İstanbul
Açık
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi ​GERÇEKTEN BAŞARMIŞLAR! HEM ÇOCUK HEM KARİYER!

​GERÇEKTEN BAŞARMIŞLAR! HEM ÇOCUK HEM KARİYER!

Beyza Sinem ÇAĞLAR

Başarılı iş kadınlarını anlatmaya devam ediyoruz! Bu hafta Thanx Mimarlık’ın kurucu ortakları Zeynep Ilıcalı ve Melda Aksu ile beraberdik!

Biri iki kız, diğeri üç erkek çocugu annesi! Aynı zamanda erkek egemen bir sektörde, mimari ve inşaatta faaliyet gösteren bir şirketin kurucu ortakları. Bu hafta, hayat enerjilerine ve güler yüzlerine hayran kaldığımız başarılı iş kadınları Zeynep Ilıcalı ve Melda Aksu ile beraberdik. 

Beyza Sinem Çağlar: Sizi tanıyarak başlayalım. Kimdir Zeynep Ilıcalı?

Zeynep Ilıcalı: Zeynep Ilıcalı, iki çocuk annesi, iç mimarlık ofisi olan, aynı zamanda dekoratif eşyalar satan bir internet şirketine sahip, bunun yanısıra kozmetik şirketi ortağı bir iş kadını…

BSÇ: Aslında röportajın sonuna saklamıştım bu soruyu ama siz konuya değinince ilk burdan başlamış olalım. Kendinizi ilk önce ‘anne’ olarak tanımladınız. Annelik, iş kadınlığının önüne geçiyor mu?

ZI: Tabi çok hem de! Anne olmak hem doktor, hem öğretmen, sırası gelınce pedagog ve her zaman en iyi arkadaş olmak aslında… Her mesleği içinde bulunduran acayip kutsal bir şey. Bir şahsiyet olman lazım. Dünyanın en zor mesleği.

BSÇ: Thanx Mimarlık fikri nasıl oluştu?

ZI: Çocukluğumdan beri, mimar olmak istiyordum aslında. Ama malum, Türkiyedeki eğitim sistemi ve sınav sisteminin getirdiği şartlar sebebi ile herkes istediği mesleğe sahip olamıyor. Ben de kendimi işletme mezunu olarak buldum. Bunu da avantaja çevirmeye çalıştım. Çünkü işletme mezunlarının belli bir alanı yok. Neredeyse her alanda görüyoruz işletme mezunlarını. Ailede bir de başarılı mimarımız vardı, dayım! Sabahlara kadar proje çizerdi. Ben de onun yanıbaşına oturur, çizim ve maketlerinin yapısını izlerdim. Çok etkilenmişim demek ki. Barbie falan oynarken de, bebeğin evini kurar, sonra oynamazdım hep bir mekan yapma takıntım vardı yani. Melda da aynı sekildedir. Biz bu işe aslında kendimiz için ufak ufak başlayıp, sonra büyüttük. Önce ofisimiz, evimiz, sonra zevkimizi beğenen eşimiz dostumuzun mekanlarını hazırlamak derken bir baktık mimarlık ofisimiz var. 4 tane birbirinden iyi mimar arkadaşımızla  şirketimizi kurduk. 10 seneye yakındır beraber çalısıyoruz. Ulus, Levent’ten sonra şimdi Zorlu Center’da bir ofisimiz var. Hem proje çıizimi, hem iç dekorasyon hem de peyzaj projeleri yapıyoruz. 

BSÇ: Thanx cok güzel bir isim! Nereden geliyor?

Melda Aksu: Paris’te Mercy isimli dekorasyon mağazaları vardır. Çok beğendiğimiz yerlerdir bunlar ayrıca aldığınız her ürün için bir hayır kurumuna bağış yaparlar. Biraz onlardan esinlendik aslında. Mimarlıkta en önemli şey bizce aksesuarlar. 

BSÇ: Bir de dekorasyon internet mağazasınız var: Dekorazon. Onun hikayesi nedır?

ZI: Amacımız, mimarlık için çok önemli tamamlayıcılar olan aksesuarları kolay ulaşılabilir ve ekonomik fiyatlara sunmaktı. Bunun için de en doğru yolun internet olduguna karar vardık. Sadece Thanx markası değil bir çok markayı bulabileceğiniz bır site hazırladık. Aksesuardan mobilyaya herşeyi koymaya gayret ettik.

MA: Bu da biraz bizim isteğimizden çıktı aslında yurtdışına gidip de nasıl taşıyacağız Türkiyeye bu güzel parçaları dediğimiz bir çok marka ve ürüne bu sitede yer veriyor ve uygun fıyatla Türk tüketicilere ulaştırıyoruz. 

BSÇ: Bugüne kadar nasıl projelere imza attınız? En büyüğü hangisiydi?

