İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Yılmaz: Otizmden Korkmayalım

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Yılmaz: Otizmden Korkmayalım

"Otistik çocuk annesi olarak söylüyorum bu tür çocuklarımıza normal gibi davranalım. Oğlum Remzi, gündelik hayatta gerek yaşantısından, gerek televizyon kanallarında gördüğü karakterlerden etkilenerek, bunları çizgilerine yansıtmaya; sonrasında da seramik eğitiminin katkısı ile daha gerçekçi bir ifade olarak gördüğü üç boyutlu eserlere dönüştürmüştür. Remzi, hayal dünyasını, rüyalarını, korkularını da aynı şekilde çizgilere ve seramiğe taşımıştır. Bu şekilde, sanat aracılığı ile onun iç dünyasını, aktarmak istediklerini, daha somut olarak izleme imkanı oluşmuştur."

Süleyman DOĞAN

Otizm, sosyal etkileşim ve iletişimde bozukluklarla, tekrarlayan davranışlar ve ilgi alanlarının sınırlılığı ile karakterize olan nöro-gelişimsel bir bozukluktur. Otizmli bireyler duyusal uyaranları algılama ve uygun tepkileri organize etme konusunda farklı özelliklere sahiptirler. Hacettepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Yılmaz otistik oğlu için başladığı otizmle ilgili çalışmalarını profesyönel bir kitap çıkartarak ortaya koydu. Remzi'nin çizimlerini cam bardak ve kupalar ile porselen kupaların üzerine işlediklerini anlatan Yılmaz, iki yıl önce satmaya başladıkları ürünleri İstanbul, Ankara ve Oslo'daki mağazalarda insanlarla buluşturduklarını söyledi. Remzi'nin annesi Meltem Yılmaz da oğlunun otizmli olduğunu öğrendikten sonra onun kişisel yeteneklerini keşfederek önce müziğe yönlendirdiklerini ancak daha sonra çizime karşı özel bir ilgisinin olduğunun farkına vardıklarını ifade etti. Anne Meltem Yılmaz, "Remzi'nin ilgi alanını keşfetmek, onu da iyileştirdi. Onu diğer insanlardan farklı biri olarak görmüyoruz. Yani onun engeli ayrı, onun sadece kişisel kapasitesi ve yetenekleri farklı, toplum da zaten farklı insanlardan oluşmakta. Hiçbirimiz aynı beden, kilo veya aynı bilgi seviyesine sahip değiliz" diye konuştu. Profesör Meltem Yılmaz ile Ankara'da Hacettepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'ndeki çalışma odasında bu önemli söyleşiyi gerçekleştirdik. Bu söyleşiye vesile olan YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman'a teşekkür ediyorum. Siz aziz okurları bu özel ve ilginç söyleşi ile baş başa bırakıyorum.

Sayın hocam otizm genel olarak nedir?

Efendim öncelikle bu konuya duyarlığınızdan dolayı teşekkür ederim. Otizm, genel olarak sosyal iletişim zorluğu olarak açıklanabilir. Otizmli bireyler, insanlarla ilişki kurmada, ortak etkinliklerde bulunma, göz teması kurma gibi konularda çekimserdirler. Çevreleri ile ilişkileri ya hiç yoktur ya da oldukça kısıtlıdır. Yalnızlığa ve aynılığa karşı arzuları vardır. Dolayısıyla, öğrenme güçlüğü yaşarlar. Çevresel deneyimlere karşı ilgisizdirler. Ancak onlara fırsat verildiğinde resim yapmadan tutun da müzik yapmak ve paylaşım becerelireyli insanları hayrette bırakabilirler.

Otistik çocuklara öncelikle nasıl bir eğitim verilmelidir?

Otizmli çocuklar için öncelikle davranış eğitimi ile dil ve konuşma eğitimleri verilmektedir. Özel eğitim, aile ve çevre desteği ile hem davranışlarında, hem de akademik eğitimlerinde ilerleme gösterebilirler. Otizmli çocuklar daha çok görsel malzemeler ile eğitim alırlar. İletişimi de görsel duyuları üzerinden sağlama yönünde farklı yöntemler uygulanır. Dil ve konuşma yetersizliklerinden dolayı aileleri ile iletişimlerini resimler yardımı ile kurmaya yönlendirilirler. Dolayısıyla, görsel hafızaları gelişim gösterir.

Türkiye'de otistik çocuklar üzerine ne gibi çalışmalar yaptınız?

