İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, 20 Ekim'de yüzde 21,12 olan barajlardaki doluluk, bugün itibarıyla yüzde 19,89'e kadar geriledi.
Azami 868 milyon 683 bin metreküp su biriktirme hacmine sahip kente su sağlayan baraj ve göletlerdeki su miktarı ise 172 milyon 76 bin metreküp seviyesinde kaldı.
Barajlar dışında kente su sağlayan Yeşilçay ve Melen'den 2023'te 614 milyon metreküp su alındı.
Son 16 yılın doluluk oranları
İSKİ istatistiklerine göre 26 Ekim tarihli baraj doluluk oranları 2008'de yüzde 23,19, 2009'da yüzde 81,17, 2010'da yüzde 63,93, 2011'de yüzde 60,69, 2012'de yüzde 49,50, 2013'te yüzde 45,09, 2014'te yüzde 24,32, 2015'te yüzde 69,62, 2016'da yüzde 39,25, 2017'de yüzde 55,37, 2018'de yüzde 51,67, 2019'da yüzde 43,02, 2020'de yüzde 30,89, 2021'de yüzde 46,26, 2022'de yüzde 42,21 iken bugünkü oran yüzde ise 19,89 ölçüldü.
Bu veri, son 16 yılın aynı dönemine göre en düşük oran olarak kayıtlara geçti.
Büyükçekmece Barajı kuruma noktasına geldi
Alibey Barajı'nda geçen yıl 26 Ekim'de yüzde 26,93 olan doluluk oranı, bugün yüzde 21,73'e düşerken Büyükçekmece Barajı'nda geçen yıl aynı tarihte yüzde 48,77 olarak ölçülen su doluluk oranı, bugün itibarıyla yüzde 3,97'ye geriledi.
Darlık Barajı'nda geçen yıl aynı tarihte yüzde 44,37 olarak ölçülen doluluk oranı, bugün itibarıyla yüzde 31,18 olurken Elmalı Barajı'nda geçen yıl aynı tarihte yüzde 46,15 olan doluluk oranı, yüzde 15,98'e düştü.
Istrancalar'da geçen yıl aynı tarihte yüzde 35,08 olan doluluk oranı, bugün yüzde 22,52 olarak kaydedildi.
Kazandere Barajı'nda ise geçen yıl 26 Ekim yüzde 31,45 olarak ölçülen doluluk oranı, bugün 6,32'ye kadar düştü.
Su doluluk oranının bugün yüzde 42,61 olduğu Ömerli Barajı'nda bu oran, geçen yıl aynı tarihte yüzde 45,07 idi.
Su seviyesi en düşük Pabuçdere
İstanbul'a su sağlayan barajlar arasında su doluluk seviyesi en düşük olan baraj Pabuçdere oldu. Pabuçdere Barajı'nda su doluluk oranı geçen yıl 26 Ekim'de yüzde 10,66 idi, bugün ise yüzde 3,25 olarak kaydedildi.
Sazlıdere Barajı'nda ise geçen yıl aynı tarihte yüzde 45,19 olan doluluk, bugün itibarıyla 4,94 oldu.
Terkos Barajı'nda su doluluk oranı bugün itibarıyla yüzde 9,43 olurken geçen yıl aynı dönemdeki oran yüzde 44,77 olarak kayıtlara geçmişti.
"Önümüzdeki 10-15 gün görünmüyor"
İstanbul Aydın Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi ve Meteoroloji Mühendisi Güven Özdemir, yaptığı açıklamada, kuraklığın hemen hemen Türkiye'nin her yerinde kendini gösterdiğini söyledi.
İstanbul'un uzun süredir yağış alamadığına dikkati çeken Özdemir, "Barajlarda doluluk yüzde 20'nin altında. Barajlardaki doluluk azalıyor. Önümüzdeki 10-15 gün yağış görünmüyor. Sıcaklıklar yüksek, bu nedenle buharlaşmalar fazla olacaktır." diye konuştu.
Özdemir, 2007 yılında da İstanbul'da kuraklığın yaşandığını ve doluluk oranının yüzde 15'lere kadar düştüğünü belirterek şöyle devam etti:
"İstanbul'daki nüfusun artışıyla birlikte su kullanımı arttı. Nüfus 20 milyon civarında olunca da maalesef barajlarımızın su miktarları hızlı bir şekilde azalıyor. Melen ve Yeşilçay'dan su takviyesi yapılarak İstanbul'daki halkın susuz kalması önleniyor. Herhangi bir su kesimi söz konusu değil şu an için ama bu şekilde giderse barajlarımız kuruma noktasına geliyor yavaş yavaş. Barajlarımızın çoğunluğu belli bir seviyenin altında."
Barajlardaki doluluğun yüzde 20'nin altına düşmesinin, sudaki kaliteyi de azalttığını belirten Özdemir, su derinliğinin azalmasıyla canlı mikro mikroorganizmaların, bakterilerin daha fazla olmaya, üremeye başladığını, su kalitesinin çamur haline geldiğini ifade etti.
"Büyük bir su kıtlığına doğru gidiyoruz"
Yağışların azalmasında küresel iklim değişikliğinin etkisinin oldukça fazla olduğunun altını çizen Özdemir, fosil yakıtların büyük şehirlerde kullanımının azaltılarak bunun yerine yenilenebilir enerjinin kullanılması gerektiğini aktardı.
Özdemir, artık su tasarrufuna önem verilmesini gerektiğini vurgulayarak "Sulama sisteminin acil değişmesi, modern hale gelmesi lazım. Büyük bir su kıtlığına doğru gidiyoruz. Bunun için ülke olarak tedbirler almamız lazım. Çünkü Akdeniz makro iklimi ve subtropikal iklimi içerisinde yer alıyoruz. Subtropikal iklim var ama yavaş yavaş tropikal iklime doğru gidiyoruz. Bu, kuraklık demek. Kuraklık depremden daha tehlikeli." değerlendirmesinde bulundu.