ZI: Herhalde bugüne kadarki en büyüğü, yeni işimiz Beşiktaş Jimnastik Kulubü Yönetim binası oldu! Sonra Ümraniye Nevzat Demir tesislerinin ve 1903 Akatlar Spor Kompleksinin de iç dekorasyonunu yaptık. Bunun dışında her türlü projemız var; otel, hastane, yazlık ev, villa, apartman dairesi, çocuk odası… 

BSÇ: Size sadece tek oda için de gelebililıyorlar yani?

MA: Evet, tabi. Büyük küçük iş gibi bir ayrımımız yok. Ama bugüne kadar hep şunu yaşadık; bir oda için gelip, işimizi çok beğenip sonra evin diğer kısımlarını da yaptırıyor müşterilerimiz. 

BSÇ: Peki evini değiştirmek isteyen biri size nasıl gelmeli? Ne söylüyor da onun ne istedigini anlıyorsunuz?

ZI: Öncelikle biz görüşmeye gelirken nasıl işlerin hoşuna gittiğine, - bu sadece bir aksesar ya da mekan tasarımı olabilir – dair bir görselle gelmesini istiyoruz. Orada kişinin tarzını ortaya çıkarıyoruz zaten. Ona uygun olabilecek bir kaç alternatif gösterip projeyi hazırlamaya başlıyoruz.

MA: Bu arada Zeynep’in de benim de farklı tazrlarımız var. Ancak müşterilerimizi illa bu olacak diye yönlendirmeyiz. Herkes hangi stilde mutlu olacak ise o şekilde çalışıyoruz. 

BSÇ: En sevdiğiniz işiniz ne oldu?

(uzuuuun süre düşunüyorlar)

MA: Gercekten ayırt edemiyoruz! Çünkü hepsi çok önemli ve değerli bizim için. Zaten müşterilerimizin çoğu bir süre sonra arkadaşımız oluyor. O kadar içsellestiriyoruz ki işimizi! Biz onların hayatlarına giriyoruz, onlarla daha çok öğreniyoruz. O yüzden her proje bizim için yeni bir keşif demek.

ZI: Şansımıza müşterilerimiz bugüne kadar hep pozitif insanlar oldular. Hiç problem yaşamadık. Enerjilerimiz tuttu. Bu çok önemli. Yoksa biz de mutlu olmazdık işimizden, müşterimiz de tatmin olmazdı. 

MA: Bu işi yaparken bir zorunluluğumuz yok. Bu bir lüks aslında. Bunu da karşıdan negatif bir şey görsek kullanırız kendimiz için.

BSÇ: Mimarideki akımları takip ediyor musunuz?

ZI: Tabi. İşimiz için trend takibi çok önemli. Moda ile çok iç içe bir iş. Herşey bir süre sonra tekerrür ediyor. Ama illa akımlara bağlı işler yapacağız diye de sınırlandırmıyoruz kendimizi. Yaşayacağınız yerde rahatlık da çok önemli. Çünkü dünyanın en iyi tasarımcısının yaptığı en pahalı koltuk bile oturduğunuz zaman size konfor vermiyorsa, işimizin bir anlamı kalmaz.

Beyza: Feng shui’ye inanıyor musunuz?

MA: İnanıyoruz ama çok da zorlamıyoruz. 

ZI: Kendinizi iyi hissettiğiniz yerde anlamlı eşyaların olması yeterli aslında. Mekanların zaten bır enerjisi var. Girdiğinizde huzurlu hissettiğiniz mekan sizin için değerli. Kullandıgınız yastığın, halının, ahşabın, sizin ruhunuzla uyumlu olması önemli.

BSÇ: Bir evde olmazsa olmaz dediğiniz şey nedir?

ZI & MA: Ayna!

BSÇ: Etkilendiğiniz mimar ya da dekoratörler kimler?

ZI: Philippe Starck. İlk gördüğümüz andan beri her işine hayranız!

BSÇ: Türklerin olmazsa olmazı var mı?

MA: Halı. Ayaklarını basacakları yumuşak bir şey ister Türkler.  

ZI: Halı mekanı zenginleştiriyor, sıcaklık ve yaşanmışlık veriyor. Ama biz heryerde halının iyi durduğunu düşünmüyoruz. Hollere, koridorlara koymayız mesela.

BSÇ: Bir evin dekorasyonu kaç senede bir yenilenmeli?

ZI: Aslında bunu iki türlü ele almak lazım. Öncelikle mobilyaların bir ömrü var. Rengi ve uğradığı deformasyona göre değişir bu durum. Tabi bir de hayatınızı geçirdiğiniz yerde sıkılabilirsiniz bazı rutinliklerden. Bunun bir zamanı yok. Tamamen size bağlı. Biz bu zamanlar için büyük değişiklikler yerine renklerle oynamayı, koltuk yüzü değiştirmek gibi ve aksesuarları yenilemeyi daha çok öneriyoruz. 

