İstanbul
Kapalı
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Ferit Şahenk: Yapılandırma Değil Vadelendirme

Ferit Şahenk: Yapılandırma Değil Vadelendirme

Son dönemde başta 'borç yapılandırma ve satış' haberleri' olmak üzere çeşitli iddialar ile gündeme gelen Doğuş Grubu ile ilgili tüm merak edilenleri, uzun süredir sessizliğini koruyan Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk ve holding yöneticileri bütün açıklığıyla anlattı.

Okan SARIKAYA / BODRUM

Bodrum'daki d-ream guruba ait İl Rıccio Beach'de gazetecilerle bir araya gelen Şahenk, bir yeniden yapılandırma değil, yeniden vadelendirme yaptıklarına dikkat çekerek, 7 sektörde 300'ün üzerinde yatırımı ve 35 bini aşkın çalışanı ile Türkiye ekonomisine önemli değer katan grubun yeni dönemdeki stratejilerini anlattı.

"Belki biraz benim sessizliğim onları da sessiz kalmaya itti." dediği grubun yöneticileri; Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO Hüsnü Akhan, Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Naci Başerdem, Pozitif Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere, d.ream CEO'su Levent Veziroğlu, Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Öztangut ve Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Ergun Özen ile birlikte gazetecilerin karşısına çıkan Şahenk, söze yeme – içme sektöründeki yatırımlarından bahsederek başladı.

"Yurt dışında Türkiye'nin ismini benim hep "soft power" diye değerlendirdiğim şekilde öğretmeye başlayan bir konsept var. son dönemde birkaç markamızla, bu Nusret olsun Günaydın olsun, şimdi Rüya adlı yeni Türk lokantamız ile birlikte, bu konsepti yaşıyoruz. Türk ve Anadolu mutfağını en iyi şekilde yurt dışına anlatan bir grup haline geldik." ifadelerini kullanan Şahenk, 'bir rüyaydı' dediği D.ream'in başarılarını anlattı.

Yurt dışındaki yatırımlarından söz eden Ferit Şahenk, "d.ream Şu anda bizim grubumuzun bir parçası, son yaptığımız transactionda ise Metric Capital Partners ve Temasek'te 1.2 milyar dolar olarak tescillendi. Aynı çarpanlarla bugün baksanız, aynı girişin değeri 1.5 milyar doların altında değil ama bizim tam Ergun Bey'lerin yatırım bankacılık değeriyle equate ettiğimiz bazı markalarımızı da büyütüyoruz. Onları da belli şekilde sermaye piyasalarıyla ve özel yatırımcılarla paylaşacağız. İnşallah bu 7'li 8'li rakamlara yakın zamanda geliriz. Bu işin en güzel tarafı, restoran işi belirli bir marjda kendi nakit akışını sağladığı zaman kendi kendini büyütebilme imkanına sahip. Bir de kazandığınız parayı sene sonunda, pek Ergun Bey'in (Ergun Özen) eski işine benzemeyen yanıyla hissedar olarak alabiliyorsunuz. Bu bankalarda biraz daha az oluyor." dedi.

Tepede daima Doğuş Holding

"Doğuş Grubu'nun yurt dışındaki bütün yatırım yaptığı işlerin üstünde yapı olarak hep Doğuş Holding vardır." diyen Şahenk, "Yani biz d.ream'in %17sini MCP ve Temasek grubuna sattığımız zamanki 200 milyon dolar da bu anlamda direkt d.ream üzerinden Doğuş Holding'e gelmiştir. Bizim bir iki tane daha böyle yaptığımız iş var. Onları da zamanı gelince paylaşırız." şeklinde konuştu.

