İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

MALATYA MALATYA BULUNMAZ EŞİN

YAYINLAMA:

Ellerimi uzatsam ya da hasret dolu iki adım koşsam dokunabileceğim hissini uyandıran mütevazı dağlarıyla Malatya tadına doyumsuzdu.
Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği ‘Cemil Meriç 8.Anadolu Kitap Fuarı’ yine kendine yakışan çizgide başladı ve bitti. Kitaplar ve yazarlar çeşitli aktiviteler ile fuar boyunca arz-ı endam ettiler Malatyalıların kitap aşkı karşısında.

Organizasyon öğretmenlerin profesyonel ellerine emanet edilmişti. Yazarlara eşlik eden, program takiplerini yapan ve misafirlerin rahat konaklamaları için her detaya hakim olan öğretmenler kitap fuarı boyunca başarılı performans sergilediler...

Malatya Kitap Fuarı üzerinden bu tür organizasyonların bilinçli okur çıtasını yükseltmeye yönelik ne kadar önemli olduğuna değinirken birkaç eksiği de sunmak istiyorum.
Toplum odaklı organizasyonlar, faydalı olmak bilinci ile detaylı düşünülmek zorunda... Yaptım demek için değil nasıl daha fazla kişiye organizasyonun misyonunu aşılarım bilinci ile hareket edilmeli.
Ülke olarak genel fuarcılık anlayışımıza acil düzenlemeler gerekirken düzenlenen bazı fuarları da ayakta alkışlıyoruz.
İşte tam da burada “dersini anlayan anlamayanlara anlatsın lütfen” diyorum... Çünkü maddi anlamda büyük yükleri gerektiren fuarların katılımcı sayısı her geçen yıl daha da düşüyor!

BOL SIFIRLI YURTDIŞI MI HARPUT MU?

Malatya dönüşü tarihimizin nadide mekanlarından biri olan Harput’a uğradık. Ötelerden bakınca inci misali zirveden yansıması gereken Harput Kalesi’nin demir yığınları ile mahpus edilmiş görüntüsü Harput’a varmadan içimi burktu! Halbuki zirveden yansıyan sadece tarihimiz olmalıydı...
Harput gerçek anlamda çok özel bir konuma sahip. Havası, şifalı suları, piknik alanları, tarihi mekanları, tarihi otelleri, yöresel lezzetleri, sokakları saran mis gibi sıcak ekmek kokuları ile sanki her adımda tarih var her adımda bir hikaye var...

Mutlaka görülmesi hatta taş otellerde birkaç gün konaklanması gereken bir yer. Bol sıfırlı tutarlar ödenerek gidilen yurtdışı gezileri yerine Türkiye’yi gezerek ne muhteşem mekanlara sahip olduğumuzu görmenizi tavsiye ederim...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...