Memleket Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Avukat Hazal Karaoğlan, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Damga’ya konuşan Karaoğlan, Bakırköy’ün Türkiye gerçeğini yansıtan bir ilçe olduğuna dikkat çekerek, her ikisini yöneten zihniyetin de ben yaptım oldu mantığı ile hareket ettiğini, halkın istek ve taleplerine cevap vermediğini söyledi. Halkın iktidar ve muhalefet arasına sıkıştığını ifade eden Karaoğlan, “Bizim partimizin ortaya çıkmasındaki amaç umutsuzluğu yok etmek ve bir çıkış yolu göstermektir" dedi.
CHP'nin tekelinde değil
Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu parti ile şimdiki CHP arasında çok bariz farklar olduğunu savunan Karaoğlan, “Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyet’ in temel ilkeleri, inkılapları ve buna sadık kalınmasıyla alakalı bozulmalar net olarak görülüyor. Stant çalışmalarımızda halkın tepkilerinden de bunu görüyoruz. Bizim partimizin birinci koşulu Atatürk'ü sevmeyen bizimle yol yürüyemez. Genel başkanımız bu konudaki net tavrını göstermiş ve gerekeni söylemiştir. Atatürk sadece CHP'nin tekelinde değildir” diye konuştu.
Fermuar sistemi var
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin siyasetçi kimliğinden önce eğitimci kimliği taşıyan ve yüreği aydınlık bir Türkiye özlemiyle yanan öğretmen olduğunu söyleyen Karaoğlan,
Atatürk’ü gerçekten seven, ilkelerine sıkı sıkıya bağlı vatansever insanlardan oluşan bir partide yer almaktan dolayı onur duyduğunu ifade etti. Karaoğlan, “Memleket Partisi’nde diğer partilerde olduğu gibi kadın kotası değil, fermuar sistemi var. Yani seçim zamanı bir kadın ve bir erkek olarak sıralandırmak zorunda. Ve ben inanıyorum ki; bir parti kadın hakları konusunda samimiyse öncelikle fermuar sistemini kabul etmeli. Yoksa kadın kotası bana göre samimiyetsizlik. Bizim partimizde Cumhurbaşkanı’nı da üyeler seçecek” açıklamasını yaptı.
Korkuyorlar
Türkiye’de medyanın bağımsız olduğuna inanmadığını söyleyen Avukat Hazal Karaoğlan, “Ana akım medya ne kadar iktidar yanlısı ise muhalif olduğunu iddia eden medyada sadece Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti muhalifi. Bizim Genel Başkanımızın her gün farklı yerlerde yaptığı açıklamalardan sadece bir kısmı alınıp yayınlanıyor. Genel Başkanımız her gittiği yerde basın açıklaması yapıyor. Halkın teveccühünü biz sosyal medya hesaplarımızdan izliyoruz ama bakıyoruz hiçbir televizyon kanalı bunları göstermiyor. Yayınlanan kısmın da sadece kendi işlerine yarayan kısmı olduğunu düşünüyorum. Bağımsızlık anlamında yerel basının öneminin gerçekten çok büyük olduğuna inanıyor ve sizlere bu anlamda teşekkür ediyorum. Bizler daha çok sosyal medya ve YouTube üzerinden sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Son olarak BaBala TV’de genel başkanımız rekor kırdı. Özellikle televizyon kanallarında böyle bir ambargo var çünkü korkuyorlar. Vatandaşın her sorusuna cevap verebilmesinden, samimiyetinden, halka temasından, “Yurtta sulh, cihanda sulh” şiarıyla oluşturulan parti politikalarından ve bunların duyulmasından korkuyorlar” ifadelerini kullandı.
Tam bir fiyasko
İlçe gündemine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Hazal Karaoğlan, kültür seviyesi yüksek Bakırköy’de yaşamaktan çok mutlu olduğunu, ancak Bakırköy'ün gerek yerel gerekse merkezi yönetim tarafından hak ettiği değeri görmediğini, halkın mağdur edildiğini, yeterli hizmet alamadığını, hak hukuk adalet, demokrasi, hoşgörü, şeffaflık ve ortak akıl söylemleriyle öne çıkan mevcut belediye başkanının halkıyla, esnafıyla ve hatta çalışanlarıyla yaşadığı sorunları duymayanın kalmadığını söyledi. Karaoğlan, “Öncelikle uzun zamandır Bakırköy’de yaşayan biri olarak belediyenin ne yönetim şeklinden, ne de hizmetlerinden memnun değilim. Bakırköy’de gittiğiniz her ortamda bu memnuniyetsizlik ayan beyan ifade ediliyor. Sosyal medyada zaten kişilerin yorumlarından net olarak okunuyor. Yerel seçim olduğundan beri hem ara hem de ana sokaklar sürekli kazılıyor ve sebebini anlamak mümkün değil. Evet alt yapı yapılıyor ama tüm sokakların aynı anda kazılması hizmet değil hezimettir. İstanbul Caddesi sözde trafiğe kapatıldı ama her sokaktan giriş çıkışlar bir şekilde oluyor ve cadde araç işgali altında. Birde caddenin kapatılmasından dolayı sözde esnaf adına bir teşekkür pankartı asılmış. Daha önce İncirli Caddesi için de böyle bir teşekkür pankartı asılmıştı ama mahalle muhtarı bile böyle bir pankartın vatandaş tarafından asılmadığını, kendisine gelen tepkilerle birlikte sosyal medyasında dile getirmişti.