Yeniden vadelendirme

Sohbetin en can alıcı noktası hiç şüphesiz son dönemde gündeme gelen çeşitli iddiaların sorulması oldu. Tüm iddiaları tek tek yanıtlayan Şahenk, zamanında masanın öbür tarafında oturduklarını ve karşı tarafın ve ne istediğini çok iyi bildiklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Sağ olsun Hüsnü Bey'in (Hüsnü Akhan) ve tabii ki kısmen Ergun Bey'in oluşturduğu ekiple birlikte beraber çalıştığımız bankalarımıza hak hukuk çerçevesinde en doğru olan nakit akışlarını çıkarıp bir program sunduk. Bunu daha onlar incelemeye almadan sensitivity analizleri yapılarak arz edildi. Sonra bankalarımızla da detaya inildi. Tabii herkes 9 - 10 banka dünyayı aynı şekilde görmeyebiliyor. Şu anda geldiğimiz yol artık Hüsnü Bey bu olayı çok yeni bir aşamaya getirdi. Çok kısa zamanda en güzel biçimde bu olay ortadan kalkacak. Az önce söyledim. Biz yeniden yapılandırma yapmıyoruz. Biz ne bir kesinti istiyoruz ne iskonto istiyoruz. Faizi piyasada neyse ona göre oluşmasına bakıyoruz. Kaldı ki, bütün bu söz konusu kredi portföyünün yapısını iki artı dört gibi, altı senelik olarak konuşuyoruz. İki yıl faiz ödemeli, dört yıl ana para artı faiz ödemelidir. Bütün bankalarımız, burada teminatsız olan bankalarımız da vardı, hepsi yüzde yüz elliye yakın teminatlanmış da oluyorlar."

Yüzde 150 teminat

Grubu Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO'su Hüsnü Akhan burada söze girerek, "Bizim için bu bir anlamda bir yeniden vadelendirme. Bankalarımızla şu anda bizim yeniden vadelendirmeye soktuğumuz total kredi portföyümüz, bütün kredi portföyümüzün %42'sine tekabül ediyor. Dolayısıyla biz tamamını masaya koymuş değiliz. Bu birincisi. Bu bence çok önemli bir şey. İkincisi, bu, yeniden vadelendirmeye tabi tuttuğumuz portföyümüzün yaklaşık üçte ikisinden fazlası açık kredi. Yani hiçbir şekilde teminatlı değil. Ama şimdi bankalarımıza %150 bir teminat veriyoruz. Dolayısıyla bütün kredi portföyü teminatlı hale geliyor. Bu çok önemli. Buna ilave olarak bizim bankalara sunduğumuz programa sadece biz değil aynı zamanda ana hissedarlar da arkasında olduğu için teminatlarımıza ilave olarak gayrimenkul ipoteği ve şirket rehni teminatları da ilave olarak Şahenk Ailesi imza veriyorlar. Dolayısıyla bu anlamda biz bu programa çok inanıyoruz, bankalarımız bu programa son derece olumlu yaklaşmış durumdalar. Tamamiyle ana hissedarlarımızın da arkasında olduğu elini taşın altına koyduğu bir program. Tahmin ediyorum en kısa zamanda artık bir imza aşamasına geleceğiz. Ve o çerçevede de bir yol haritamızla artık yolumuza bakacağız." ifadelerini kullandı.

Ailenin imzaları

Beş şirketin altındaki yaklaşık 2.3 milyar Euro tutarındaki kredilerini yeniden vadelendirmeye tabi tuttuklarını söyleyen Akhan, bunlar için yaklaşık 3.6 milyar Euro tutarında bir teminat havuzu ortaya koyduklarının altını çizdi ve ekledi: "Gerek gayrimenkullerimiz gerek şirket hisseleri, ilave olarak Şahenk Ailesi'nin imzalarını veriyoruz."