Ülkemizde otizmli çocuk sayısı, 2015 yılındaki bir habere göre 0-18 yaş arası 352 bindir. Bu azımsanmayacak bir rakam olmasına rağmen, Otizm ülkemizde yaygın olarak bilinen bir rahatsızlık değildir. Otizm ile ilgili disiplinler arası araştırma da bulunmamaktadır. Ben henüz yayımlanmış bir araştırma yapmadım. Fakat, doktora öğrencilerim ile birlikte otizm ile mimarlık arasındaki ilişkiye yönelik bazı araştırmalarda bulunduk. Genellikle, otistik çocuklar için özel eğitime yoğunlaşılıyor, özel eğitim gerekli ve önemli tabii ama sadece özel eğitim ile sınırlı kalmamak lazım. Hippoterapi (ata binerek uygulanan terapi) bilinen bir uygulama, bunun yanında müzik terapisi ve yararlı olabileceği düşünülen başka terapiler de uygulanabilir.

Türkiye'de otistik çocuklar için yapılan çalışmaları yeterli buluyor musunuz?

Yeterli bulunduğunu söylemek zor fakat olumlu gelişmeler de olmuyor değil. Özel eğitim merkezleri sayı olarak arttı. Özel eğitim otizmli çocuklar için çok önemli tabii ki. Fakat diğer terapiler ile desteklenmesi gerekiyor. Bu anlamda, Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE) Konya'da kurulmuştur. 2017 yılında otizmli çocuklara hizmet vermeye başlamıştır. SOBE için mimari bir yapı tasarlanması olumlu bir başlangıçtır. Bulunduğumuz mekanların amacına uygun olarak tasarlanması ve düzenlenmesi, fiziksel ve ruhsal sağlığımız için büyük önem taşımaktadır. Sobe yapı kompleksinde, özel eğitimin yanında, hipo terapi, duyu bütünlüğü terapisi ve diğer terapilerin verilebilmesine olanak sağlayan mekanlar bulunmaktadır. Özel eğitimin ve diğer terapilerin aynı yapı kompleksinde verilecek olması, otizmli çocuklar ve aileleri için büyük bir kolaylıktır. Ayrıca yapı, otizmli çocukların özellikleri dikkate alınarak tasarlanmıştır. Her terapi mekanı kendi işlevi doğrultusunda şekillendirilmiş ve düzenlenmiştir. Yapının cephesi ise dışarıdan doğrudan algılamayı engelleyecek şekilde oluşturulmuştur. Böylece, güneş ışınlarının kontrol edilmesinin yanında, sosyalleşmeden rahatsız olan otizmli bireyler kendilerini daha rahat hissedebileceklerdir.

Yurdışında yaptığınız çalışmalarda yurtdışı medyasında geniş yer buldu. Bunu nasıl sağladınız ve yurt dışında nasıl değerlendiriliyor?

"Otizmli Gençler İçin Sanatın İletişim Aracı Olması" başlıklı bir proje oluşturdum. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Terwiel ile birlikte proje üzerinde çalışmalar gerçekleştirdik. Projemizin iki önemli ayağı vardı: İlki otizmli gençlerin eserlerinden oluşacak "Otizm= İnsanlık" başlığı altında uluslararası katılımlı bir sergi gerçekleştirmekti. İkincisi ise "Otizmli Gençler İçin Sanatın İletişim Aracı Olması" başlığı ile ilgili uluslararası katılımlı bir panel düzenlemekti. Proje ile ilgili girişimlerimiz Oslo'da gerçekleşti. Norveç T.C. Büyükelçisi Sayın Şafak Göktürk ve eşi Gülden Göktürk bizlere projemizin başından beri çok destek oldular. Kendilerine teşekkür ediyorum. Oslo'da Strykejernet Sanat Okulu'nun direktörü Sayın Kjetil Teigen ile 2017 yılının Şubat ayında proje ile ilgili görüşme yapılmıştır. Kendisi projemizi oldukça farklı ve önemli bulduğunu belirterek hem planladığımız sergiler için okul galerilerini kullanmamıza, hem de konu ile ilgili panelimize ev sahipliği yapmayı ve projeye ortak olmayı kabul etmiştir. Oslo'da Strykejernet Sanat Okulu'na ait olan Galleri Autonom'da "Otizm = İnsanlık" (Autism = Humanity) başlıklı otizmli oğlum Remzi Yılmaz'ın solo sergisi ile yine aynı okula ait Galleri Brenneriet'de otizmli Agnes Sundby ve Martin Staff Bakken'ın sergileri 3 Kasım 2017 tarihinde açılmıştır.