Geçtiğimiz günlerde açılışı yapılan İncirli Caddesi’nin ise tam bir fiyasko olduğunu düşünüyorum. Çift yönü olan cadde tek yöne düşürüldü, girişe değil çıkışa yönelik bir düzenleme yapıldı ve yaşlı nüfus düşünülmeyerek yürüme mesafesi uzatıldı. Yol daraltıldı ancak tek yön olan cadde otoparka döndü ve trafik yoğunluğunu kaldırmadığını görüyorum” eleştirisinde bulundu.
Yıkım hukuki değil!
Bie hukukçu olarak Zeytinlik Halk Pazarı’nın yıkımıyla ilgili sürecin de tamamen hukuka aykırı olduğunu söyleyen Karaoğlan, “Eylül 2017’de yapılan meclis toplantısında dönemin CHP’li bazı meclis üyelerinin itirazına karşılık pazar alanın 29 yıllığına özelleştirilmesinin önü açıldı. O dönemde ihale süreci başlatan belediye istekli olmayınca projeyi rafa kaldırdı. Öyle ki zaten onaylanmış bir proje yapılmadı. Çarşılarının yıkılmasını istemeyen esnafa bu kez “siz yapın” denildi ve esnaf da belediyenin izni ile dükkanlarını hem büyüttü hem de estetik bir hale getirdi. 2017’de meclisten alınan yetki bir kez daha devreye girdi ve bir kez daha esnafa çık dendi. Dolayısı ile esnafta bir mağduriyet oluştu. Yıkılan alana ne yapılacağı, mağdur edilen esnafın zararının nasıl karşılanacağı ile ilgili tek kelime etmeyen belediye, otopark, kültür merkezi gibi yapıların olacağı bir yer yapacağını söylüyor. Kaldı ki bunu da Resmi bir dille değil, birilerinin aracılığı ile yapıyor. Çünkü onaylanmış bir proje yok. Varsa çıkıp kamuoyuna göstersinler” çağrısında bulundu.
Halk ne olacak?
“İdarenin vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararlarına karşılık yapılan yıkımlar var” diyen Karaoğlan, “Bu durum tamamen hukuka aykırı. Yargı yürütmeyi durdurma kararı vermiş, Bakırköy yönetimi yürümeye devam etmiş. Peki bunun sonuçları, Bakırköy Spor Vakfı’nın yıkımında olduğu gibi benden sonrası tufan şeklinde mi olacak? Hukuki sürecin sonunda mağdur olan esnafın kazanacağını, zarar ziyanının karşılığının olacağını düşünüyorum ama peki mağdur olan halk ne olacak? Belediyeler elbette kendi tasarrufunda olan bir yerle ilgili ihtiyaca yönelik talepleri değerlendirerek proje yapabilir, yapmalıdır. Ancak yapılan projede halkın talepleri esas tutulmalıdır ve de kendi mülkiyetindeki bir alanı ‘Yap işlet devret’ modeliyle özelleştirmemelidir. Özelleştirme CHP’nin sürekli tepki gösterdiği AKP politikasıdır. CHP’li belediye başkanı da AKP politikaları gütmektedir” ifadelerini kullandı.
Memnun olan kim?
Pazarcılar odası tarafından tartışmalı br şekilde yapılmasına karar verilen kapalı pazar alanının ardından avukatlık ofisinin de bulunduğu Terakki Caddesi’ne alınan pazarla ilgili şikayetlerin de ayyuka çıktığını söyleyen Hazal Karaoğlan, “Kapalı pazar alanını 3 ay içinde bitireceğiz dediler. Her yere pankart açtılar, geçici olarak sokaklarda kuruyoruz dediler ama aylar oldu yapılan bir şey yok. Ne itfaiye geçebiliyor ne de ne de ambulans. Şimdilerde duyuyoruz ki ekonomik sebeplerden dolayı bitirilemiyormuş. Salı pazarı esnafa sorulmadan perşembeye alınmış. Cumartesi pazarında tahtası olan esnafa pazar günü pazar açma şartı olarak da perşembe pazarından tahta alma mecburiyeti dayatılmış. Diktatör gibi kendi başına karar alan bir belediye başkanı olur mu? Esnaf mağdur, vatandaş mağdur. Peki bu işten kim memnun?” diye sordu.
