İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Gündem "Türkiye 2030'da su fakiri ülkeler kategorisine geçebilir"

"Türkiye 2030'da su fakiri ülkeler kategorisine geçebilir"

BM'nin düzenli olarak yayımladığı dünya su raporlarına göre; şu an dünya nüfusunun 4'te 1'lik kısmı sağlıklı suya erişim sorunu yaşıyor. Prof. Dr. Azize Ayol, Türkiye için 2030 yılı için su baskısı yaşayan ülkelerden, su fakiri ülkeler kategorisine göre bir geçiş olacağının tahmin edildiğini söyledi.

İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azize Ayol, "Türkiye nüfusunun hızlı artışı ve endüstriyel faaliyetler dikkate alındığında; 2030 yılı için su baskısı yaşayan ülkelerden, su fakiri ülkeler kategorisine göre bir geçiş olacağı tahmin edilmektedir" dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nca 1993'te ilan edilen ve her yıl 22 Mart'ta kutlanan Dünya Su Günü, temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılmasına yönelik somut adımların atılması için oluşturuldu. 22 Mart Dünya Su Günü'ne vurgu yapıp, su kaynaklarının korunmasına ilişkin konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azize Ayol, iklim değişikliği, nüfus artışı, tarımsal ve endüstriyel faaliyetler nedeniyle oluşan baskılar sonucu su kaynaklarının korunmasının ve etkin kullanımının elzem olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Ayol, "BM'nin düzenli olarak yayımladığı dünya su raporlarına göre; şu an dünya nüfusunun 4'te 1'lik kısmı sağlıklı suya erişim sorunu yaşamaktadır. Dünya kaynaklarını bütüncül yaklaşım ile ele almak gerekir. Su, hava, toprak ekosistemin tüm bileşenleri üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilecek tüm aktivitelerde sürdürülebilir yaklaşımların ortaya konması gereklidir" dedi.

"Yıllık yağış miktarlarının önemli derece düştü"

Türkiye Kuraklık Haritası verilerini de değerlendiren Prof. Dr. Ayol, İç Anadolu, Marmara, Güneydoğu Anadolu, Karadeniz ve Ege bölgelerinin önemli kesimlerinde 'çok şiddetli', 'şiddetli' veya 'orta şiddetli' kuraklıklar görüldüğünü dile getirerek, "Türkiye nüfusunun hızlı artışı ve endüstriyel faaliyetler dikkate alındığında; 2030 yılı için su baskısı yaşayan ülkelerden, su fakiri ülkeler kategorisine göre bir geçiş olacağı tahmin edilmektedir. İzmir'in önemli bir kesiminde şiddetli kuraklık gözlemlenmektedir. Diğer birçok ilimizde de olduğu gibi iklim değişikliği etkilerinin yoğun yaşandığı kentte, geçen yıllara göre aylık sıcaklıklarda birkaç derecelik artışlar olduğu bilinmektedir. Ülkemiz genelinde yağışların düzenli seyretmemesi, yıllık yağış miktarlarının önemli derece düşmesi, içme suyu temin eden barajlardaki su miktarlarındaki düşüşler, su kaynaklarının verimli kullanılması konusunda alarm veren durumlardır" diye konuştu.

"İçme suyu şebekelerinde kayıp- kaçakların önlenmeli"

Su kaynaklarında sürdürülebilirliğin sağlanması için yapılması gerekenleri sıralayan Prof. Dr. Ayol, şöyle konuştu:
"Kentlerde su kaynaklarının verimli kullanılmasında öncelikle içme suyu şebekelerinde kayıp- kaçakların önlenmeli. Bilinçli tüketim uygulamalarının geliştirilmesi, sanayide özellikle suyu yoğun kullanan endüstrilerde temiz üretim uygulamaları ve en iyi üretim teknikleri ile su tüketiminin azaltılması gerekiyor. Oluşan atık suların iyi derecede arıtılarak endüstriyel proseslerde tekrar kullanımının sağlanması, tarımsal sulamada sulama yöntemlerinin değiştirilmesi, evsel nitelikli atık suların iyi kalitede arıtılarak belli tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi için tarımsal sulamada kullanımına yönelik ileri arıtma uygulamalarının yaygınlaştırılmalı. Bilinçli sulama uygulamaları, su kaynaklarımızı korumak için havza bazında doğru su yönetim politikalarının izlenmeli. Özellikle oluşan atık suların iyi kalitede arıtılarak yararlı kullanım amaçlarına yönelik olarak tekrar değerlendirilmesi amacıyla teknolojilerin geliştirilmesi ve uygulanması önem taşımaktadır. Ülke genelinde sadece su ve su kaynakları bazında bilimsel ve uygulanabilir teknolojilere yönelik politika ve eylem planlarına öncelik verilmelidir."

Türkiye'de su kaynakları bakımından en tehlikeli bölgelere ilişkin de konuşan Prof. Dr. Ayol, "Göller Yöresi, Konya Ovası, Gölmarmara gibi çarpıcı kuraklık etkilerinin yaşandığı örneklerin dışında hemen hemen tüm tarım havzalarında yeterli sulama suyunun da olmaması nedeniyle bazı yerlerde çiftçilerimiz ürün desenlerini değiştirmeye ve sulu tarım uygulamalarından kuru tarım uygulamalarına geçmektedir. İç Anadolu, Marmara, Ege Bölgesi, Güneydoğu ve Karadeniz bölgelerimizin önemli kısımlarında su kaynakları üzerinde baskı söz konusudur" dedi.