İstanbul
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi İstanbul Haberleri Kalk gidelim Kapadokya'ya!

Kalk gidelim Kapadokya'ya!

Araştırmacı, seyahat kültürü yazarı, belgesel yapımcısı ve yönetmeni Esra Alkan, Kapadokya'nın gizemlerini ve bilinmeyenlerini "Kalk Gidelim Kapadokya" adlı kitabında okurlarla buluşturuyor.

NEŞE MERT

Araştırmacı, seyahat kültürü yazarı, belgesel yapımcısı ve yönetmeni Esra Alkan "Seyahat Nasıl Edebiyat Olur" adlı söyleşi ve "Kalk Gidelim Kapadokya" kitabının imza gününde okurlarla buluştu. Beyoğlu Yüksek Ticaretliler Marmara Lokali'nde gerçekleşen buluşmaya okurlar yoğun ilgi gösterirdi. Buluşmada yazar ile okurlar arasında interaktif bir etkileşim olurken, salonda sık sık kahkaha sesleri de yükseldi.

Neden Güzel Atlar Ülkesi demişler

Söyleşide konuşan Alkan, seyahatin bir edebiyata dönüşmesinin ardında mutlaka derin bir kültür bulunması gerektiğini ifade etti. Alkan ‘En bildiğimizi sandığımız yerlerin bile hep bir bilinmeyeni muhakkak vardır. Kaç milyon yıldır var peribacaları, nasıl oluşup çıkmış ortaya ve neden bu denli yaygın Kapadokya’da? Hepsi birbirinin benzeri mi peribacalarının? Severler mi birbirlerini yoksa çatlarlar mı hasetlerinden? Başta Nevşehir, biraz Kayseri, biraz Aksaray, biraz Niğde, azıcık Kırşehir illerini anladığımız Kapadokya’ya kim ve neden “Güzel Atlar Ülkesi” demiş? Yalnızca yazın mı gezilir Kapadokya? Benden duymuş olun: Peribacaları, onları görmeye hiçbir şey okumadan gelenleri de kolayca ayırt ediyor!’’ diye konuştu.

Seyahat sanata dönüşebilir

‘Seyahat sanata dönüşebilir’ vurgusu yapan Esra Alkan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gidip gördüğümüz herşeyin içinde evrenin işleyişi var. İşte o gördüklerini içine taşınabilirsen, tetiklenen hayâl gücü, ressamın fırçasında resim olur, felsefesini kurup yazan yazarında kitap, vizörden bakan göz için belgesel… Benim ürünüm de Kalk gidelim kitapları. Ancak kültürü olan bir seyahat edebiyata dönüşebilir. Tıpkı insanlar gibi. Bir şeyi üretmek istiyorsak önce kültürünü kendimizde oluşturmamız gerekmez mi? Bütün dünya ülkem. İşte ben o örtüyü kaldırıyorum, kültürlerin altına eğilip bakıyorum.”

Büyüleyici dünya

Esra Alkan, Can Çocuk’tan çıkan Düzce, Varlık Yayınları’ndan çıkan Rize, Mardin, Sinop, Ahlat, Tokat, Edirne, ve Çanakkale’den sonra serinin yeni kitabı olan "Kalk Gidelim Kapadokya" ile okuyucuları Kapadokya'nın büyüleyici dünyasına götürüyor. Alkan, Kapadokya'nın doğal ve tarihi güzelliklerini peribacalarının dilinden anlatarak bölgeye dair yepyeni bir bakış açısı sunuyor. Kitap ellerinde Kapadokya’ya gidecek seyahatseverlere farklı bir gözle bakacakları tüm köy kasaba ve ilçeleriyle birlikte komple bir Nevşehir sunuyor. Kitapta Alkan, Kapadokya'yı sadece bir turist destinasyonu olarak değil, bir tarih ve kültür hazinesi olarak da ele alıyor. Peribacalarının oluşumundan bölgede yaşayan uygarlıklara kadar Kapadokya'ya dair bilinmeyenleri okurlarla paylaşıyor.

kutu.jpeg

Kapadokya'nın hakkını verin

Alkan'ın samimi ve akıcı dili, Kapadokya'yı sanki okurların gözlerinin önünde canlandırıyor. “Seyahate hakkını vermek gerekir” diye okuyucularına seslenen Alkan’ın ‘’Kalk Gidelim Kapadokya" kitabı Kapadokya'ya gitmeyi planlayanlar için olduğu kadar bölgeyi daha iyi tanımak isteyenler için de ideal bir kaynak. Alkan'ın kitabı, okurları Kapadokya'yı yeniden keşfetmeye şöyle davet ediyor: “Okumadan çıkılacak bir Kapadokya yolculuğunda bize “limonluk”lardan, “ayça”dan; ilk beyin ameliyatının yapıldığı, keçiyle koyunun ilk kez evcilleştirildiği höyükten; Orta Anadolu’nun on bin beş yüz yıllık bilinen eski köyünden, dahası “Eşekli Kütüphaneci” Mustafa Güzelgöz’den, yörede izi olan uygarlıklardan söz edecek kimseleri bulamayabiliriz. Dolaz, aside, köftür, bulamaç, kayısı yahnisi… daha niceleri! Bırakın her birinden tatmayı, adlarını bile duymadan gezer dönersiniz Kapadokya’yı.”