İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi İstanbul Haberleri Hüseyin Karadayı: İstanbul depreme hazırlıklı değil

Hüseyin Karadayı: İstanbul depreme hazırlıklı değil

Mahalle Afet Gönüllüleri Acil Müdahale Derneği (MAG/AMEDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karadayı, İstanbul depremine dikkat çekerek, “İstanbul 39 ilçe ve bina yapısını da düşünürsek, felaketin boyutu tahmin edilmeyecek kadar kötü. Son depreme 2 gün sonra ulaşıldı diyoruz ancak İstanbul’a profesyonel ekiplerin gelmesi belkide bir hafta sürecek. Dünyadaki ekipleri toplasak işin altından çıkamayız” dedi

1999 depremi sonrasında kurulan ve yaklaşık 23 yıldır ülkemizde yaşanan deprem, sel, yangın, karla mücadele ve bina çökmesi gibi pek çok olayda AFAD’ın yönlendirmesi ile görev alan Mahalle Afet Gönüllüleri Acil Müdahale Derneği Başkanı Hüseyin Karadayı Damga'ya konuştu. Ülkemizi derinden sarsan ve 10 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, arama kurtarma çalışmalarını tamamlayarak yaşamak ve yaşatmak şiarıyla çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Karadayı, “MAG ekipleri, köylere gidiyor, psikolojik destek veriyor, sağlık taraması yapıyor, insani yardım anlamında ihtiyaçlara cevap veriyor, çocuklarla etkinlikler düzenliyor, çadır kuruyor ve depremin yaraları sarılana kadar rotasyonlu olarak çalışmalarını sürdürüyor” dedi. Ayağının tozuyla deprem bölgesinden gelen Karadayı, izlenimlerini anlatarak ilk 72 saatin önemine değindi. Uluslararası otoriteler tarafından da kabul gören ilk 72 saatin, birey olarak yardım almaksızın kendi başınıza hayatta kalmanız gereken süre olarak bildirildiğini belirten Karadayı, 10 ilimizi etkileyen depremlerde de bunun açık ve net bir şekilde görüldüğünü ifade etti.


Siz de ölmeyin!

Deprem bölgesinde yeni yapılmış ve hatta içine girilmemiş binaların yıkıldığını belirten Karadayı, depremin 3. 4. dakikasında pres şeklinde yakılan binaları ‘Fütursuzluğun dik alası’ şeklinde yorumlayarak gördüklerini ve yaşadıklarını anlattı. Karadayı, “Depremin ilk saatlerinde kötü hava şartlarının da etkisiyle zorlu bir yolculuk yaptık ve bölgeye ulaştık. Her yer yıkılmış. Yıkılan bir kaç değil ki iş bölümü yapılsın. Birinden başlasan diğerine geç kalmış olacaksın. Pres şeklinde yıkılan bir enkazın altında 21 yaşında genç bir kızımız. Artçı depremler oluyor. 7-8 saate uzayan bir çalışma yapıldı ve artçılar oldukça kızımız sesleniyor, ‘beni bırakın gidin, siz de ölmeyin’ diye. Ekiplerin ne kadar ağır şartlarda ve nasıl bir psikoloji ile çalıştığını düşünün” dedi.


Plan var uygulama yok

Islahiye’de 3 bine yakın arama kurtarmacı çalıştığını belirten Karadayı, “Gelenlerin çoğu da İstanbul’dan. Deprem 10 ilimiz etkiledi. Bu afette de gördük ki 72 saat kimse gelmiyor. Biz bize ne yaparsak yapabiliyoruz. Bu noktada eğitimli gönüllülerin olması yaşamsal önem taşıyor. Bu saatten sonra şu şöyle oldu, bu böyle oldu demekten ise yaşananlardan ders çıkararak İstanbul’da ne yapmalıyız demeliyiz. Korkutmak için söylemiyorum ama korkmadan da önlem almayacağız o kadar aşikarki. Ülke olarak müthiş bir Türkiye Afet Müdahale Planı’mız var. Türkiye'de yaşanabilecek her tür ve ölçekteki afet ve acil durumlarda etkin müdahale için görev alacak, kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve gerçek kişileri kapsayan, entegre planlama yaklaşımı ve modüler yapısıyla afet sırasındaki operasyon risklerini en aza indirecek bir sistemimiz var ama kağıt üstünde. Hepimiz biliyoruz ki AFAD ilk iki gün yetişemedi. Önemli olan kağıt üstündeki gerçekçi programı hayata geçirmek. Devlet üzerine düşeni yapmalı ama kamununda üzerine düşen önemli şeyler var. Bu yapılardan biri eksik olursa dünyanın en müthiş planını da yapsanız hayata geçmez. İşte Hatay ve Maraş’ta olan budur. Antep’te gerek valilik gerekse kaymakamlık planlar hazırlamış ama Islahiyelilerin haberi yok. Halk bu planlara dahil edilmemiş. Üzerine düşeni yapıp yapmadığı denetlenmemiş. Kimse kimsenin evine gelip deprem anında üzerinize düşmesi muhtemel eşyaları sabitlemez. Kimse evinizde yaşam üçgeni oluşturulacak alanı düzenlemez. Bunları biz yapacağız. Evimizin içinden başlayarak depreme önce kendi kendimizi hazırlayacağız. Çünkü kişi hayatta kalırsa yanındakine yardım edebilir. Yardım etmek için de eğitim alması gerekir” uyarısını yaptı.