İmza konusu ile ilgili olarak Ferit Şahenk de, "Hüsnü Bey ilk gün bu çalışmayı beraber çalıştığımız bankalarımıza arz ettiğinde ki - genellikle bu tür şeylerde en son zorlanarak istenen şeydir – ana hissedarların da buna imza atacağını söyledi. Rahmetli pederin bir lafı vardı, derdi ki "Oğlum, sen inandığını göster ki, herkes inansın" Bu kadar net. Biz bu programa inanıyoruz. Biz kimseye ağırlık olmak istemiyoruz, istediğimiz şey 35 bin çalışan arkadaşımızla yeni oluşan stratejimizle ileriye dönük koşabilmek." dedi.

Bankalardan taleplerinin iki yıl faiz ödemeli ana para ödemesiz, dört yıl ana para artı faiz ödemeli bir program olduğuna dolayısıyla da yaklaşık ortalama 4 yıl vadeli bir kredi paketinden bahsettiklerine vurgu yapan Hüsnü Akhan, bir anlamda vadeyi iki sene ötelemiş olduklarının altını çizerken, Şahenk bunu bir köprü kredisi gibi görmek gerektiğini söyledi.

Ülke ekonomisine ilişkin görüşleri sorulan Ferit Şahenk, Türkiye'de değişik dönemleri yaşadıklarını, cari işlemler açığı olsun tasarruf anlamında devletin de şu anda faiz dışı fazla verebilmesi için doğru önlemleri aldığına işaret etti. Yapılanların arkasında durulması gerektiğini ifade eden Şahenk, "Kısmen belirli bir ölçekte şu anda Doğuş Holding'in kendi içinde yaptığını Türkiye Cumhuriyeti devleti yapıyor. Onun için bu orta vadeli planda da biz nasıl kendimize nakit akışı çıkarıp olayımızı görüyorsak, devlet de bunu yapıyor. Burada güzel olan şey, bu orta vadeli planda bütün ekonomideki paydaşlara görevler düşmesiydi. Bunun parçası olabilmemiz, paylaşımcı olması çok önemli. Kısa vadede tabii ki bu mali politikaların, tasarruf demeyeyim de ticarette biraz baskısı olabilir. Ama rakamlar düzeldikçe, benim hiçbir endişem yok sermaye piyasalarıyla ilgili. Ergun Bey de Hüsnü Bey de da iyi bilir, bono yatırımcısı, yabancı sabit getiriye yatırım yapan yatırımcılar belli fiyatlarda belli durumlarda muhakkak gelirler, Türkiye'de satın almaya başlarlar. Burada önemli olan, bu programın açıklanması ki, çok güçlü açıklanacağına ben inanıyorum. Bunun arkasında toplum olarak olmamız ve bunun uygulandığını piyasaya gösterdiğimiz zaman doğru reformlarla bu işin arkası rahat gelir. Çünkü Türkiye gibi inanın ki şu anda böyle fırsatları olan çok az ülke var. Bence Türkiye şu anda en ucuz dönemini yaşıyor. 2002, 2003'teki yaşadığımız bazı olaylara bakıyorsunuz, bugün Türkiye bankacılık sektörü çok daha güçlü. Biz masanın öbür tarafını zamanında yaşadığımız için ekonomiye nasıl bakıldığını biliyoruz." dedi.

