Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (AYSAD) Başkanı Sefa Targıt, "Türkiye'de şu anda, bu pandemi ve kriz dönemlerini ayrı tutarak söylüyorum, yılda ortalama 40 bin civarında asansör monte ediliyor. Asansör endüstrisinde Türkiye olarak ön sıralardayız." dedi.
Targıt, 10-13 Mart'ta gerçekleştirilen 17. Uluslararası Asansör İstanbul Fuarı dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Avrupa'daki en büyük asansör ve asansör aksamı üreticisi 5 ülkeden biri olduğunu belirterek, Türkiye'nin asansör ve yürüyen merdiven iç piyasasının oldukça büyük bir ölçeğe sahip olduğunu söyledi.
Targıt, "Avrupa Asansör Derneği'nde (ELA) bizim A grubu 5 üyeden biri olmamızın nedeni de bu. Avrupa'daki en büyük asansör ve asansör aksamı üreticisi 5 ülkeden biriyiz. Dünyada da bakarsak, Çin'i ayrı tuttuğumuzda komponent üretiminde ilk 5 ülkeden biriyiz. İç piyasamız çok geniş. Türkiye'de şu anda, bu pandemi ve kriz dönemlerini ayrı tutarak söylüyorum, yılda ortalama 40 bin civarında asansör monte ediliyor. Üstelik bu istikrar yıllardır bu şekilde devam ediyor. Asansör endüstrisinde Türkiye olarak ön sıralardayız." şeklinde konuştu.
"150 milyon dolar dış ticaret fazlamız var"
Sektörün geçen yılı 2020'ye göre daha iyi geçirdiğini ancak 2022'de ne olacağını kestirmenin zorlaştığını ifade eden Targıt, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şu anda yerli kaynaklarla sektörde, Türkiye'nin ihracatının büyük bir bölümünü karşılıyoruz. Dış ticaret fazlası veren bir sektörüz. 150 milyon dolar dış ticaret fazlamız var. 2021'de asansör ve aksam ihracatımız toplam 300 milyon dolar olarak gerçekleşti. En çok ihracat yaptığımız ülkeler Cezayir, Ukrayna, Rusya, Irak, Mısır, Hindistan, İsrail, Gürcistan, İran ve Sırbistan oldu.
Pandemi döneminde Çin'deki durum ve Çin ile özellikle Batı arasındaki ekonomik sürtüşme lojistik fiyatlarını çok yükseltti. Bu artışla birlikte imalatçı bir ülke olarak hemen alternatif olduk. Örneğin, yıllardır Çin'e dönmüş olan bazı talepler geri dönmeye başladı. Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere, Kanada ve ABD gibi ülkeler tamamen Avrupa bölgesinden yeni tedarikçiler bulmaya çalıştı. Bu tabii bize dönmeye sebep oldu. Keza kur avantajı da öne çıktı. Herkes Çin'i çok güvenilir ve sürdürülebilir bir üretim merkezi olarak gördü. Ama öyle olmadı. Pandemi döneminde gördük. En ufak bir tökezlemede çok büyük mesafelerden ürün tedariki aksadı. Gelecekte ne olur göreceğiz. Ama bizim lehimize bir denge oluşacağını tahmin ediyorum."
"Birçok pazarda, kalitemizi, tecrübeyi ürüne yansıttığımız, inovatif olabildiğimiz için tercih ediliyoruz"
Arkel Genel Müdürü Cenk Ceylan da Arkel'in; 1998 yılında kurulduğunu, asansördeki hemen hemen tüm elektronik sistemleri geliştiren, tasarlayan, üretimini yapan bir şirket olduğunu belirterek, doğrudan 72 ülkeye ihracat yaptıklarını bildirdi.
Ceylan, Türkiye'de asansör sektörünün genç olmadığını, önemli bir bilgi birikimi bulunduğunu, bu bilginin eğitimle takviye edilmesi gerektiğini aktararak, devamla şunları kaydetti:
"Bu kadar büyük oyuncu olan bir ülkede üniversitelerde asansörle ilgili bir mühendislik biriminin olmaması, çok kısıtlı olarak teknik liselerde asansör bölümlerinin olması, gelecek için kaynak anlamında bizi biraz sıkıntıya sokabilir. Dolayısıyla bu biraz tecrübe ve usta-çırak ilişkisiyle aktarılabilmiş bir bilgiyken birçok firma, bunu ürüne aktarabilmiş. O nedenle birçok pazarda, kalitemizi, tecrübeyi ürüne yansıttığımız, inovatif olabildiğimiz için tercih ediliyoruz."
"Türkiye, asansör aksamı ihracatı konusunda dünyada 6 ya da 7 ülkeden biri"
EVA Asansör Sanayi Sahibi ve Genel Müdürü Savaş Sayın ise firma olarak satışlarının yüzde 80'ini yurt dışına, yüzde 20'sini yurt içine yaptıklarını bildirdi.
Asansör endüstrisinde Türkiye'nin iyi bir konumda olduğunu belirten Sayın, "Ülkemizin, asansör komponenti ihracatı yapan ilk 6-7 ülkeden birisi olduğunu düşünüyorum. Türkiye, asansör aksamı ihracatı konusunda dünyada Çin, İtalya, İspanya, Almanya, Fransa ile birlikte 6 ya da 7 ülkeden biri. Firma olarak şu an 10'dan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Ana pazarımız genelde Avrupa. Avrupa ülkelerinde daha fazla nitelikli işler olduğu için biz katma değeri yüksek, mühendislik gerektiren projelere ağırlık veriyoruz." dedi.
