İSKENDER ÖZSOY
Onlar dünyanın şanslı kişileriydi. Onlar; büyük Atatürk'ün huzurunda sanatlarını icra eden hanendeler ve sazendelerdi.
Kimi zaman Ankara'da Çankaya Köşkü'nde, kimi zaman İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda ve Florya Köşkü'nde huzura çağrıldılar.
Hem Atatürk'e hem de konuklarına çalıp söylediler, fasıl icra ettiler.
Gazi'nin önünde şarkı söyleyenlerin hepsi onun sesinin güzelliğine ve müzik bilgisine tanık oldu
Müzeyyen Senar, Belma Hanım, Müyesser Hanım, Hafız Yaşar Okur, Safiye Ayla, Fahriye Caner, Münir Nurettin Selçuk, Suzan Güven, Denizkızı Eftelya, Melek Tokgöz, Suat Kövenç, Mualla Gökçay, Suzan Yakar onun hep övgüyle söz ettiği "Kadife sesli" şarkıcılarıydı.
Huzura çıkanların anlattıkları dergi ve kitap sayfalarında saklı kaldı yıllarca.
Bu yazıda o sayfaları aralayacak, anıları gün ışığına çıkaracağız.
Atatürk'ten anılarla dolu hayatları olan dört kadın şarkıcının anlattıklarına kulak vermenin zamanıdır şimdi.
Önce udi bestekar Suat Kövenç'in anıları.
İstanbul Radyosu sanatçılarından Perihan Kövenç'in annesi Suat Hanım'ın müziğe ilgisi, çok küçük yaşlarda başlamış. İlk müzik eğitimini baba ocağında almış. Büyük ağabeyi Hilmi yaylı ve mızraplı sazları; küçük ağabeyi Hasan keman çalıyormuş. Suat Hanım on yaşındayken Muallim İsmail Hakkı Bey'den ders almaya başlamış. Hakkı Bey ölünce Darül Talim-i Musiki Heyeti'ne girmiş. Oradaki çalışmaları sırasında 1927 yılında, Büyük Postane'de yayın yapan ilk İstanbul Radyosu'da ut çalmış.
Annesinin Atatürk'le ilgili anılarını dinleyerek büyüyen Perihan Kövenç, o anıları şöyle anlatmıştı: (*)
"Atatürk annemi Beyazıt'taki konağımızdan arabayla saraya aldırır, sabahlara kadar onu dinlermiş. Annem sadece Dolmabahçe'de tek başına ut çalıp söylemiş. Fasıllara ve toplu icralara hiç katılmamış. Büyük kurtarıcı Aşkımız Halelensin Bize Sevdalı Densin/Yalan Değil Bu sözüm Sevdiğim Bil ki Sensin adlı Suzinak şarkıyı çok severmiş. Atatürk, 'Hadi kızım çal bakalım.' deyince annem 'Hangisini paşam.' diye sorar, 'Gene onu çal söyle kızım.' cevabını alırmış."
ATATÜRK'ÜN KÜÇÜK KIZI
Atatürk'ün "Benim küçük kızım." dediği Suzan Güven Radyo Dünyası Dergisi'ne onun huzurundaki anılarını şöyle anlatmış:
"Atatürk'ün huzuruna dört beş defa çıktım. İlk çıkışımda duymuş olduğum heyecanı hala unutamam. Mülen Ruj'da okuyordum. Selahattin Pınar yanıma gelerek saraya gideceğimi, Atatürk'ün huzurunda şarkı söyleyeceğimi bildirdi. Şaşırmıştım. Kalbim yavru bir kuş gibi çarpıyor, boğulacakmış gibi oluyordum. Hemen hazırlık yapmaya başladım. Mülen Ruj'dan ayrılacağımız sırada Selahattin Pınar 'Aman ne yapıyorsun?' diye sordu. Ben şaşırmıştım.
'Ne yaptım?'
'Daha ne yapacaksın? Atatürk makyaj yapan sanatkarları sevmez. Manikürlerini, rujunu ve yüzündeki pudraları hemen sil.'
