İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

500 yıllık değer

Rezervlerinin neredeyse tamamı Eskişehir’de bulunan ve yarım yüzyıllık bir geçmişe sahip olan lüle taşı, günümüzde zanaatkârlarının azalması sebebiyle unutulmaya yüz tutmuş değerlerimizden. Kardeş Kültürler Festivali ile zanaatkârları bir araya getiren Esenyurt Belediyesi, lüle taşını ve hikâyesini ustasından dinledi, vatandaşlarla buluşturdu

Lüle taşının vatanı Eskişehir’den Esenyurt Kardeş Kültürler Festivali’ne gelen Zanaatkâr Hüseyin Savun, festivalin güzel geçtiğini belirterek lüle taşının yüzyıllar öncesine dayanan hikâyesini şöyle anlattı: “Lüle taşının geçmişi 400-500 sene öncesine dayanıyor. Eskiden devamlı olarak taşı çıkarılmış, Eskişehir’den Viyana’ya gönderilmiş, yani eskiden Viyana’da işlenmiş, ‘Viyana Taşı’ olarak tanıtmışlar ve ‘Deniz Köpüğü’ anlamına gelen ‘Meerschaum’ olarak adlandırılmış. ‘Kral’ lakaplı Ali Osman Usta ülkemizde çırak yetiştirmiş. 1960’lı yıllarda bu taşın ve zanaatının Türkiye’de olduğu meydana çıkmış. 1970’li yıllardan itibaren de bu taşı yurt dışına yasaklamışlar. Viyana elinde olduğu kadarını işlemiş ve sonra bu taşın Eskişehir’de olduğu tescillenmiş.”


Ruhumuza işledi

45 yıldır lüle taşı işlemeciliği yaptığını söyleyen Savun, ülkenin lüle taşı bakımından zengin olduğunu, fakat işlemecisinin zaman geçtikçe azaldığını vurgulayarak, “Eskiden taşı çıkaran ve işleyen çoktu ama günümüzde gençlerimiz bu işi pek yapmıyor. Unutulmaya yüz tutmuş bir zanaat. Ham maddesi var ama çıkaran ve işleyen yok. Biz elimizden geldiği kadar geleneğimizi devam ettirmeye, ilerletmeye, herkese göstermeye ve tanıtmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Lüle taşı işlemeciliğinin inceliklerinden de bahseden zanaatkâr, “Ruhunuza işliyor diyebiliriz. Yaparken neyi yapacağınızı biliyorsunuz, başka bir şey kafanıza girmiyor ve sadece onu düşünüyorsunuz. Sevdiğim bir iş, sevmeden olmuyor. Lüle taşının nikotin emici, yani zehri alıcı bir özelliği olduğu için çoğunlukla pipolarda kullanılıyordu. Günümüzde pipoların yanı sıra turistik eşya, tespih ve takı olarak da işlenip değerlendiriliyor” dedi.