İstismar konusuyla ilgili soru önergesi veren CHP Meclis Üyesi Fidan Arslan Eroğlu, kamu kaynakları ile vakıf ve cemaat yapılanmalarının desteklendiğini belirtri. Eroğlu, son 28 yılda mülkiyeti İBB’ye ait olup vakıf ve cemaatlere ait tahsis edilen kaç taşınmaz olduğunu, kaç yıl süre ile tahsis edildiğini, tahsislerin hangi ilçelerde olduğunu ve İBB’nin tahsis iptalleri için çalışma başlatıp başlatmadığını sordu. İkinci soru önergesi de CHP’li Meclis Üyesi Gülsüm Polat’tan geldi. Polat, “Yapılması gerekenler bellidir. Devletin bütün kademelerine yerleşmiş, tarikat ve cemaatlerin egemenliğine son verilmeli ve faaliyetleri yasaklanmalıdır” dedi.
Yapılması gerekenlerin belli olduğunu, devletin bütün kademelerine yerleşmiş, tarikat ve cemaatlerin egemenliğine son verilerek, faaliyetlerinin yasaklanması gerektiğini belirten Polat, “Özel kurum ve vakıflara bağlı yatılı din eğitimi yasaklanmalı, bütün yatılı Kur'an kursları ve anayasaya aykırı biçimde açılan, faaliyet yürüten sıbyan mektepleri kapatılmalıdır. Cemaat okulları, cemaat evleri, cemaat dershaneleri gibi bütün yasa dışı ve gayri meşru eğitim kurumları devletleştirilmelidir. Eğitim birliği sağlanarak parasız, laik ve bilimsel eğitim sistemi kurulmalıdır. Tarikat ve cemaat uzantısı kurumların Milli Eğitim Bakanlığı ile imzaladığı bütün protokoller iptal edilmelidir. Tarikat ve cemaat uzantısı olan kurumlara, merkezi bütçeden ya da yerel yönetimler eliyle kaynak aktarılmasına son verilmelidir” ifadelerini kullandı. Polat, “Bugüne kadar ismi taciz, tecavüz, çocuk istismarı benzeri suçlara karışmış olup İBB'nin tahsis, yardım ve benzeri ilişkiler içinde olduğu vakıflar hangileridir. Bahse konu, vakıf, cemaat ve benzeri kurumlara yönelik tahsis iptali, varsa yardımın kesilmesi ve benzeri herhangi bir yaptırım olmuş mudur?” diye sordu.
Partinize bir göz atın
Ak Parti adına söz alan Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz ise tüm mensubiyetlerini bir yana bırakarak iki çocuk babası olarak söz aldığını, tamamen insaniyet merkezli bir konuşma yapacağını ve bu yüzden de ön yargılı bakışların indirilmesini istedi. Olayın insani ve vicdani olarak asla kabul edilebilir bir yanı olmadığını belirten Türkyılmaz, “Bu eylem gayrı insani gayri ahlaki ve gayri İslamidir. Bu konuda tereddüt yaşayan kim varsa insanlığını gözden geçirmelidir” dedi. Türkyılmaz, olayı unutturan ve hatta silikleştiren sert bir siyasi kutuplaşma ve hesaplaşmanı yürütüldüğünü, bu hesaplaşmanın iki tarafı olduğunu ve birinci cephede iyimser diğer cephede ise kötümser toptancılar olduğunu belirterek, “Kötümser toptancılar tartışmada diyor ki; din kisvesi altındaki tüm topluluklar, dernekler, vakıflar kötüdür. Tüm binaları mühürlenmeli ve hatta dozerle yıkılmalıdır. Devri iktidarımızda seçimlerden hemen altı ay sonra tüm dernekler ve vakıflar kapatılacaktır. Değerli arkadaşımız az önce soru önergesinde bunları itiraf etti. İyimser toptancılarda diyor ki; biz bu insanları tanırız biliriz. Bu insanlar Allah Peygamber sevgisi taşıyan insanlardır, asla böyle bir şey yapmazlar yapamazlarr. Kötümserler, bunlar cahiller topluluğudur eğitimle iflah olmazlar. Yok saymak ve ötekileştirmek ve hatta tepelerine binmek gerekir. Siyaset ve iktidar bu yapıları gözetip kollamaktadır ve bu rezilliklere ortaktır diyor. İyimser toptancılar da; biz bu insanları bu kurumları sizlere asla yedirmeyiz. 28 Şubat'ta yaptıklarınızı biliyoruz. Nefretinize mağlup olmayacağız. Önce siz sayısız istismar vakasıyla anılan partinize bir göz atın ve partinizi kapatın. Bu diyalog uzatılabilir. İşte bu toz duman içinde bu kutuplaşma arasında asıl mevzu maalesef kaynayıp gidiyor. Hepimizin başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerekirken herkes başı dik bir şekilde aynaya değil karşı mevziye taş atmaya devam ediyor. Oysa bir 3. yol, 3. perspektif geliştirmek, kılıçlarımızı kılıfına sokup sağduyu ile konuşmamız mümkün” dedi.