MA: Biz, biraz da çok bu işin içinde olduğumuz için aksesuarlarımızı çok sık yenileriz kendi yaşam alanlarımızda. Çünkü  gözümüz bir önceki eşyanın eskidiğini daha net anlıyor. 

BSÇ: Siz bu trendleri takip etmek için ne yapıyorsunuz?

ZI: Fuarları kaçırmayız. Onun dışında dergiler, internet, seyahatler… Bunlar bizi çok besleyen şeyler. Gözünüz ve algınız zaten devamlı açık oluyor. Her gittiğiniz mekanı inceliyorsunuz. Bizim mesleki  deformasyonumuz da bu. 

BSÇ: Öyle de olmak zorunda galiba çünkü siz aslında sanat yapıyorsunuz. Sizin sanatınız, yeniden bir şey üretmekten çok, güzel şeyleri de estetik bir biçimde bir araya getirmek. Bayağı bir kolaj aslında, özel bir göz ve yenetek istiyor. Peki bir evde herşeyin uyumlu olması gerekiyor mu? Odaların kendi içinde ve mutfakla, salonla konuşması önemli mi? 

ZI: Evet: Biz ona dikkat ediyoruz çünkü o evin toplamda bir hikayesi olması lazım.

MA: En azından bambaşka tarzlarda konuşmamalı mekanlar. Biraz sır gibi, herşey çok uyumlu olmak zorunda değil ancak oda geçişlerinde bile bir ahenk olmalı.

BSÇ: Biraz da iş hayatında kadın olmaktan bahsedelim. Siz biraz daha estetik olayın içine girdiği için aslında ofıs kısmında kadınların olduğu bir sektördesiniz ama aynı zamanda işin inşaat kısmı ile de ilgileniyorsunuz. Zorlanıyor musunuz?

ZI: En zorlandığımız şey santiyeye topuklu ayakkabı ile gitmek oluyor.

MA: Bu konuda şanslıyız aslında. Zaten oturmuş  bir ekibimiz var. Ustamız, şantiye şefimiz hep aynıdır. Hem onlar bizi anlar hem de biz onların çıkaracağı işten emin oluruz. Ama ilk yıllarımızda, gecenin birinde ustalar arayıp ‘abla şurayı nasıl yapıyorduk’ falan diye sorabiliyordu. Bır de heryere yayılma ya da büyüme gibi bir stratejimiz olmadığı için belirli ustalar ile belirli kaliteyi korumakta zorlanmıyoruz. Hem ustalarımızı uygun saatlerde çalıştırıyoruz hem de farklı birilerine ihtiyaç duymuyoruz. Ailemiz çekirdek yani. 

ZI: Biz bir de işi yaptık bitti diye bakmayız işe, ustalarımız da öyle. Herhangi bir problem yaşamayız, onlar da yaşanmaması için çok dikkatli yaparlar işlerini. Bir problem olur ise de anında müdahale ederler.

BSÇ: Son sorumuza gelelim. İyi birer anne ve başarılı iş kadınlarısınız. İkisini bir arada nasıl yürütüyorsunuz? Bir taraf eksik kalıyor mu?

ZI: Kolay değil tabi. Çok yoruluyoruz. 

MA: Zaman zaman yürütmekte zorlandığımızı da hissediyoruz. Bir taraf eksik kalıyormuş gibi. Ama başka bir zaman o eksik kalanı doldumaya çalışıyoruz. İş hayatında korkunç hırslarımız yok. Keyifle çalıştığımız için çok da hırpalamıyoruz kendimizi. Ama çocuklara sorarsanız bizi yeteri kadar göremediklerinden şikayet ederler.

ZI: Ben bu işe: ev, iş ve kızların okulunu yakın tutarak çözüm bulmaya çalıştım. Hiç olmazsa trafik problemini egale ediyoruz. Haftasonu Melda da ben de kesinlikle çalışmayız ve ailelerimize vakit ayırırız. Bir de işyerindeki ekibimızde inanılmaz bir sinerji vardır. Açıldığımızdan beri beraberiz. Bu bizim için çok önemli. Onlarla çok mutluyuz. Ne istediğimizi bilirler; o şekilde insiyatif alıp ilerlerler. Bunun rahatlığı da var. Yani çalışan kadınların şanslı azınlıklarındanız biz.

“Bugüne kadarki en büyüğü, yeni işimiz Beşiktaş Jimnastik Kulubü Yönetim binası oldu! Sonra Ümraniye Nevzat Demir tesislerinin ve 1903 Akatlar Spor Kompleksinin de iç dekorasyonunu yaptık. Bunun dışında her türlü projemiz var; otel, hastane, yazlık ev, villa, apartman dairesi, çocuk odası…”