Hüsnü Akhan da, 100 günlük programın önemine değinerek, 100 günlük programın esasta ekonomiye yeni bir ivme vereceğini görüyoruz. Tabii şu anda 400 tane projenin açıklanmasıyla yaklaşık 250 binin üzerinde bir istihdam yaratacak ve 65 milyarlık bir teşvikli yatırıma yol açacak bir program açıklandı. Bu çok önemliydi bence. Fakat bunun yanında daha da önemlisi, ağustos ayı içinde açıklanmasını beklediğimiz orta vadeli program. Orta vadeli program ne kadar kapsamlı ve ne kadar gerçekçi olursa o kadar toplumda ve ekonomi oyuncularında, hatta uluslararası piyasalarda güven yaratacağına inanıyoruz. Buna ilişkin de birtakım olumlu ipuçları var. Özellikle sayın bakanımız Berat Albayrak'ın açıkladığı fiyat istikrarını esas alan ve enflasyonla mücadeleye odaklanan bir program olacağı görülüyor. Bu esasında Türkiye için çok önemli bence. Türkiye'nin şu anda temel problemi çünkü siz de biliyorsunuz, yüksek enflasyon ve merkez bankası da son enflasyon raporunda bir anda enflasyon beklentisini 5 puan yukarıya aldı ve %13.8'e getirdi ki, piyasa bunun da üzerinde bir enflasyon bekliyor bu sene. Tabii bunun beklenmesi önümüzdeki sene enflasyonla mücadeleyi de zorlaştırıyor. Ama orta vadeli programın enflasyon düşürme odaklı bir program olarak açıklaması bence çok önemli. O herkese bir güven verecek ve o anlamda da piyasaların önünü açacak diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.

"Yanlış anlaşıldığımızı gördüm"

Yöneltilen bir soruya, "Tüccar her zaman bazen bazı gerçeklerden dolayı sıkıştığında veya atağa kalktığında bankasıyla özel olarak görüşür. Banka müşteri görüşmeleri çok böyle ortaya düşüp de yanlış yerlere gitmesi gerekmeyen şeylerdir." sözleriyle cevap veren Ferit Şahenk, "Aslında bizim bu yaptığımız dünyanın her yerinde, bakın 2008'de Amerika'da Ford'lar, Chryslerlar, GM'ler, GE'ler buna benzer şeyleri yaptı. Citibank'ler. Bunlar ticaretin gerçeğidir. Bunlar bankalarla konuşulur, hiç piyasaya da düşmeden aşılır gidilir. Bu biraz konjonktürün getirdiği bir refleksle değişik yerlere gittiği, bu bana "2001 – 2002'deki hangi bankada ne kadar Eurobond portföyü var, ne kadar açık pozisyonu var"ın sokakta konuşulduğu günleri hatırlattı. Aslında bunların çok normal karşılanması lazım. Bakın Türkiye 80'lerden sonra çok açılmaya başladı. Bizim finans aleminde iş dünyasındaki problemlerimiz, yaptıklarımız, gelişmelerimiz çok sofistike hale geldi. Toplumun bunu görebilmesi, alışabilmesi bu tip olaylarda maalesef ilk olmak sıkıntı oluyor. Ama aslında bu Türkiye'nin ne kadar büyüdüğünü artık böyle problemleri görebildiğini gösteriyor. Ben bu anlamda hiçbir zaman üzülmedim. Tabii yanlış anlaşıldığımızı gördüğüm bir iki konu oldu, onlar beni üzmüştür. Yoksa biz her zaman bankalarımızla bizim de inandığımız, çünkü her zaman masanın karşısındaki insana siz doğru davranmanız lazım ki aynı davranış size yapılsın. Hiç gocunmadım. Biz devam ediyoruz, belli zamanlarda memleketimizde biraz da bu girişimciliğin gerektirdiği risk ve ilk hamle yapısını hep yaptığımız için yanlış anlaşıldık. Bakın, bundan birkaç sene evvel bizim demin ilk Şelale Hanım'ın sorduğu yeme içme sektörüyle ilgili de çok kritikler aldık. Bunlar normaldir, bunlar bir gelişmenin parçalarıdır. Zaten biz böyle ilk yaparak kritikleri aldığımızda memnun oluyoruz. Demek ki yeni bir şeyleri yaptığımızı görüyoruz. Bizim dostlarımız bizim ne olduğumuzu bilir, memleketimize olan bağlılığımızı bilir. Kalmış ki 2005 – 2017 yılları arasında grubumuz, yanlışsam düzeltin Hüsnü Bey, 9 milyar dolarlık yatırım yapmıştır. Bunun 8.6 milyar dolarını işlerimize, 400 milyon dolara yakınını da sosyal sorumluluk projelerine imza atmıştır. Yaptığımız yatırımların %81'i memleketimizdedir. %19'u da demin bahsettiğimiz restoranlar olsun marinalar olsun yutdışınadır. Ben onlara finans sistemini ve dünya gerçeklerini biraz anlamaktan uzak düşen insanların yaptığı yorum olarak bakıyorum." ifadelerini kullandı.

