İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Gündem Vatan yoksa bir hiçsiniz!

Vatan yoksa bir hiçsiniz!

FETÖ’nün darbe girişiminde Atatürk Havalimanı’nda darbecilere karşı direnirken silahla açılan ateş sonucu yaralanan basın mensubu Babacan, “İnsan vatanını kaybederse her şeyini kaybeder ya da her şeyiniz var ama vatanınız yoksa bir hiçsiniz” dedi

TRT muhabiri Enes Babacan, darbecilerin kurşununun hedefi olarak göğsünden vuruldu. Babacan, 15 Temmuz 2016'da yaşadıklarını, vurulduğu yerde anlattı. Babacan, “Evim Atatürk Havalimanı'nın yakınındaydı. Önce Sefaköy meydanına çıktım. Her şey normal gözüküyordu. Eve geldim, abdest alıp 2 rekat namaz kıldım. Kız kardeşim evdeydi o da Kur'an okumaya başladı. Kardeşime, 'Ben havalimanına gideceğim, sen de dua et' dedim ve evden çıktım. Havalimanına gelirken ilk başta sayımız 25-30 kişiydi. İlerledikçe her görüşten insanlar aramıza katılıyordu. Atatürk Havalimanı girişine geldik, saat 22.00 sularıydı. Havalimanında şehit olan 16 yaşındaki Mahir Ayabak ve yanındakiler de Yenibosna'dan bu tarafa gelmişlerdi ve sayımız bayağı artmıştı. Hep birlikte tekbirler getirdik” ifadelerini kullandı.

Az daha kolum kopacaktı

Saat 23.00'da askerleri kovalamaya devam ettiklerini kaydeden Babacan, bu sırada vurulduğunu söyleyerek şöyle devam etti; “Ben artık öleceğimi düşündüm, kelimeişehadet getirdim sürekli. Koluma serum bağladıklarını gördüm. İlk bindiğimiz ambulanstan indirildiğimizi hatırlıyorum. Ambulansta kolumu bir özel harekatçı tutuyordu. Özel harekatçı kolumu kendi kemeriyle omzuma bağlamıştı, kendi kemerimle de göğsümden vurulduğum kısmı bağlamış. Bu sayede benim hem kolum kopmamış oldu hem de kemeri doğru bağladığı için kanamayı durdurmuş. Ben kendimi şu konuda şanslı hissediyorum. İnsan hayatta birçok şeyini kaybedebilir, ekmeğini kaybedebilir, işini kaybedebilir ama vatanını kaybederse her şeyini kaybeder ya da her şeyiniz var ama vatanınız yoksa bir hiçsiniz.”