Simla Öğütcü
Türkiye, Gürcistan sınırında düşen kargo uçağında şehit olan 20 evladını toprağa verirken, Yunanistan Hava Kuvvetleri'nin aynı tipteki C-130 kargo uçağını “günün fotoğrafı” diye paylaşması, acizce ve utanç verici bir provokasyon olarak kayda geçmiştir.
Biz yas tutarken, onlar gösteri peşindeydi. Biz vatan evlatlarını ebediyete uğurlarken, onlar o uçağın reklamını yapıyordu.

“Bükemediğin Bileği Öpeceksin”
Atalardan Gelen Net Mesaj
Çok güzel bir atasözümüz var; nedense kulağımda çınlıyor bu satırları yazarken:
“Bükemediğin bileği öpeceksin.”
Ne tuhaftır ki zamanında atalarımız bu sözü iliklerine kadar hissettirmiştir. Son yaşanan olaylardan sonra bir kez daha hem hatırlatmak hem de küçük bir tavsiyede bulunmamak elde değil.
Türk Milletinin Kırmızı Çizgisi: Şehitlerimiz
Biz Türk milletiyiz; bizim değerlerimiz kırmızı çizgimizdir. Şehidimizin yasını bir ömür tutarız. Şehidimiz varken yemek yemek yük olur, baba ocağına düşen ateş bizim de yüreğimizde yanar.
Biz yastayken alay konusu olan bizim şehidimiz ise, unutmayın:
Vatan için savaşmak bizim özümüzde var ve bu güç damarlarımızda akan kanda mevcut!

Sakarya’da Durdukları Gibi Yine Durdururuz
Hadi gelin şöyle bir geçmişe gidelim ve bunu örneklerle görelim:
Türk iradesi karşısında Yunan taarruzunun kırılışı…
1921’de Sakarya Nehri kıyıları, Türk milletinin kader kavşağına dönüştü. “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır!” emri, artık sadece bir savaş taktiği değildi; tüm milletin topyekûn ayağa kalkışının yankısıydı.
Türk milletinin son nefesine kadar süren direnişi karşısında Yunan ordusu duramadı. “Vatanın her karışı savunulacaktır” iradesi, Yunan ilerleyişini kesin biçimde durdurdu ve onları geri çekilmeye zorladı. Sakarya, Türk milletinin iradesinin karşısında hiçbir ordunun ayakta kalamayacağını tarihe yazdı.

Dumlupınar: Geri Dönemeyecekleri Yere Kadar Kovaladık
1922’de Büyük Taarruz’un gök gürültüsü Dumlupınar’da yankılandı.
Dumlupınar: Yunan ordusunu boğaza serdiğimiz gün.
Türk ordusu, Büyük Taarruz’un ardından son darbeyi vurmak için çelik bir iradeyle ileri atıldı. Ve o sabah, tarihin yönünü değiştiren o büyük an yaşandı.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Türk askerinin hücumu öylesine sert, öylesine keskindir ki:
Yunan ordusu hatlarını koruyamaz, savaş düzeni çöker, birlikler birbiri ardına geri çekilmeye mecbur kalır.
O gün Dumlupınar Ovası’nda Türk ordusu, karşı tarafın bütün planlarını yerle bir etti; karşılarında durmaya çalışan birlikleri adeta boğaza serercesine dağıttı.
Bu muharebe, sadece askeri bir zafer değildi;
Türk milletinin bağımsızlık iradesinin önünde hiçbir gücün tutunamayacağının tarihe vurulan mührüydü.
Kardak’ta Göstermelik Değil, Gerçek Egemenlik Vardı
Kardak: Türk askerinin Yunan hamlesini masada ve sahada boşa çıkardığı kriz. 1996 yılında Ege’de Kardak kayalıkları üzerinden başlayan gerilim, bir anda iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdi.
Yunanistan bayrak dikmeye ve fiili kontrol sağlamaya kalkışırken, Türkiye kararlı bir şekilde karşılık verdi. Türk SAT komandoları, gecenin karanlığında Kardak’a çıkarak kayalıkları kontrol altına aldı.
Sessiz, hızlı ve kusursuz bir operasyon…
O an dünya şunu gördü:
Türk ordusu, Ege’de oldubittiye asla geçit vermeyeceğini, milli egemenlik konusunda taviz tanımayacağını açıkça ortaya koydu.
Yunan tarafının girişimleri boşa çıktı; adanın fiili kontrolü tamamen Türkiye’nin elinde kaldı. Bu bir savaş değildi, ama bir milletin kararlılığının, cesaretinin ve askeri becerisinin sahada gösterdiği bir güç gösterisiydi.

Taklit Ettiklerinizin Yasına Saygı Duymayı Öğrenin
Geçmişten günümüze her konuda taklit edildiğimizi bildiğimiz Yunanistan için söyleyeceklerim şudur:
Baklavakiye, çaçıkiye benzemez. Bu atıf, şehitlerimiz için yas ilan etmişken alay konusu oluyorsak, had bildiririz.