Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Deniz Biyoloğu Prof. Dr. Ergün Taşkın, TÜBİTAK’ın 1001 Projesi kapsamında yaptığı "121G113 No’lu Marmara Denizi ve Kuzey Ege Denizi’nde Müsilajın Makrofloraya Etkisi" araştırmasının saha çalışmaları hakkında konuştu. Projede araştırmacı olarak, TÜBİTAK MAM’dan (Marmara Araştırma Merkezi) Dr. İbrahim Tan, Dr. Alper Evcen, Gökhan Kaman ve Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. M.Tahir Alp yer aldığını belirten Taşkın, yaptıkları çalışmalarda, deniz çayırları üzerinde ipliksi alglerin aşırı çoğaldığını ve kıyıda müsilaj oluştuğunu belirlediklerini söyledi.
22 derece ölçtük
“Paşa Limanı'nda ve Narlı'da 3 ay bekledikten sonra çalışmamızı gerçekleştirdik” diyen Prof. Dr. Ergün Taşkın, “Şu anda aslında müsilajı Paşa Limanı istasyonunda görmedik ama deniz çayırlarının üzeri tamamen ipliksi alglerle kaplanmış durumda. Bu habercisi mi bilemiyorum ama Narlı'da yaptığımız çalışmada da deniz çayırı yine ipliksi alglerle tamamen kaplı. Bununla birlikte kıyıya doğru artık yavaş yavaş müsilajımsı makro yumaklar oluşmaya başladığını gözlemledik. Bölgesel bir müsilaj oluşumu kıyıda gerçekleşmiş durumda. Şu anda havalar daha yeni ısınıyor. Deniz suyu da yeni ısınıyor. Biz şu anda yüzey su sıcaklığını 22 derece ölçtük. Geçen yıl yaz döneminde 29-30 derecelere çıkmıştı. Eğer bu yaz yüzey suyu sıcaklığı o sıcaklığa ulaşırsa belki bütün Marmara'yı etkileyecek bir müsilaj oluşumu olmasa da bölgesel olarak yine müsilaj olma ihtimali var” ifadelerini kullandı.
Tedbir alınmalı
Erdek'te yavaş yavaş makro yumak formunda müsilajın oluşmaya başladığını belirten Taşkın, “Belki deniz suyu sıcaklığı 29-30 derecelere vardığında bölgesel de olsa müsilajın oluşmaya başladığını görebileceğiz ki şu an bir miktar gördük. Görüntülerde var, mevcut. Bundan sonra 3-5 yıl yaşamasak dahi bütün Marmara'yı etkileyecek bir müsilaj oluşumu olmasa dahi Marmara Denizi'nde böyle bir potansiyel var artık. Onu biliyor olmamız gerekiyor ve ona göre tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Karasal baskıyı azaltmamız gerekiyor. Denizlerimizdeki kirliliği azaltmamız gerekiyor. Karasal baskı dediğinde işte evsel endüstriyel attıkları tarımsal ve hayvancılık faaliyetleri sonucunda sulara gelen bütün kirlilik yükü buradaki besleyici elementler baskı altında kalan bölgelerde makroalglerin aşırı çoğalmasına neden oluyor. Bunun sonucunda da tabii küresel ısınmayla birlikte karşımızda müsilaj oluşumu gerçekleşiyor” dedi.