İstanbul
Kapalı
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi İstanbul Haberleri 350 yıl sonra da var olacak müze

350 yıl sonra da var olacak müze

Tam yarım asırı geride bırakan Türkiye Deniz Canlıları müzesi 50'inci yaşını kutluyor. Mumyalanan her balıkta emek ve gelecek olduğunu belirten müze kurucusu Balıkçı Kenan, “Müzemiz bugün 50 yıldır var. İnşallah 150 yıl, 350 yıl sonrada var olacak” dedi.

50 yıl önce büyük emekler sonucu dünyaya kazandırılan Türkiye Deniz Canlıları Müzesi kuruluşundan bugüne milyonlarca ziyaretçi ağırladı. Müzenin adı ülkemizin dışında dünyanın birçok noktasında da duyuldu. Büyük, küçük herkesin ziyaret ettiği Türkiye Deniz Canlıları Müzesi’ne yabancı turistlerde büyük ilgi gösterdi. İçerisinde binlerce balığın mumyalanmış halini barındıran müze, bugünde yüzlerce çocuğu ağırladı.


Binlerce mumya balık var

İnsanlık adına mumya balıkların büyük bir kazanç olduğunu belirten müze kurucusu Balıkçı Kenan: “Tam yarım asır önce 50 gramlık hamsinin mumyalanması ile başlayan bu serüven bugün bin 500’ün üzerinde deniz canlısını barındırıyor. 2 tonluk köpekbalığından, orkinosa. Dev vatozlardan, kılıçbalıklarına kadar Türk karasularında yakalanan balıklar mumyalanmış halde ziyaretçilerini bekliyor” dedi.


Denizler ve balıklar nimet

Türkiye’ye kazandırdığı Türkiye Deniz Canlıları Müzesi ve özellikle çocuklara ve gençlere aşıladığı balık tutkusundan dolayı Balığı Sevdiren Adam olarak anılan müze kurucusu Balıkçı Kenan müzeyi ziyarete gelen öğrencilere önce müzeyi gezdirdi ardından da balık ekmek ikram etti.  Meraklı bakışlar arasında müzedeki balıkları inceleyen öğrencilere balıklar hakkında bilgi veren Balıkçı Kenan: ‘Çocuklarımızı böyle meraklı ve heyecanlı görünce çok mutlu oluyorum. Denizlerimiz ve balıklarımız bizim için birer nimet. Bu nimetin değerini bilmeleri içinde şuanki ve gelecek nesillere bu müzeyi kazandırdık. Yaşadığımız coğrafyanın, denizlerimizde bulunan balıkları bu sayede görerek ve dokunarak öğrenmiş oluyorlar” diye konuştu.


300 ton balık var

Yarım asırdır Türkiye Deniz Canlıları Müzesi’nde bulunan balıkların 300 tondan oluştuğunun altını çizen Balıkçı Kenan: “Tek tek, ilmek ilmek işlediğimiz müzede balıkların toplam ağırlığı 300 ton. Tırlar dolusu balığı gelecek nesillere kazandırmak için mumyaladık. Çocuklarımızın, denizlerimizdeki balıkları en iyi anlayacakları ve görecekleri yer Türkiye Deniz Canlıları Müzesi” ifadesini kullandı. 


Okul gibi müze 

Eski zamanlarda gemilerdeki haberleşmeyide müzeyi ziyaret eden çocuklara anlatan Balıkçı Kenan: "Eskiden gemiler çok büyüktü yemek saatlerinde gemicileri uyandırmak için gonk sesi çalınıyordu. Sabahları tayfayı kaldırmak için bir gonk Öğle yemeği için iki gong. Akşam yemeği içinde üç kere gong vurulup gemidekilere duyurulurdu. Bizde burada gelen öğrencilerimize eskiden gemide nasıl haberleşilirdi onu gösterdik" dedi.
Belkide 10 yıl sonra tarihten silinecek yada görmekte olamayacağımız balıklarıda bu sayede ölümsüz hale getirdiklerini söyleyen Balıkçı Kenan: “Mumyalanan balıkların bozulmaması için her sene bakım yapıyoruz. Deforme olmaması için uğraşıyoruz. 50 sene önce mumyaladığımız balıklar yeni mumyalanmış gibi duruyor. Öğrenciler burada olan balıkları yıllarca inceleme imkanı bulacak. Öğrenme çağındaki çocuklarımız, şimdilerde ancak kitap, ansiklopedi ve belgesellerde görebilme imkanı buldukları balık türlerini müzemizde yakından, dokunarak inceleyebiliyorlar. Amacım; çocuklarımızın, geleceğimizin her bireyin buradan bir şeyler öğrenebilmesini sağlamak. Gençlerimize eğitimde bir nebze katkım olabiliyorsa ne mutlu bana. Müzemize ulaşımda gayet kolay. Metrobüse yakınız. Girişlerimiz ücretsiz” dedi.


Bu iş gönül işi

Bu işin gönül işi olduğunu belirten Balıkçı Kenan: ‘Çocuklarımız balıkları burada dokunarak inceliyor. Böyle bir imkan başka hiç bir yerde bulamazlar. Devasa mumya balıkların kaç yıl yaşadığını, hangi denizlerle olduğunu hepsini burada öğreniyorlar. Onları görünce, bizlere sorular sordukça ilk günkü gibi heyecanlanıyoruz. Bizim yaptığımız iş gönül işi. Memleketimize, çocuklarımıza katkımız oluyorsa ne mutlu bize. Bizler elimizden geldiği kadar denizi ve balığı sevdirmek için gayret gösterdik. Göstermeye de devam edeceğiz’ dedi.


 


Denizler de tarladır!

Ülkemizde denizlerimizin önemini her fırsatta dile getiren usta balıkçı Balıkçı Kenan: “Denizlerimiz bizler için birer maden. Milyonlarca çeşit balık türü var. Denizlerimizin kıymetini bilmeliyiz. Denizlerimiz tükenmeyen madenlerimiz. Denizlerimiz ekmeden biçtiğimiz tarlalarımızdır. Bizler gelecek nesillere denizlerimizin kıymetini elimizden geldiği kadar anlatmaya çalışıyoruz. Bu madenlere sahip çıkalım” diye konuştu.


Balık her derde deva

Balığın faydasının saymakla bitmediğini söyleyen Balıkçı Kenan: “Balık reçetelere yazmadığı tek ilaç. Anne sütünden sonra yıpranan dokuları onaran tek besin kaynağı balıktır. Yaşlıların kan dolaşımını hızlandırır. Büyüğe de faydası çok, küçüğe de. Biz burada müzedeki balıkları anlatırken çocuklarımıza balığın öneminede dikkat çekiyoruz. Faydalarını anlatıyoruz. Herkesi haftada en az iki kere balık yemeğe davet ediyorum” ifadelerini kullandı.