Bir gazetecinin "Yurt dışına para götürmeyle ilgili %19 dediniz ya yatırımların, öyle bir algı var oluşan. Bunlara nasıl açıklık getirirsiniz?" şeklindeki sorusuna Şahenk şu sözlerle cevap verdi: "Benim mantık olarak yapabileceğim bir şey yok. Biz demiyor muyduk ki Türk şirketleri bölgesel güç olsun. Bunların olabilmesi için yurt dışına da yatırım yapabilmeniz lazım. Kastedilen parayı Türkiye'den götürmekle yatırım çok değişik şeyler. Bunları hep ben diyorum, Türkiye'deki kapitalizmin, globalleşmenin büyümesiyle olan yeni şeyler. Bu jargonları da insanlarımıza hepimiz anlatacağız, öğreteceğiz ve bunları geçip gideceğiz. Normal bunlar."

Tasarruf zamanı

Konuşmasının devamında kendi gerçeklerinde tasarruf yapma zamanı olduğuna dikkat çeken Şahenk, durdurmayacakları Göbeklitepe projesi dışında, bir iki başka projeleri olduğunu ancak onun dışındaki projelerde bir iki sene olamayacaklarını da sözlerine ekledi.

"Türkiye'ye inanıyoruz"

Galataport'un durumu da sorulan Şahenk, projenin 2020'nin Şubatı Martı gibi tamamlanacağı, bu projenin aslında sorumluluklarını ve Türkiye'ye inançlarını da gösterdiğine vurgu yaptı.

Peninsula

"Peninsula Grubu dünyanın en lüks en özel eski otel gruplarından bir tanesi. İlk defa gayrimenkule ve araziye eş ortak olarak bu projeyi yapıyorlar. Bu aslında böyle bir grubun da Türkiye'ye gösterdiği çok büyük güvendir. Şahsen başkanları bilfiil uğraşıyor. Her şey %50 - %50 ortaktır ve yaklaşık 225 milyon Euro koyuyor."

Global olarak kaç otel ve marinanız var şu anda?

"3 marinamız Türkiye'de, 4 tane Yunanistan'da, 3 de Hırvatistan'da olmak üzere 10 marina var. 1 tane de Karadağ'da yatırım yaptığımız marina var. 2000 tekne kapasiteli, İnşallah da çok yakın zamanda, iki – üç haftaya Orta Doğu'nun en güzide yerlerinden bir tanesinde marina anlaşmasını imzalarız."

"Gerçekciyiz"

"Bu grubun en önemli tarafı, biz gerçekçiyiz. Gerekirse kol keseriz vücudu kurtarırız. Ama tek şey var, gerçeği görerek yaşamak. Biz yine bu ekiple iki sene sonra nelere imza atarız."

Nafiz Karadere: Markalarımız devam ediyor. Bunlar Türkiye'nin çok değerli markaları. Pozitif önümüzdeki sene 30. yılını kutlayacak. Bu çok önemli bir şey. 30 yıl. Özellikle entertainment sektöründe kaç tane marka vardır? Dolayısıyla biz bu markalarımızın değerini en iyi şekilde biliyoruz. Size öncelikle bunu söyleyeyim. Babylon 2019 yılında yine 20. yılını kutluyor olacak. Yine çok çok değerli bir markamız. Babylon'daki çalışmalarımız devam ediyor. Cappadox'un da inşallah beşinci yılı olacak önümüzdeki yıl. Babylon'la ilgili de şöyle bir açıklamayı da bilmiyorum Ferit Bey istiyorsa yapabilirim…Babylon şu anda biliyorsunuz sadece Bomontiada'mızın içinde var. Bomontiada konseptini İzmir'e de taşıyoruz. Babylon da yine İzmir'deki bu bomontiada projesinin içerisinde yer alıyor alacak. İstanbul dışında İzmir'de de faaliyetlerine devam ediyor olacak.