Ötelemek çözüm değil
Meseleye 3. pencereden bakmak zorunda olduklarını belirten Türkyılmaz, kamuoyunda yürütülen tartışmaların kabile asabiyeti üzerinden toplumsal kutuplaşma zemininde yürütüldüğünü, herkesin kendi mahallesini koruma refleksi ile hareket ettiğini ve bundan da vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. “Dün Ensar'da bir öğretmen, geçen ay bir Alevi dedesi ya da bir siyasi partide, dün bir cemaat vakfında bugün Atatürkçü Düşünce Derneği'nde fark eder mi.? Etmemeli” diyen Türkyılmaz, “Türkiye çocuk istismarı konusunda yasal altyapısını tamamlamış olan 5 Avrupa ülkesinden biridir. Sayısız yasal düzenleme ve ağır yaptırımlar öngörülmüştür. Yeter mi elbette yetmez. Çünkü bu tür meseleler için benzer olayların yaşanmaması adına politik, kültürel, dini ve sosyal sebepler için ortak bir tutum geliştirilmeli ve kültüre dönüşmelidir. Çocuk istismarı bir insanlık suçudur ve insan olan herkesin tüm aidiyetlerimizin, mensubiyetlerimizin üzerindedir. Yakmak, yıkmak, kuruyu da yaşı da aynı torbaya koymak kapatmak, mühürlemek birilerinin sesini kısmak linç etmek mevzuyu değil meziyi ötelemek çözüm değildir” ifadelerin ikullandı.
Gözden geçirilmeli
Laik antilaik argümanları ve 28 Şubat retoriğini kullanmak yerine insan hakları ve hukuku esas alan, inanç özgürlüğünü koruyan, sert hiyerarşiler yerine yatay ilişkilerin ve şeffaflığın esas alındığı örgütlenme modellerinin teşvik edilmesi gerektiğini söyleyerek devam eden Türkyılmaz, “Sosyologlar, psikologlar, ilahiyatçılar bu konuyu derinlemesine çalışmalıdır. Okullarımızda ciddi bir mahremiyet eğitimi gereklidir ve müfredatımıza eklenmelidir. Varsa dini müddesebat ve yorumlar gözden geçirilmeli, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2012 tarihinde 44 sayılı fetvasıyla ‘Çocuk evliliklerinin dinde yeri olmadığına’ ilişkin fetvalar yaygınlaştırılmalıdır” dedi. Türkyılşmaz, konuşmasına tepki gösteren muhalefet üyelerine de “Çocuk bedeni üzerinden siyaset yapanlar burada” diye tepki gösterdi.
Kanımıza dokunuyor
CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “Bu ülkede tweet attığı için ceza alıp bu adamların dışarıda gezmesi hepimizin kanına dokunuyor” dedi. “Sizlerin de kanına dokunuyor biliyorum. Bu adamların, bu ahlaksızların dışarıda geziyor olması, bunları korunuyor olması yani ve bu siyasal iklim hepimizin canını acıtıyor” didyen Balyalı, “O yüzden burada hepimiz bütün siyasi partiler, bu ülkenin vatandaşları olarak bu konuda en doğru tavrı göstermeli ve buna karşı amasız, fakatsız, siyasetsiz nereye bağlı olduğunu, nereye, kime yakın olduğu, kimin oğlu, kimin kızı olduğuna bakmaksızın bunun hepsini reddetmek ve en ağır biçimde bunu hukuki olarak cezalandırmak gerektiğini düşünüyoruz. Biz buralar da bugüne kadar iktidarın eksik yaptığı, yanlış yaptığını düşündüğümüz için bu meselelerin de bugüne kadar büyüyerek geldiği inancındayız” ifadelerini kullandı.