26 saatte gidebildik

“Bu depremlerde de gördük ki en büyük yanlış, işin ehli olmayan kişilerin deprem bölgesinde oluşturduğu yoğunluk” diyen Karadayı, “Biz alet ve edevatlarımızla yüklü aracımızla deprem bölgesine 26 saatte gittik. Uçakla giden 22 saatte gitti. Alana ilk gidenler gitmemesi gerekenler oldu. Hayat kurtaranlar değil, AFAD kıyafetini giyen binlerce gönüllü havaalanında yoğunluk oluşturdu. Müdaheleyi halk kendi başına yaptı. Evet bu doğru ama bu süre 2-3 güne uzamamlalıydı. Her evin önünde bir arama kurtarma ekibi koymanın imkanı yok ancak her mahalleye arama kurtarma gönüllüsü koymanın imkanı var. Komşuya yardım etmek toplumsal bir dayanışmadır. Bu depremde yaşadığımız olay 2. artçıda birçok insan yakınını kurtarmaya çalışırken öldü. Mahalledeki insanları organize edecek ekip olsaydı işte o insanlar ölmezdi. Bir kısım insan da çıkarıldıktan sonra yanlış kurtarmaktan taşımaktan öldü. İşte bu eğitimlerin amacı profesyonel olmasa da bilinçli kurtarmadır” ifadelerini kullandı.


Hazır değiliz

Kahramanmaraş depreminin, Marmara depreminin mikro ölçüde yaşanmışı olduğunu söyleyen Karadayı, “Yani 20’de biri. Bizim ne kadar iyi hazırlanmamız gerektiğinin karşılığıdır. Bu gün Mahalle Afet Gönüllüsü olma talebi 99 depreminin hemen ardından olduğu gibi had safhaya ulaşmıştır. Ama bu unutulmamalı. Unutan bir toplumuz ancak deprem gerçeğini unutmak kendimize ve topluma yaptığımız en büyük kötülüktür. İstanbul 39 ilçe ve bina yapısını da düşünürsek, felaketin boyutu tahmin edilmeyecek kadar kötü. Son depreme 2 gün sonra ulaşıldı diyoruz ancak İstanbul’a profesyonel ekiplerin gelmesi belkide bir hafta sürecek. Dünyadaki ekipleri toplasak işin altından çıkamayız. Bizim an itibari ile 7-8 milyon kurtarıcıya ihtiyacımız var. MAG olarak da büyük bir depreme hazır değiliz. İnsanlar 36 saatlik eğitimi uzun buluyor. Ne insan ne de bina olarak İstanbul’da depreme hazır değiliz” diye konuştu.


MAG KURUMSAL BİR YAPIDIR

“Demokrasi yönetim biçimidir diyoruz ama aslında demokrasi katılımdır” diyen Hüseyin Karadayı, “Söz, karar ve uygulamanın karşılığıdır. Biraz eleştirsek aynı tarafta olsak bile afaroz ediliyoruz. MAG ekibi, mahallesinde kaç sağlıkçı, doktor, mühendis, operatör, teknisyen, nalbur, alet edevat kullanan kaç kişi var bilir. MAG kaymakamlıkların ve belediyelerin resmi çözüm ortağıdır. MAG’lar kaymakamlığın masasında bir sestir ancak her mahallede olmalıdır ki o masada oturup yönetimleri zorlasın. Deprem bir afet değil, bir doğa olayıdır. Depremden dolayı zarar gördüğümüz için, altında kaldığımız için afet diyoruz. Meksikada, Şili’de olan depremlerde neden kimse ölmedi?” diye sordu.


