158 Günlük Tutukluluğun Ardından Tahliye Kararı
Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik yürütülen kapsamlı soruşturma kapsamında 21 Şubat 2025 tarihinde gözaltına alınıp tutuklanan Ayşe Panuş, 29 Temmuz 2025 tarihinde Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında tahliye edildi. Panuş’un özgürlüğüne kavuştuğu bu karar, yalnızca ailesi ve yakın çevresi değil, aynı zamanda sivil toplum örgütleri, kadın hareketleri ve insan hakları savunucuları tarafından da büyük bir memnuniyetle karşılandı.
Gözaltına alındığı tarihten bu yana 158 gün süren tutukluluğu, kamuoyunda büyük bir merak ve tartışma konusu olmuştu. Panuş'un tutukluluğu boyunca sosyal medya platformlarında #AyşePanuşSerbestBırakılsın etiketiyle kampanyalar yürütülmüş, çok sayıda aktivist ve kurum davanın takipçisi olmuştu.
Ayşe Panuş Kimdir?
Ayşe Panuş, yıllardır kadın hakları, LGBTİ+ mücadelesi ve sendikal hareketler içerisinde aktif bir isim olarak öne çıkıyor. PSAKD (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği) Kumluca Şube Sekreteri olan Panuş, aynı zamanda Eğitim-Sen üyesi ve KESK (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) aktivisti olarak biliniyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliği, ifade özgürlüğü ve hak temelli sivil toplum çalışmaları alanında önemli projelerde yer alan Ayşe Panuş, Kaos GL Derneği ile de dayanışma içinde çalışmalar yürüttü. Antalya merkezli sosyal sorumluluk kampanyalarında sahada etkin roller üstlendi.
Panuş’un özellikle 2010’lu yıllardan itibaren yürüttüğü mücadele, birçok kadın platformu ve demokratik kitle örgütü tarafından takdirle karşılandı. İnsan hakları savunuculuğuna adanmış bir yaşam süren Panuş, çevresi tarafından “kararlı, mücadeleci ve vicdanlı” bir figür olarak tanımlanıyor.
Ayşe Panuş Neden Tutuklandı?
Ayşe Panuş’un tutuklanmasının temelinde, 2025 yılı Şubat ayında HDK’ye yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hakkında açılan “terör örgütü üyeliği” suçlaması yer alıyor. İstanbul'da gözaltına alınan Panuş, emniyet sorgusunun ardından çıkarıldığı mahkemece, kaçma riski gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Suçlamalar, ağırlıklı olarak 2012–2013 yıllarına ait teknik takip kayıtları, bazı telefon görüşmeleri ve sosyal etkinliklerdeki katılımlara dayandırıldı. Ancak bu delillerin hukuki geçerliliği kamuoyu tarafından sorgulandı. Pek çok insan hakları kuruluşu, davanın siyasi saiklerle açıldığı ve somut delillerin yetersiz olduğu yönünde açıklamalarda bulundu.
Ayrıca dosya kapsamında toplam 30 kişi hakkında tutuklama kararı verilmiş, bu da operasyonun geniş çaplı ve politik bir zemine dayandığı yorumlarını beraberinde getirmişti. Panuş’un isminin bu kapsamda yer alması, geçmişteki sosyal mücadelelerdeki etkinliğine bağlandı.
İlk Duruşmada Gelen Tahliye Kararı
Ayşe Panuş’un dosyası, adli sürecin ilerleyen aşamasında İstanbul’dan Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. 29 Temmuz 2025 tarihinde gerçekleşen ilk duruşmada, mahkeme tutukluluğun devamına gerek olmadığına hükmederek tahliye kararı verdi.
Duruşmada Panuş’un avukatları, suçlamalara konu olan verilerin hukuka aykırı toplandığını, müvekkillerinin yasadışı hiçbir faaliyeti olmadığını ve toplumsal mücadeleye dayalı meşru etkinliklerin kriminalize edilmemesi gerektiğini savundu. Mahkeme heyeti, savunmalar ve mevcut deliller doğrultusunda tutukluluğun sona erdirilmesine karar verdi.
Tahliyenin ardından Antalya Adliyesi önünde açıklama yapan KESK temsilcileri, “Ayşe yalnız değildir” diyerek mücadeleye devam edeceklerini belirtti. Panuş’un da ilk sözleri, “Adalet er ya da geç yerini bulur” oldu.
Gözler Şimdi Dava Sürecinde
Ayşe Panuş’un özgürlüğüne kavuşması kamuoyunda olumlu bir gelişme olarak karşılanmış olsa da, yargılama süreci devam ediyor. Panuş’un suçlandığı dosyada yer alan diğer sanıkların da bir sonraki duruşmada yeniden hâkim karşısına çıkması bekleniyor.
Sivil toplum kuruluşları, Panuş’un yargılandığı davanın yalnızca bireysel bir süreç olmadığını, aynı zamanda hak savunucularına yönelik baskıların bir parçası olduğunu belirterek gözlemci heyetlerle duruşmaları takip etme çağrısında bulunuyor.
Bu süreçte Ayşe Panuş’un tekrar sahalara dönerek insan hakları mücadelesine devam edip etmeyeceği merak konusu. Ancak geçmişteki kararlı duruşu göz önünde bulundurulduğunda, Panuş’un bu süreçten daha da güçlenerek çıkacağı tahmin ediliyor.