BOMONTİADA'DA ARŞİVLEME
Ferit F. Şahenk: Müthiş bir arşivleme ekibi kuruldu Bomonti'de. Yani şöyle söyleyeyim size bir hastane ameliyathanesindeki titizlikle eski fotoğrafların arşivlenmesi, negatiflerin yeniden depolanması ve restorasyonu ve Ara Hoca'nın (Ara Güler) 3 küsür milyon negatifi var çekilmiş. Yangına dayanıklı arşivlerin dolapları, muhteşem. Bunlara yeniden hayat verip kendisiyle beraber kurduğumuz vakıfta çok şey yapacağız. Müzenin yanında bir gün özel bir şey yapıp gruplar halinde biraz da fotoğraf seveniniz varsa görülmesi gerekir. Hüsnü Bey'e de onu dedim, bu sadece Ara hocayla kalmasın, Türkiye'nin başka böyle fotoğraf olayındaki değerlerin arşivlenmesini biz yapalım ve bir yerlere devredelim ama çok güzel bir know-how kuruldu. Osmanlı Bankası'nda yaptığımızın fotoğrafçılığa dönük olanı.. Mesela buna devam edeceğiz.

Hüsnü Akhan: Bomontiada'da Leica galerinin üzerindeki üçüncü kat tamamiyle uluslararası standartlara uygun muazzam bir arşiv ve dijitalleşme merkezi oluşturduk. Bunu akademisyenlerin de kullanımına açacağız. Araştırmacıların, akademisyenlerin, sadece Türk değil uluslararası düzeyde.

TÜRKİYE CAZİP

Türkiye'nin yabancıları için çok cazip hale geldiğini söylediniz…

Ferit F. Şahenk: Çok ilgi var, önemli olan, hikaye diyeceğim yanlış anlamayın. Hikayeyi çok düzgün anlatmak lazım. Şimdi şuna da girmek istiyorum, bizim grubun çok güzel yaptığı çalışmalar var. Biraz bizim belirli zamanlarda yanlış anlaşılmamızın en büyük sebebi de biziz. Çünkü biz de iletişim sanatını pek bugüne kadar doğru dürüst yapabilmiş bir grup değiliz. Belki bunu en iyi yapan Garanti Bankamızdır.

HEDEFİMİZ BELLİ

Ferit F. Şahenk:: Mesela şunu söyleyeyim, bizim belli çerçevede yapmak istediğimiz, gitmek istediğimiz hedef var. O da şu: Hepiniz Louis Vuitton grubunu biliyorsunuz. Tabii biz bir Louis Vuitton grubu değiliz ama yapmak istediğimiz yeme içme ve otel grubumuzun mini bir Louis Vuitton olması. Dikkat ederseniz biz hiç otellerimizi aynı isimle değil kendi özellikleriyle başlangıçta arz ettiğim gibi hikayeleriyle oluşturmak istiyoruz. Tabii bunlar belli şekilde yatırımcıların da ilgisini çekiyor.

MEDYA SEKTÖRÜ

Ferit F. Şahenk: Biz medya sektöründe değiliz ki, biz eğlence sektöründeyiz. Biz hiçbir zaman Starı ve NTV'yi medya sektörü olarak görmedik. Eğlence öyle hobi anlamında değil ki, star bu sene çok daha iyi gidiyor. Star, Kral bunlar bizim için çok önemli. Bizim öbür işlerimiz için Kral çok önemli. Haber kanalları da çok önemli ben gurur duyuyorum NTV ile.