İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi İstanbul Haberleri İstanbul Sözleşmesi farklı algılandı

İstanbul Sözleşmesi farklı algılandı

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Sözcüsü Tülay Kaynarca, yürürlükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan hükümlerin Türkiye’nin de imza attığı Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi’nde (CEDAW) yer aldığını söyledi

Seçim bölgesinde yer alan ilçelerden Avcılar’a gelen AK Parti İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca, AK Parti ilçe örgütünden sonra çeşitli ziyaretlerde bulundu. Avcılar Merkez İlim ve Kültür Derneği’ni (AKSEV) ziyaret eden Kaynarca, burada bulunan bir yöneticinin İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının çok yerinde olduğunun söylemesi üzerine bu konuya değindi. 25 Şubat 2009'da kabul edilen 5 bin 840 sayılı Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Kanunu ile kurulan TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Sözcüsü Tülay Kaynarca, “O kanuna imza atan bir milletvekiliyim. O kanunun içerisinde sizlere bile kaygı uyandıracak başlıkları içeren herhangi bir şey yok” dedi.

O ne derse doğru demek yanlış

Milletvekili Kaynarca, söz konusu kanuna bağlı sözleşmede yer alan ifadelerin toplumda tartışma gündeminde yer aldığını hatırlatarak şöyle dedi: “Sözleşmede kadın ve erkek diyor. Farklı yönlere çekilebilecek, diğer ülkelerde imza atmayı, imzayı geri çekmeyi gerekli kılacak başlıklar o kanun içerisinde yok. En çok kızılan noktalardan biri kanunda ‘Kadının beyanı nasıl esas alınır’ diyor. Ama kanunun ön başlığında çok açık kadın ölüm anında yani yüzü gözü kan içerisinde karakola gelip sığınmış, 'Ben ölüm tehdidi alıyorum’ dediği anda o beyanı esas al, koruma ve önleme tedbirlerini hayata geçir diyor. Yani önce o kadının can, yaşam hakkını güvenceye alıyor. Toplum bunu farklı algıladı. Bilerek siyasi gerekçelerle malum çevreler tarafından ve farklı yansıtıldı. Kanunun önündeki cümlede ‘Kadının önce yaşam hakkını güvenceye alma’, ertesi gün sabahtan itibaren hukuki gerekçeler deliller ceza davası açma, her biri var. Bunda ayrımcılık yok. Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nde de bunu (kadını) koru diyor. Toplum içerisinde yan yana geldiğimde bu cümlelerle anlattığımda hepsi evet diyor. Ama öyle bir algı oluştu ki, Bayburt’un ‘x’ köyündeki dernekteki hacı amcam bile ‘İstanbul Sözleşmesi yüzünden nafakalar böyle’ diyor. Nafaka sözleşme içerisinde var mı, yok. Nafaka, çocuk icraları yok. Ama ne kampanyalar oluştu. Tek taraflı beyandan anladığınız ‘O ne derse doğru’ demek değil."
 

İstanbul Sözleşmesi lokaldi
Milletvekili Tülay Kaynarca, TBMM’de oluşturulan, boşanmalarla, aile bütünlüğü ile ilgili görev aldığı komisyondaki Ankara’daki aile hakimi bir üyenin,“Meslektaşlarım matbu evrak gibi sürekli 6 ay uzaklaştırma veriyor. Bütün davalarda, karı-koca şiddet olaylarında mı 6 ay uzaklaştırma verilir. Oysa her vakanın farklı hikaye ve öyküleri var. Erkek-kadın ayrımı yapmadan söylüyorum. Hepsinin ayrı değerlendirilmesi, ayrı hukuki süreçleri olmalı. Hakim matbu evrak gibi bakıyor, kişiyi, tarafları görmüyor. 6 ay uzaklaştırma veriyor. Çünkü; ‘toplumsal baskı olur yarın bir şey olursa üzerime düşeni maksimum düzeyde yaptım’ diyor. Ama bu yan komplikasyonlara neden oluyor. Baba haklı olarak çocuğunu görmek istiyor, başka gerekçeler oluyor. İstanbul Sözleşmesi’nin yerine bizim 1980’li, 90’lı yıllarda imzaladığımız kadına yönelik şiddet ile ilgili Birleşmiş Milletler’in Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW) var. Hala da var olan uluslararası bir yasal düzenlemedir. Türkiye de imzacısıdır. CEDAW, dünyada BM ülkeleri tarafından kabul edilen bir sözleşme. İstanbul Sözleşmesi ise sadece Avrupa Konseyi ülkelerini kapsıyor. Yani daha lokal” dedi.