CHP kapatılsın mı?
Son olarak konuyla ilgili söz alan Murat Türkyılmaz, helalleşme iddiası ile ortaya çıkan CHP’nin hala hesaplaşma hesapları yaptığını söyledi. İtiraz ettiği konun tüm vakıf ve dernekleri zan altında bıraktığını belirterek, CHP’nin 18 ilde, 63 cinsel istismar ve taciz olayını yansıtan haritayı göstererek, “Biz CHP’yi toptan kapatalım mı diyoruz. Geçen ay Tunceli’de Alevi dedesi zihinsel engelli bir kız kardeşimize yapmış olduğu taciz nedeniyle tutuklandı. Bizim arkadaşlarımız Cemevleri kapatılsın dedi mi? Atatürkçü Düşünce Derneği çalışanının yaptığı tacizi bu güne kadar konuşmadık” dedi. Türkyılmaz’a son cevabı veren CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı ise “Partimizin ‘kapatağız' diye bir söylemi yok. Genellemeleri bizde kabul etmiyoruz. Suçu kim işliyorsa mutahabımız odur. Siyaseten helalleşeceğiz ama hırsızlarla, tacizcilerle, tecavüzlerle helalleşmeyeceğiz. ‘Küçüğün rızası vardı’ diyenlerle helalleşmeyeceğiz. ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenlerle helalleşmeyeceğiz. Bunlarla bizim işimiz olmaz” açıklamasını yaptı.
TARİKAT VE VAKIFLAR KAPATILMALIDIR
Türkyılmaz’ın çözüm önerilerilerindeki başta Diyanet’le ilgili sözlerine tepki gösteren muhalefet üyeleri, sırasıyla söz aldı. İYİ Parti Grup Sözcüsü Suat Sarı, denetlenemeyen vakıf ve tarikatların zamanla başa bela olduğunu söyleyerek, “Bunlar planlı operasyonlardır. Yargı varsa, neden bu namussuz şerefsizler 6 ay sonra yargılanacak. Duruşma mayıs ayına ertelendi. Toplumsal çatışmanın bu dereceye gelmesi bundandır. Tarikat ve vakıflar kapatılmalıdır” ifadeleriyle tepkisini dile getirdi. Murat Türkyılmaz’ın konuşmasının bir kısmına katıldığını, bir kısmına karşı çıktığını ancak, “Çocuk bedeni üzerinden siyaset yapanlar burada” sözlerini asla kabul etmediğini belirterek konuşmasına başlayan CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı ise “Murat Bey'in maksadı da aslında bambaşka bir şey söylemek iken bu noktaya düşüyor olması da bizi üzdüğünü ifade etmek istiyorum. Mesele niye siyasallaşıyor? Ya da mesele neden siyaseten konuşuluyor? Kadına ve çocuğa şiddet, taciz, tecavüz gibi konularda biz mevcut iktidarın yani yeterli derecede hukuki girişimleri ve düzenlemeleri yapmadığı hatta mevcut iktidarın bu olayların önünü açtığı kanaatindeyiz. Siyaseten muhalefet söylüyor diye bunları yok saymak, arkasında bulunan yerleri korumak adına bu siyasi iklimi yaratmak ne yazık ki bize göre bu işi bu noktaya getirdi. Öyle olmasaydı Sayın Bakan, ‘biz bu olayı iki yıldır biliyorduk' demezdi. İki yıldır biliyorsanız iki yıl önce bu olaya müdahale etmeniz, hukuki olarak girişimleri yapmanız, tutuklamanız ve yargılama sonunda da bunu aslı varsa cezasını mutlak surette en ağır biçimde vermesi lazımdı. Ama bizim bu olayda gördüğümüz sadece takip edildiği. Bunlar hepimizin yüreklerini yaralıyor” dedi.
SELVİ SARITAÇ