İstanbul
Parçalı bulutlu
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Yeni Birlik Gazetesi Karaburun Ildır Körfezi için müsilaj uyarısı

Karaburun Ildır Körfezi için müsilaj uyarısı

Prof. Dr. Bayram Öztürk, İzmir'deki Karaburun Ildır Körfezi'nde eksik olan arıtma yatırımlarının yapılmaması halinde zaman içinde Marmara Denizi'ndekine benzer müsilaj oluşabileceği uyarısında bulundu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ile İÜ Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından 2021 yılından bu yana İzmir'de sürdürülen "Karaburun Ildır Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi Denizel Biyoçeşitliliğin Araştırılması" projesinde 3 deniz seferi tamamlandı.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk koordinesinde yürütülen proje kapsamında "R/V Yunus-S" araştırma gemisiyle temmuz ayında son deniz seferi gerçekleştirilecek ve çalışmanın raporu eylül ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına sunulacak.

AA muhabirine, araştırmada şu ana kadar elde ettikleri bulgular konusunda değerlendirmelerde bulunan Öztürk, Karaburun Ildır bölgesinin denizel biyoçeşitlilik açısından zengin olduğunu, bölgede 80'in üzerinde balık, 130'un üzerinde de omurgasız türünün yaşadığını belirtti.

Bölgede Akdeniz foklarının mağaralarının bulunduğuna ve mağara ekosistemlerinin korunmasının önemine değinen Öztürk, şimdiye kadarki bulgularına göre kara kökenli kirleticilerin en olumsuz etken olduğunun altını çizdi.

Öztürk, "Deniz suyunun kirlenmesini sağlayan ana faktör arıtılmadan verilen deşarjlar. Eksik olan arıtma yatırımlarının hızla yapılması gerekiyor, bu çok önemli. Aksi takdirde Marmara Denizi'nde olan müsilajın zaman içinde burada olması mümkün." diye konuştu.

Karaburun Ildır'ın yanında bulunan İzmir Körfezi'ne dikkati çeken Öztürk, "Buradaki müsilaj bentik yani Marmara Denizi'nde gördüğümüz tipte bir müsilaj yok. Bu zaman içinde olabilir çünkü müsilajın olma mekanizması denize verilen aşırı besin maddelerinin planktonlarca kullanılarak çoğalmaları. Bu mümkün ve Marmara Denizi örneğinden ders almamız lazım." görüşünü paylaştı.

Bölgede koruma altındaki endemik sert mercanların ve yunusların yanı sıra deniz çayırlarının da bulunduğunu anlatan Öztürk, şunları söyledi:

"Deniz çayırları bambaşka nitelikte, haritalamasını yapıyoruz. Deniz çayırları iklim değişikliğine karşı da bizi koruyan, sıfır maliyetle çalışan öncü askerlerimiz. Bunun için mutlaka haritalanması ve korunması için ciddi çaba gösterilmesi gerekiyor. Geniş bir deniz çayırı alanı var, bir kısmı kirlenme nedeniyle parçalanmış, bozulmuş durumda ama bölgede ekosistem çok büyük bir oranda sağlıklı."

"Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte çaba sarf etmesi gerek"

Karaburun Ildır bölgesinin, karşısında bulunan Sakız Adası nedeniyle sınır ötesi işbirliği açısından da önemli olduğundan bahseden Öztürk, Türkiye ve Yunanistan'ın bu denizin korunması için birlikte çaba sarf etmesi gerektiğinin altını çizdi.

Öztürk, "Çeşme, Ildır, Karaburun, Mordoğan arıtma bakımından zayıf ama Sakız Adası da çok zayıf. Suyun sınırı yok, karşılıklı işbirliği çok önemli. Buna karşın bölge 2019 yılında Özel Çevre Koruma Alanı ilan edilerek önemli bir başlangıç yapıldı." sözlerini sarf etti.

Öztürk, bölgede alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

"Acil olarak bölgede kara kökenli kirleticilerin denize boşaltılmasının behemehal durdurulması lazım. Arıtma için yatırım yapılması, para ayrılması lazım. Burada belediyelere, bakanlıklara, STK'lara, üniversitelere büyük iş düşüyor. Aksi takdirde deniz kirlenecek, buna müsaade etmememiz gerekiyor. Kötü senaryo denizin kirlenmesi, balığın bitmesi, turistin gelmemesi, denizel biyolojik çeşitliliğin azalması demek. Kötü senaryoya yaklaştığımızı düşünmüyorum ama hala zamanımız var, hep birlikte çalışmalıyız. Bunun için bilimsel birikimimiz, beşeri sermayemiz var, yeter ki karar verelim."