Selahattin Pınar'ın dediğini yerine getirerek hemen saraya gittik. Üç dört şarkı söyledim. Eşsiz kahraman büyük Atatürk bana, 'Bravo küçük kızım.' diye iltifat etti."
YANIK ÖMER'İ OKUDU
1950'li yılların tanınmış şarkıcılarından Mualla Gökçay Radyo Dünyası dergisinin 17 Ağustos 1950 tarihli sayısında Gavsi Ozansoy'a Atatürk'le karşılaşmasını şöyle anlatmış:
"Galiba 1938'in ilk aylarındaydı. Çankaya Köşkü'nde bir toplantı tertip edilmişti. Zannedersem 12 kişi davetli idik. Sofrada bulunanların hepsini hatırlamıyorum. Saffet Arıkan, İsmail Müştak ve Cevat Abbas hatırımda kalanlar. Yemekten sonra büyük salona geçtik. Bu sırada Atatürk'ün aklına bir fikir geldi. Maiyet askerlerinin çağırılmasını emretti. Tunç renkli ve sert bakışlı Anadolu çocukları salonu doldurmuşlardı. Atatürk onlara 'Hepiniz teker teker Mualla'ya memleketinizin bir şarkısını okuyacaksınız.' dedi. Hepsi köylerinde öğrendikleri birer türkü okudular. Türkülerin okunması bitince Atatürk bana döndü, 'Haydi bakalım Mualla.' dedi. 'Şimdi sıra sende. Bir Türk kızı olarak sen de onlara en sevdiğin memleket türkülerinden birini söyle.' Yanık Ömer'i okudum. Bu temiz ifadeli, yanık kalpli Anadolu çocukları köylerini, yavrularını hatırlamışlar, gaşyolmuşlardı. Beni uzun uzun alkışladılar. Atatürk de beni takdir etti."
İLTİFAT ETTİ
Suzan Yakar anlatıyor:
"17 yaşında iken eski İstanbul Radyosu'nda konser veriyordum. Türk musikisini seven ve bu musikinin ilmine vakıf olan büyük Atatürk konserimi dinlemek lutfunda bulunmuşlar. Beni çağırttılar, saraya gittim. Huzuruna çıktığım zaman heyecandan kalbim duracak gibi oluyordu. Müteaddit şarkılar ve bu arada onun çok sevdiği Solsan da Sararsan Yine Gül Pembe Dehensin/ Rabbin Bana Bir Nimeti Varsa O da Sensin şarkısını okudum. Bana iltifat ettiler. Öğütler ve dersler verdiler. Ben de bütün sanat hayatım boyunca onun tavsiyelerini aklımdan çıkarmadım."
………..
(*) İskender Özsoy, Cumhuriyet. 9 Kasım 2003.
Atatürk'ün sevdiği şarkı ve türküler
Mani Oluyor Halimi Takrire Hicabım (Güfte: Nigar Osman Hanım, beste: Tatyos Efendi), Hab-ı Gah-ı Yare Girdim Arz İçin Ahvalimi ( Güfte: Mustafa Reşit Bey, Beste: Giriftzen Asım Bey), Cana Rakibi Handan Edersin (Beste: Giriftzen Asım Bey), Nigah-ı Mestine Canlar Dayanmaz (Güfte: Recaizade Mahmut Ekrem Bey, Beste: Hacı Arif Bey), Şahane Gözler Şahane (Rumeli Türküsü), Aşkımız Halelensin, Bize Sevdalı Densin. (Beste: Cevat Asım Bey (Asımzade), Dağlar Dağlar Viran Dağlar (Rumeli türküsü), Alişimin Kaşları Kara ( Rumeli türküsü), Köşküm Var Deryaya Karşı (Rumeli türküsü), Mayadağ'dan Kalkan Kazlar (Rumeli türküsü), Solsan da Sararsan Yine Gül Pembe Dehensin. (Beste: Mısırlı İbrahim Efendi), Havada Bulut Yok (Türkü) Pencere Açıldı Bilal Oğlan Piştov Patladı (Türkü.)