Akademik çalışma alanınız mimarlık iken otizm konusuna eğilmeniz nasıl oldu?

Benim yüksek lisans tezim tarihi çevrelerin korunması ile ilgilidir; doktora tezim ise kentleşme ve sürdürülebilirlik kavramları ile ilgilidir. Sürdürülebilir mimarlık ile ilgili akademik makalelerim yayımlanmıştır. Herkes için tasarım kavramı da sürdürülebilir mimarlık kapsamına girmektedir. Lisans üstü derslerimde, dış mekanlarla ilgili bir araştırma yaparken bir grup öğrencim, sokaklarda engelli insanların yürümekte, hareket etmekte zorlandıklarını gözlemlediler ve onların ulaşılabilirliklerini kolaylaştıracak çözümler üzerinde çalışma yapmak istediklerini belirttiler. Özellikle, tekerlekli sandalye kullanıcıları ve görme engelliler üzerinde yoğunlaşan projeler geliştirdik. İşitme engellilerle ilgili olarak da mimaride neler yapabileceğimizi araştırdık. Bütün bu araştırmaların ardından otizm ve mekan ilişkisi ile de bir şeyler yapılabilir mi? sorusu ilgimi çekti ve bu konu ile ilgili olarak 'Herkes İçin Tasarım' isimli doktora dersimde, araştırma görevlisi olan Büşra Gürdağ ile birlikte mimaride otizm konusunu araştırdık. Bu konu ile ilgili araştırmalarımıza devam ediyoruz.

Remzi'nin harika resimleri!

Oğlun (Remzi) iletişim güçlüğü çektiğinde karamsar oldu mu?

Olum Remzi'ye hafif otizm teşhisi konduğunda, iletişim güçlüğü de çektiği sıralarda hiçbir zaman karamsar olmadı ve tüm zorlukları aştı. Ailelerin herhangi bir engel olduğu zaman çocuklarında karamsarlığa kapıldıklarını görüyorum. Oğlunu hiçbir zaman engelli gibi görmedim. Remzi normal davrandı ve sorumluluklarını yerine de getirdi. Resimler çizdi ve bizi de üzmedi. Remzi aldığı destekle göz kontağı yeteneğini artırdı, kalabalıktan artık rahatsız olmuyor. Remzi gibi kişileri dışlamak yerine kapsayıcı davranışlar geliştirmemiz gerekiyor. Televizyon izlerken haberde gördüğü bir adam, sinema filmindeki bir kadın, çizgi filmdeki bir köpeği çizmeye başlayan oğlumun bu yeteneğini geliştirmek amacıyla seramik eğitimi almasına karar verdik. İnsanlar otizm deyince bunu dezavantaj ve engel olarak görüyor. Bunun aşılmasını istedik. Remzi'nin markası Remo, otizmin bir engel olmadığını kanıtlıyor. Hepimiz farklıyız ve hepimizin farklı kimlikleri var. Nasıl biz bir erkek veya kadın isek diğer taraftan da farklı kimliklerimiz varsa otizm de farklı bir kimlik. Otizm Remzi'nin bir kimliği sadece, onun dışında Remzi suşi sever, seramik yapıyor, çiziyor.

Siz otistik çocukların uygun mekanları konusunda epey sıkıntı çeken bir annesiniz değil mi?

Evet. Benim küçük oğlum hafif otizm tanılı ve ilkokulda bize özel eğitim sınıfının açılabilmesi için iki çocuğun velisinin dilekçesi gerektiği iletilmişti; peki bir çocuk olursa ne olacak? O çocuk gerekli eğitimi alamayacak mı? Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği'nde böyle bir ifadeye rastlamadım. Okul öğretmenlerinin ve yöneticilerinin, engelli bir çocuk ile karşılaşmadan önce gerekli bilgi donanımına sahip olmaları gerekmektedir. Yapılması gereken en önemli şey insana değer vermektir. Her bir insan önemlidir ve değerlidir anlayışı benimsendiği takdirde her alanda engeller aşılabilir. Norveç'de Oslo'da bulunan Hauketo okulunda her otizmli çocuğa bir rehber öğretmen ve her otizmli çocuğa bireysel oda ve laptop veriliyor. Ülkemiz de koşullarını herkesin eğitim hakkından yararlanabilmesi için zorlamalı.

