası değildir! Altan TİP milletvekili iken meclisteki konuşmaları Adalet Partilileri çok rahatsız etmektedir. AP’li Meclis Başkanı da Altan’ın sözünü sürekli kesmekte, uyarmaktadır. Yine bir konuşması sırasında Altan aynı durumla karşılaşınca “Sizin benden yukarıda oturmanız bir marangoz hatasıdır” der. 
***
Mekâna göre sağ ve sol olarak adlandırılan durum, aslında siyasal terminolojinin ana kavramlarıdır. Sağ ve sol, son 300 yıllık siyasal tarihin anlaşılmasının anahtar kavramlarıdır. Günümüzün ve önümüzdeki dönemin bir süreliğinin (ki, bu süreyi bilmek mümkün değil) siyasal tarihin matrisi/kalıbı da sağ ve sol kavramları üzerinden işleyecektir.
***
Bunun nedeni kavramın tamında ve tanımların özelliklerinde bulunmaktadır. 
Özetleyecek olursak sağcılık mevcut düzeni savunmaktır. Dün sağcılık feodalizmi, derebeyliği, krallığı, kiliseyi, monarşiyi savunmaktı. Bugün ise kapitalizmi, milliyetçiliği, gelenekçiliği, dinciliği, tutuculuğu, militarizmi savunmaktır. Günümüzde eğer sağ, çoğunluğu elde etmişse, bu çoğunluğu plebisiter baskıcılığın aracına dönüştürür. Sağın merkezinde sermaye ve meta vardır. 
***
Sol ise, mevcut düzene ve iktidara karşı ezilenlerin, emekçilerin, işçilerin, köylülerin haklarını savunur. Ancak daha önemlisi değişimden, dönüşümden, bilimden, özgürlükten, haktan, adaletten yanadır. Sol, erkek egemen toplum ve onun yasaları karşısında kadınları savunur.  Sol, toplumdaki her türlü azınlığın (dinsel, etnik, cinsiyet vb) yaşam hakkını savunur. Sol, çoğulculuğu savunur. Sol, çevrecidir. Solun merkezinde insan vardır.
***
Evet, ben solcuyum. 
Evet, ben sağ’a karşıyım ve hayatım onunla mücadeleyle geçti, geçecek! Çünkü adaletin, özgürlüğün, hakkın düşmanıdırlar! Onlar toplumcu değiller ve onlar devleti, doyumsuz kasalarının ve egolarının bekçileri olarak kullanırlar! 
***
Sağ ve sol, göreceli kavramlardır. Bundan 400 ila 700 yıl aralığında feodal sistemi yıkan burjuvazi ilericiydi, solcuydu! Evet, Hıristiyan ilahiyatın tahtını deviren Aydınlanma, kilisenin feodallerle ittifakın darmadağın etti ve bilimin önünü açtı. Veba, tifo, çiçek gibi onlarca salgın hastalığın önüne kimilerinin küfrettiği o modernizm sayesinde geçildi. İnsanlığa, uygarlığa katkısı olmayanların Aydınlanmaya küfürleri gerçekten aşağılık ve ahlaksızca.
*** 
Burjuvazi iktidarı ele geçirdikten sonra gittikçe tutuculaştı ve baskıcı rejimini inşa etti. Son 200 yıldır burjuvazi gericileşti, sağcılaştı.
***
İktidarın ontolojisi güç ve çürümedir! Tarih, bir iktidarlar savaşıdır! Buradan şu sonuç çıkar: Sol iktidara gelse ve kendini dönüştüremez, yenileyemez ve toplumun dinamiklerinin önünü açamazsa, o sol iktidar sağcılaşır ve kendi inkarından hareketle kendi karşıtına döner. 
***  
Sonuç olarak sağcılık, her dönem iktidarları, egemenleri, muktedirleri savunmaktır, onların tarafını tutmaktır. 
***
Solun merkezinde ise insan hakları vardır.
Evet, solcuyum.
Sizlere de yukarıda genel olarak özelliklerini vermeye çalıştığım sol ve sağ kavramına göre yeniden düşünmenizi öneririm.
***
Elbette 20. yy’nin sol ve sağ kavramlarıyla bugünü açıklayamayız. Bu kavramlar değişen toplumsal koşullar nedeniyle kimi özelliklerini yitirdi, kimi yeni özellikler kazandı. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal tahlilleri, günümüzdeki üretim biçimlerinin ve teknolojinin hayatımızı nasıl etkilediği gerçekliğini dikkate alarak yapmalıyız.
***
Sağ ve sol kavramları sizi daraltıyor veya sempatik gelmiyor mu?
Olabilir.
***
Mesele, insanın evrenselliğinden hareketle daha iyi bir dünya inşa etmenin tarafında olmaktır. Ve bu da yeterlidir. Böyle bir bilince ve tavra sahip olmak, insanı insani kılar ki, bunun adına solculuk denilmese de olur! 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *