Kültür Sanat 19.05.2019 17:32 Güncelleme: 19.05.2019 17:43

Sarı Paşa'dan son zeybek

Zeybeği, "Bu oyun milletimizin erkek oyunu, kahraman oyunudur. Bilmek lazım."  diyecek kadar seven Atatürk son kez 2 Şubat 1938 Çarşamba gecesi Bursa Belediyesi'nin şerefine verdiği "suvare"de zeybek oynamıştı. "Sarı Paşa" o gece doktorların kendisine en fazla dokuz ay- o da rejime uyarsa- ömür biçmelerine aldırmamış, adeta ölümün üstüne yürümüştü.
Sarı Paşa'dan son zeybek

 İSKENDER ÖZSOY

 Halsizdi, çabuk yoruluyordu.

Hastaydı.

Ama, kim dinlerdi hastalığı.

Hele o kişi Atatürk’se.

Adım adım yaklaştığı ölümü hiç düşünmüyor, doktorların uyarılarına karşın kendini yoruyordu.

Kolay değildi alışkanlıkları terk etmek.

Sonunda ölüm olsa bile.

Geziyor, açılışlara katılıyor; eğlenmekten de geri kalmıyordu.

Eğlence ne mi?

Şarkı, türkü dinlemek ve söylemek, dans etmek ve elbette zeybek.

“Bu oyun milletimizin erkek oyunu, kahraman oyunudur. Bilmek lazım.”  diyecek kadar seviyordu zeybeği ve oynamayı.

Hatta, ölümün üzerine zeybekle yürüdü de denilebilir.

Tarih 22 Ocak 1938.

Atatürk Yalova’da, Yalova Kaplıcası İşletme Müdürü ve Başhekimi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Nihat Reşat Belger tarafından muayene edildi ve ilk kez siroz başlangıcı teşhisi konuldu. Bu teşhis daha sonra diğer hekimlerle beraber Fransa’dan davet edilen Prof. Dr. Fiessenger tarafından da doğrulandı.

Gazi, ertesi gün yine Yalova'da bu kez Dr. Neşet Ömer İrdelp tarafından muayene edildi. Belger’in teşhisi doğrulayan İrdelp Yalova’dan ayrılırken meslektaşına,  “Sizin tedavinize devam etmesini Atatürk’e tavsiye ettim. Atatürk’ün istediğini gibi tedavi ediniz kardeşim.” diyerek İstanbul’a döndü.

Bu teşhisten sonra Ankara’ya döneceği sanılan Atatürk öyle yapmadı, aksine doktorların ve yakın çevresinin ısrarlarına karşı koyarak, sağlığını tehlikeye atıp 1 Şubat’ta Gemlik’te Suni İpek Fabrikasını, ertesi gün de Bursa’da Merinos fabrikasını açılışlarına katıldı.

2 Şubat 1938 Çarşamba.

Mustafa Kemal o gece Bursa Belediyesi’nin şerefine verdiği “suvare”ye katıldı.

Bir ara orkestradan “Sarı Zeybek”i çalmasını isteyen  “Sarı Paşa” o gece doktorların kendisine  en fazla dokuz ay- o da rejime uyarsa- ömür biçmelerine aldırmadan adeta ölümün üstüne yürüyerek son kez zeybek oynadı.

Oyun bittikten sonra da “Zeybekte insanın yorgunluğunu dindiren bir kudret var.” dedi.  

 NİZAMETTİN NAZİF ANLATIYOR

 O “suvare”nin, o son balonun tanıklarından gazeteci Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu  “Sarı Paşa”nın  son zeybeğini şöyle anlatmış:

“……….

Orkestra şefi Azerbaycanlı Mehmet’e yüksek sesle şu emri verdi:

‘Zeybek…’

Mehmet kemanının yayı ile arkadaşlarını tahrik etmek istedi. Fakat Atatürk onu durdurdu:

‘O değil...’

Mehmet’in yayı kemanı üzerinde süratle bir kaç nota dolaştırdı.

Atatürk: ‘Hayır o da değil…’ dedi.

‘Sarı zeybek…’

Ve anında Ödemiş ve Aydın efelerini de hayran edecek bir zeybeğin kahraman figürlerini icra etmeye başladı. Bu, hakikaten bir kahramanlık ayini oldu. Beynelmilel tıbbın en mütebahhir (derin bilgisi olan) üstatlarından ‘Rejime riayet ederse nihayet dokuz ay yaşayabilir. Bir yıl yaşayabilmesi için bir mucize dahi kâfi gelmez.’ teşhisi alan ve bunu bilen bir adam, dizlerini yere vura vura zeybek oynuyordu. Bu ölüme meydan okumak demekti. Zeybek, ölüme meydan okuyanların ateşe atılmazdan önce kayalar arasında veya kara ormanlarda yaptıkları son kahramanlık ayini değil midir?

……

Tahtaya vuran dizlerinden çıkan sesler, bir aslanın kükreyişini andırıyordu.

Orkestra zeybeğin son notalarını bitirince kadınlar ve erkekler, göstermemek için ipekli mendillerini acele acele gözlerine bastırırlarken Atatürk ağız dolusu bir kahkaha attı:

‘Zeybekte insanın yorgunluğunu dindiren bir kudret var… (1)” 

 HÜSREV GEREDE ANLATIYOR

 Atatürk’ün zeybek oynayışını seyredenlerden biri de onunla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan yol arkadaşı Hüsrev Gerede.

İşte Gerede’nin tanıklığı:

“Çok hafif ve zarif dans ederdi. Hiç unutmam, kızlarından Rukiye’nin Dolmabahçe Sarayı’nda düğünü yapılıyordu. Düğünde beden eğitimi uzmanlarından saygıdeğer Selim Sırrı Bey de vardı. Gazi, Selim Sırrı Bey’den yeni hazırladığını duyduğu zeybek oyununu göstermesini rica etti. Selim Sırrı Bey, eski Yunan danslarından esinlenen zeybek oyununun güzel parçalarından oluşan bir gösteriyi kızıyla birlikte sundu. Gazi dayanamadı. Yeniden müzik çaldırarak manevi kızı, güzel dans eden Nebile ile bir zeybek oynadı. Biçimli vücudu ile frakı içinde kollarını havaya kaldırarak bir diz çöküşü vardı ki insana Aydın dağlarında Yunanlılara pusu kuran kahraman Mestan efelerini anımsatıyordu. Gazi bu görünüşü ile üzerindeki frak yerine başında oymalı fes, belinde yatağan, omuzlarında fişeklikler taşıyan bir savaşçı izlenimi veriyordu. Zeybek figürleri arasına fokstrot karıştırması da, dağlardan inen bir efenin salonda barışçı olarak çağdaş danslar ettiğini, Türk’ün bu iki kimliğini çok güzel kaynaştırdığını göstermekteydi.”(2)

 MÜZEYYEN SENAR’IN TANIKLIĞI

 Atatürk’ün zeybek oynadığını görenlerden biri de Türk müziğinin divası Müzeyyen Senar.

Senar, Sarı Paşa’nın zeybek oynayışına Mudanya’da Ege vapurunda huzurunda verdiği konserde tanık olmuş:

 “………

İkinci bölümde, hazırladığımız Hüseyni eserleri okuduk. Gece ilerleyince şarkıları yine Rumeli türküleri takip etti. Bu sefer Tanburacı Osman Pehlivan’ın Evç makamındaki Atladım Bahçene Girdim’le başlayıp Elveda Denli Gönül Elveda türküsüyle devam ettik.  Sazlar peşine zeybek havası çalınca Atatürk kalkıp zeybek oynamaya başladı.” (3)

 ALİ TANRIYAR ANLATIYOR

 Atatürk’ün zeybek oynayışlarından birine, eski içişleri bakanlarından Ali Tanrıyar’ın tanıklığı var sırada:

“İstanbul’da Balkan ülkelerinin katıldığı konferans düzenlenmişti. Folklor grupları gelmişti. Misafir ekiplerin Park Otel’de Atatürk’ün huzurunda gösteri yapacaklarını öğrendik. Dört arkadaş o gösteriye gitmeye karar verdik. Sorduk soruşturduk ekiplerle birlikte Park Otel’e gidebileceğimizi öğrendik. Otele girdik. Salonun bir köşesinde dört arkadaş ayakta bekliyoruz. Derken Mustafa Kemal, Afet Hanım ve o yıllarda Irak Başbakanı olan Nuri Sait Paşa’yla salona girdi. Atatürk sağına paşayı, soluna da Afet Hanım’ı alarak masaya oturdu. Rakısı ve leblebisi geldi. Dans başladı. Atatürk karşısındaki masayı göstererek misafir kızlardan birini dansa kaldırmamı istedi. İsteğini yerine getirerek güzel bir Bulgar kızını dansa kaldırdım. Bir ara baktım, Mustafa Kemal dahil herkes dans ediyor. Dans bitince paşa zeybek istedi. Herkes kenara çekildi. Atatürk’ün zeybek oynayışını seyretmeye başladı.  Çok güzel zeybek oynadı.” (4)

Son tanık Refik Tezgider.

O da şunları anlattı:

 “Ankara’da, eski meclis binasının karşısında Millet Bahçesi vardı. Orada bir sünnet düğününe gitmiştik.  Gazi Paşa düğüne geldi. Düğün sahibini elini sıktı, oturdu. Rakısını ikram ettiler, içti. Orkestra zeybek çalarken Atatürk ceketini çıkardı zeybek oynadı. Oyun bitince davetlileri selamlayarak gitti.”(5)