GÖNÜLLÜLERE 36 SAATLİK EĞİTİM

MAG’a katılan gönüllülere Beylikdüzü’ndeki merkezde 36 saatlik eğitim verdiklerini dile getiren Hüseyin Karadayı, “10 saatlik ilk yardım eğitiminin ardından bulundukları ilçenin İl Sağlık Müdürlüğü’nden ikinci bir eğitimle ilkyardım belgelerini almalarını sağlıyoruz. Diğer 26 saatlik eğitimde de yangın, afet psikolojisi ve haberleşmeye yönelik eğitimleri veriyoruz. Ancak bu çalışmalar gönüllülerin kişisel olarak kendi çabalarıyla değil tamamıyla bir kamu çalışması ve hizmeti olarak sürdürülmeli. Bu yüzden yerel yönetimlere büyük iş düşüyor. Vatandaş afetler konusunda bilinçli olursa, kamudan da hakkını talep edebilir hale gelir.

Bu depremde de gördük ki, arama kurtarma çalışmalarının ardından barınma sorunu geliyor. Bizler yerel yönetimlere baskı uygulamalıyız. Deprem siyaset üstü bir olaydır diyorsak ki gerçekte de öyle; parti ayrımı gözetmeksizin bulunduğumuz ilçenin yerel yöneticilerinin afet öncesi ve sonrası hazırlıklarını bilinçli bir şekilde talep edelim ve denetleyebilelim. Afetleri yaşam kültürümüze monte etmek zorundayız ve her mahallede ekiplerin kurulmasını hızlandırmalıyız” dedi.

KASAP ET KOYUN CAN DERDİNDE!

Mahalle Afet Gönüllüleri’nin dünden bugüne geliş serüvenini de anlatan Hüseyin Karadayı, kendileri deprem bölgesinde can derdindeyken, birilerinin MAG adı altında toplantılar yaptığına dikkat çekerek, MAG’ın 2000 yılında 1999 Gölcük Depremi sonrası İçişleri Bakanlığı onayı, İsviçre Konsolosluğu- İsviçre İşbirliği Daire Başkanlığı (SDC) ile Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı işbirliğinde Kocaeli'nde başladığını, ardından Yalova ve İstanbul’da uygulamaya konulduğunu belirtti. MAG Proje uygulama biriminin Kocaeli’den sonra 2003 yılında SDC Ofis olarak İstanbul’a geçtiğini ve 2007 yılında Eczacıbaşı, Koç grubu, iş insanları, yazarlar ve akademisyenler gibi 100'e yakın kişinin katılımı ile MAG VAKFI’nın kurulduğunu, SDC’nin görevini vakfa devrettiğini ve bu süreçte Kocaeli’de 6, Yalova’da 4, İstanbulda 18 MAG uygulamasının gerçekleştirildiğini söyledi. Karadayı, “MAG eğitimleri gerçekleşen Kocaeli, Yalova, Anadolu Yakası, Zeytinburnu, Tuzla, Bakırköy, Beşiktaş, Kaytazdere MAGDER gibi dernekler kuruldu. 2006’da gönüllü faaliyetlerinin sönümlenmeye başlaması üzerine il derneklerinin çabası ile ilk olarak Yalova’da sonrasında İstanbul’da yapılan toplantı ile MAG Platformunun oluşturulmasına karar verildi. 1. MAG çalıştayında dernekleşmenin ilçe ve mahalle bazında gönüllülerin çalışmasını farklı bir noktaya evirdiğini, mahalle örgütlenmesine zarar verdiğini ve MAG’ın en önemli ayağı olan muhtarların etkisini yok ettiğinin görülmesi üzerine dernekleşmenin uygulamada önemli ancak sadece il dernekleri olarak yürütülmesine, ilçe ve mahalle derneklerinin kapatılarak il derneklerinin kurulmasına, MAG Platformu’nun İl dernekleri ve vakıf temsilcileriyle sürdürülmesine karar verildi. 2009 yılına bu konudaki tartışmalar devam ederken, İstanbul MAGDER’in ardından Bursa MAGDER kuruldu. MAG VAKFI il dernekleri ile protokol gerçekleştirerek illerdeki saha uygulamalarının ve MAG kurumsal temsiliyetinin il MAGDER’ler üzerinden gerçekleştirilmesi sağlandı. Federasyonlaşma düşüncesi yeterli destek almadığı için gerçekleşemedi. İlçe dernekleri kapatılarak il derneklerine dahil oldu ancak bazı ilçe dernekleri kapatmayarak MAG Platformu ile diyaloglarını kesti” bilgisini verdi.