Otizm dünyada ne zaman ve nasıl keşfedilmiş?

Bu rahatsızlık 1942 yılında Leo Kanner tarafından keşfedilmiştir. Bu keşif aniden olmamıştır; benzer davranış özellikleri gösteren sekizi erkek, üçü kız olmak üzere toplam onbir çocuk üzerinde dört yıl gibi bir sürede detaylı yapılan gözlemler sonucunda gerçekleşmiştir. Leo Kanner, 1943 yılında "Etkin İlişki Kurmada Otistik Rahatsızlıklar" başlıklı makalesini yayımlamıştır. Otizm, erken çocukluk döneminde ortaya çıkmaktadır ve doğuştan olma bir durumdur. 'Otistik' kelimesi, 'benlik' demek olan Yunanca kelimeden türetilmiştir.

Otizmle ilgili kitap da yazdınız, hedef kitleniz neydi?

Kapsayıcı Tasarım kitabı bu alandaki ikinci yayınımız. Yüksek Lisans dersimde dış mekanları farklı yönlerden araştırırken bir öğrenci grubumuz, engellilerin dış mekanlarda yaşadıkları zorlukları gözlemlemişlerdi. Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi'nde de engelli öğrencilerimizin ulaşılabilirlik ile ilgili sıkıntı yaşadıklarını biliyorduk. Bu doğrultuda, engellilerin hareketlerini kolaylaştırmaya yönelik mimari çözümleri araştırmaya başladık. Bu araştırmayı, sorunları yaşayan engelli öğrencilerimizle birlikte yapmamız gerekiyordu. Farklı engel gruplarından öğrencilere ulaşarak onlarla birlikte Beytepe Yerleşkesi turu yaptık ve nerede hangi sorunlar var onları birlikte tespit ettik. Var olan yapısal sorunları giderici tasarım önerileri geliştirdik; önerilerimizi engelli öğrencilerimiz ile birlikte gözden geçirdik ve en olabilir, rahat kullanılabilir şekle getirdik. Projemizi tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nin sergi salonunda 28 Nisan 2010'da 'Engelsiz Kampus' sergisini açtık. Sergimiz, basının büyük ilgisini çekti, bir çok gazete ve dergiye haber oldu. Hacettepe Üniversitesi yönetimi, projemizi büyük ölçüde uyguladı. Beytepe Yerleşkesi, engelli öğrencilerimiz için ulaşılabilir bir seviyeyi yakaladı. Bütün yaptığımız araştırmaları, uygulamaları ve de ileriye yönelik proje önerilerimizi 'Engelsiz Yaşam Kılavuzu' başlıklı bir kitap olarak hazırladık. Kitap 2013 yılında Hacettepe Üniversitesi tarafından yayımlanarak bütün üniversite rektörlüklerine birer adet gönderildi. 2017 Nisan ayında YÖK tarafından yayımlanan 'Kapsayıcı Tasarım' kitabı, bütün bu çalışmaların devamında oluşmuştur. Mimari detaylar ve araştırmalar ile birlikte ulusal ve uluslararası örnekler içermektedir. Ayrıca, engelli bireyleri ve ailelerini özellikle hakları konusunda bilgilendirmek amacıyla iki makalem yer almaktadır. Makalelerde, konu ile ilgili tanımlar ve açıklamalar bulunmaktadır.

KİMDİR?

Prof. Dr. Meltem Yılmaz, Lise öğrenimini Türk Eğitim Derneği Özel lisesinde tamamladıktan sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümünden mezun oldu. Yüksek Lisansını, Hacettepe Üniversitesi İç Mimarlık Bölümünde Tarihi Çevreler üzerine yapdı. Doktora çalışmasını ise, Ankara Üniversitesi SBF Kent ve Çevre Bilimlerinde Mülkiyet Hakkı ve Kentleşme konuları ile ilgili çalışarak tamamlandı. 2013 – 2016 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı; 2014-2016 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekan Vekili olarak görev yaptı. Halen Hacettepe Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesidir. YÖK Engelli Öğrenci Komisyon üyesidir. Ekistics ve European Academy of Land Use isimli uluslararası mesleki kuruluşlara üyedir. Engelliler için Mekan Düzenlemeleri, Sürdürülebilir Mimarlık ve Sürdürülebilir Kentleşme üzerinde çalışmaktadır. İlgili konularda kitapları, kitap bölümleri ve çok sayıda ulusal, uluslararası yayınları ve bildirileri bulunmaktadır.