HİÇ SAMİMİ BULMUYORUM
Altılı Masa hakkındaki düşüncelerini de açıklayan Memleket Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Hazal Karaoğlan, ittifak üyelerinin kendi aralarında anlaşamadığını, bu nedenle ülkeyi yönetebileceklerine de inanmadığını söyleyerek, “Samimi bulmuyorum” yorumunu yaptı. Karaoğlan, “Kılıçdaroğlu, ‘İktidar olduğumuzda İstanbul Sözleşmesi'ni onaylayacağız’ diyor. Karamollaoğlu, ‘İstanbul Sözleşmesi’nden iyi ki çıktık’ diyor. Ali Babacan, ‘Ergenekon ve Balyoz’u yeniden açacağız’ diyor. Kılıçdaroğlu da sabahında Ali Tataroğlu’nun evine gidiyor. Birisi 'Suriyelileri göndereceğiz' diyor, Davutoğlu 'Nasıl gönderiyorsun, zor' diyor. Kendi içlerinde tezat, samimiyetsiz ve halkı düşünmeden demokrasi oyunu oynayan insanların bir araya gelmesi gibi görüyorum. Aralarında anlaşamıyorlar, ülkeyi nasıl yönetecekler. Medyadan takip ettiğimiz kadarıyla bugüne kadar toplamda 20 saat aynı masada oturup çay içmişler. Aynı masa etrafında toplanan 6 genel başkan bu kadar saat Cumhurbaşkanı’nın kim olacağını hiç konuşmamış. Böyle bir şey olabilir mi? Samimi bulmadığım 6’lı masayı AK Parti’yi ayakta tutmaya yönelik bir araya gelmiş bir topluluk olarak düşünüyorum” dedi.
DÖNÜŞÜMDE TEK BİR ADIM ATILMADI
Bakırköyün en büyük sorunun kentsel dönüşüm olduğunu, bu noktada 8 yıldır belediye başkanlığı yapan Bülent Kerimoğlu'nun da dönüşüm noktasında yeterli çalışmayı yapmadığını söyleyen Hazal Karaoğlan, “İlçenin dönüşümüyle ilgili yapılmış bir proje yok. Son olarak ilçe meclisinden oy birliği ile İBB’ye gönderilen teklifin de ‘+ kat vermenin 5 binlik plan konusu olduğu, eğer uygunsa +1 kat çalışmasını siz yapın’ teklifi olduğunu biliyoruz. Peki 8 yıldır Başkan Kerimoğlu ve ekibinin neden ilçenin dönüşüm sorununa çare olacak ada bazlı bir dönüşüm projesi yapmadığını sorguluyor muyuz? Evet bizler sorguluyoruz ve Kerimoğlu’nun göreve geldiği ilk dönem İBB’ye gönderdiği kentsel dönüşüm teklifinin 17 Nisan’da gerçekleşen İBB toplantısında CHP’li meclis üyelerinin de oy birliğiyle reddedildiğini biliyoruz. Şimdilerde verilen teklifte dönüşüm projesi değil, proje yapma yetkisidir. Bakırköy’de tek katlı yapıları depreme dayanıksız olduğu gerekçesi ile yıkan Bakırköy Belediyesi, imar ömrünü doldurmuş yapılarda yaşayan vatandaşları için bu güne kadar tek br adım atmamıştır” dedi.
CEZALARIN ARTIRILMASI GEREKİYOR
Bir hayvansever olarak yerel ve merkezi siyasetin dilsiz canların sesi olmadığını belirten Hazal Karaoğlan, hayvanları koruma kanunu bir avukat olarak yeterli bulmadığını, her ne kadar hapis cezası olsa da daha ağırlaştırılmış cezalar olması gerektiğine inandığını belirtti. Bakırköyde ki sokak hayvanlarının da kısırlaştırılması, rehabilite edilmesi ve beslenmesi noktasında büyük sıkıntılar olduğunu söyleyen Karaoğlan, “İktidar sorumluluk alanında olan canlı cansız tüm varlıklardan sorumludur. Tek arzumuz doğasıyla, insanıyla ve hayvanıyla huzurlu bir şekilde yaşamaktır. Bizler Memleket Partisi olarak tüm demokrasi söylemlerinin içini gerek yaşama biçimlerimizle, gerekse parti politikalarımızla dolduran kişiler olarak iktidara adayız. Halkın sorunlarını en iyi şekilde yerine getirmeye talibiz” diyerek konuşmasını tamamladı.
ÖZEL HABER: SELVİ SARITAÇ