Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine (TMMOB) bağlı Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın; “Türkiye’deki muhalefet anlayışı doğrudan insan hayatını ilgilendiren bu meseleyi bile engellemeye kalktı. Rantsal dönüşüm diyerek projelere kara çaldılar. Kendileriyle aynı ideolojik kafaya sahip odalar ve meslek kuruluşları aracılığıyla projeleri mahkemeye götürdüler. CHP’nin kentsel dönüşüm projelerine karşı çıkmasının ardında halk düşmanlığı var” sözlerini eleştirdi.
Tek düşündükleri dert
Alınan yapılaşma ve imar kararlarında tamamen ‘rant dürtüsü’ ile hareket edildiğini söyleyen Muhcu, “Yüksek yoğunluklu yapılaşmalar ile kentlerin yaşam kalitesi sıfırlanmaktadır. Tarihi kent merkezleri tarihi dokusunu ve kentler kimlik değerlerini kaybetmektedir. Yeşil alanlar, ormanlar, yaylalar, milli parklar, içme suyu havzaları, kıyılar, dereler, parklar, tarım arazileri vb. yok edilmektedir. Üstelik bütün bu yaşam değerleri yok edilirken ‘sağlam ve güvenli’ yapılaşma gerçekleşmemektedir” dedi.
Deprem bizi haklı çıkardı
Muhcu, Maraş merkezli şubat depremlerine işaret ederek ekliyor: “Deprem; kentleşme ve yapılaşma politikalarını bütün açıklığı ile ortaya koymuştur. Tarım arazilerine ve zayıf zeminlere yapılan apartmanlar, siteler, rezidanslar yıkılmış, büyük can ve mal kayıpları yaşanmıştır. Yandaşlara rant transfer edilmesinin bedelini yurttaşlar canları ile ödemiştir. Bütün bu acı gerçeklere rağmen hâlâ ‘kentsel dönüşüm’ adı altında yürütülen faaliyetleri savunmak; toplum yararını ve yaşam değerlerini savunanları düşmanlaştırmak işlenen kent, çevre ve insanlık suçlarını örtme telaşında olsa gerek. Suç ve suçlu bellidir.”
Halka rağmen plan yapılmaz
“Kentleşme ve yapılaşma kararlarında hedef; sağlıklı ve güvenli kentler olmalıdır” diyerek kentsel dönüşüme değil rant odaklı kentsel dönüşüme karşı çıktıklarının altını çiziyor Muhcu. İktidarın arzuladığı inşaat ve imar rantını elde etmek için bütün ülke topraklarını ‘rant alanı’ ilan ettiğini söyleyen Muhcu şöyle devam ediyor: “Oysa, kentsel dönüşüm, kentlerin dönüştürülmesi gereken alanları ile sınırlı olmalıdır. Zamanla işlevini yitirmiş kent parçaları ve çöküntü alanlarının kent bütünselliğine uygun olarak yeniden planlanmasını kapsar. Uygar kent planlarında ve yatırım kararlarında; toplumsal yarar, mimarlık ve şehircilik ilkeleri esastır. Toplum olmadan planlama olmaz. Halk bütün karar süreçlerinde etkin bir şekilde söz sahibi olmalıdır. Alınan planlama kararları; kent dokusuna doğaya saygılı, kentsel belleği koruyan bir nitelik taşımalı. Tarihi mahalleler ve yapılar korunmalı. Kente yeni yoğunluklar getirilmemesi; yetersiz olan ortak donatı alanları ve altyapının geliştirilmesi önemlidir. Kentlere ve mahallelere yeni parklar, sağlık, eğitim vb. kamu hizmetleri kazandırılmalıdır. Yurttaşların kamu hizmetlerine en kısa sürede ve bedelsiz veya düşük bedelli erişim hakkı sağlanmalıdır. Yerleşim kararlarında afet risklerinin dikkate alınması çok önemli bir planlama ilkesidir. Halk yerinden edilmemeli. Sosyal ve kültürel yapıda süreklilik sağlanmasına özen gösterilmelidir.”