İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ÖSTROJEN KOKULU ERKEKLER OUT

YAYINLAMA:

Tanrı ‘elmaya’ dokunma dedi ama erkek dokundu ve kadın ‘elmayı’ istedi ama erkek kadına dürüstçe ‘olmaz yasak’ demedi!

Kimi kadına kimi erkeğe hak verse de bana kalırsa bu polemiğin zanlısı hiç şüphesiz erkek.

Varoluşun ilk polemiği elma üzerinden kadın ve erkeğe mal olmuşken Dünya var olduğu sürece de bitmez bu çekişme!

Kadın ve erkek arasındaki maraton yakın geçmişe kadar erkeğin kuralları ve ev sahipliğinde geçti. Kadın hep deplasman mahcubiyetini ve ezikliğini yaşadı. Öyle ki nadir de olsa bazı kadınlar evinin içinde egemenliğini ilan etse de dışarıda erkeği tahttaymış gibi gösterirdi. Çünkü erkeğin itibarı ve duruşu o aileye komple ithaf edilirdi.
Kadın naz ve cilve yapardı erkekte koruyup kollardı, incitmezdi, çalışırdı, değer verirdi, kibar ve saygılı davranırdı, imkanı dahilinde hediyeler ile jestler yapardı...

Sonra bir de baktık ki ilişkilerin rengi limonileşti! Erkekler yanar döner olmaya başlayınca şikayetler başladı! Ve yine erkekler kadına biçilen rolleri kostümleri ile birlikte çalınca kadının da fabrika ayarları bozuldu!
Küsüp trip atan, ağız burun kıvıran, her şeye bir kusur bulan, mutlu olmayan, depresyon denizlerine çivileme dalan, dedikodunun ağa babasını yapan, kadınlara mahsus bilinen saray entrikalarına level atlatan, atıp tutan, güven vermeyen, bırakın dayanmayı kaşımak için bile sırtınızı dönmeyeceğiniz, yaptığı her jestin karşılığını bekleyen ve hatta hesap dahi ödeten erkekler...Bu arada bebeğini doğurmak isteyen erkekler için tıpta boş durmuyor ve onların bu arzusuna çözümler sunuyor. Ayıptır söylemesi kadınlardan çalmadığınız bir şey kaldı mı erkekler?
Kısaca erkeklerin kimyası fazlasıyla bozuldu.

Durum böyle olunca kadınlara ne oldu peki? Kadınlar boşlukta kalma ve özgür olma isteğiyle hem erkek hem de dişi olmaya çalışsa da beceremedi ve eline yüzüne bulaştırdı hayatı! Evet erkeğin ‘kimyasını’ kaybetmesi ile kadının özgürlük kapıları aralanmıştı fakat kadının istediği bu değildi ki! Kadın hem özgür olmak, hem sosyal olmak, hem toplumda aktif olmak hem de kadın olarak erkek tarafından hoş tutulmak nadide görülmek istiyordu...
Erkeğin kendinden çaldığı feminen roller ile sudan çıkmış balık misali ortada kalan kadın, hem kendi mutlu olamadı hem de ne ailesini ne de çevresini mutlu edebildi...

Geçmişte gaddarlık ve dini kuralların etkisiyle öyle kalın ve kara bir çerçeve çizmişti ki toplum kadına! Kız çocuğu doğan eve büyük sessizlik reva görülürken erkek bebek ise davullar, kurbanlar eşliğinde dünyaya ilk merhabasını derdi. Her şeyin en iyisi baş köşelerde erkeğe sunulurken kadın kapı eşiğinde erkeğin sofrasından kalanları beklerdi karnını doyurmak için.
Ve çok daha fazlası vardı kadının kara bahtlı kör talih heybesinde...

Tarih boyunca yokluk ve yoksunluğa rağmen kadın pes etmeden var olmaya ve var etmeye çalışırken şimdi erkeğin yaptığı neydi? Halbuki hem kadın hem de erkek doğanın kendilerine bahşettiği lütufları törpülemeden, yok etmeden, birbirinden çalmadan özgürlük kapılarını aralasa... Ve o kapılardan aynı adımla birlikte geçse...


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...