Cumhuriyet Savcısına Suikast Planı Deşifre Edildi
İstanbul’da kamu düzenine karşı en ciddi tehditlerden biri olarak gösterilen “Yenidoğan Çetesi”ne yönelik yürütülen soruşturma, ülkemizin hukuk sistemine yönelen kirli hesapları bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan 88 sayfalık fezlekede, örgüt elebaşları ile tetikçilerin Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin'e yönelik suikast planları tüm detaylarıyla yer aldı.
Devletin Savcısına Alçak Tehdit
Fezlekede, “Yenidoğan Çetesi”nin başı Mustafa Kemal Zengin ile tetikçi Muhammed Emin Orhan’ın, suikast planını uygulama üzerinden detaylandırdıkları ortaya çıktı. Savcı Engin’in aracının modeli, plakası ve güzergâhı gibi kritik bilgilerin örgüt tarafından takip edildiği, bu bilgilerin örgüt üyeleri arasında paylaşıldığı belirtildi. Bu durum, çetenin organize şekilde devletin adalet mekanizmasına saldırı planladığını gözler önüne serdi.
Hukuk Devleti Gücünü Gösterdi
Savcı Yavuz Engin’in yaptığı başvuru üzerine başlatılan soruşturma, Türk hukuk sisteminin kararlılıkla işlediğini bir kez daha ortaya koydu. “Kasten öldürmeye teşebbüs”, “tehdit”, “yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs” ve “kişisel verilerin hukuka aykırı elde edilmesi” gibi ağır suçlamalarla 14 şüpheli hakkında işlem başlatıldı.
Örgüt Üyeleri Otoparkta Toplandı, Eylem Planı Hazırlandı
Fezlekede yer alan çarpıcı bir diğer detay ise örgüt üyelerinin Baki Çelik’e ait otoparkta bir araya gelerek defalarca planlama yaptıkları bilgisi oldu. Bu toplantılarda hem doğrudan tehditlerde bulunulduğu hem de eylem anı detaylıca şekillendirildiği belirtildi.
Devletin Kararlılığı Bir Kez Daha Ortaya Kondu
Örgüt yöneticileri Mustafa Kemal Zengin, Aylin Aslantatar ve Gökhan Güler hakkında “kişiyi kamu görevinden dolayı tasarlayarak öldürmeye teşebbüs”, “suç örgütü kurma”, “örgüte üye olma” gibi 8 ayrı suçtan 36 ila 72 yıl arasında değişen hapis cezası istendi.
Türk Yargısına Yönelik Saldırılar Boşa Çıkacak
Milletin adaletine kast eden bu yapıların deşifre edilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kararlı adımlarıyla hukuka uzanan ellerin nasıl kırıldığının en somut göstergesi oldu. Suç örgütlerine göz açtırmayan güvenlik güçleri ve yargı birimleri, kamu düzeni ve devlet otoritesini sarsmaya çalışan her oluşumun üzerine kararlılıkla gitmeye devam ediyor.