İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

"AŞK" ADINA HANÇERLEYİP KANATMAK İSTİYORUM YÜREKLERİ

YAYINLAMA:

“Ey aşk; hasretinle ben yandımmm, tutuştummm, küle dönüp savruldummm sen-i ararken...”

“Kadın gibi kokmalı kadınlar!

Fırından çıkmış sıcak ekmek tadında.

Hem iç ısıtan hem yürek doyuran...”

“Yüreklerinde tütsüledikleri sevdayı ciğerlerinde ısıtıp sonrada sıcacık nefesleriyle dünyaya salıveren aşk kokulu kadınlar... Manalı bakan gözleriyle en derin yâreleri gören ve her zerreyi titreten dokunuşlarıyla tedavi eden kadınlar...”

...

Düşünüyorum da ne çok yazmışım aşkı da yine de bitmemiş yine de azalmamış yürekten çağlayan kelimelerimin debisi. ‘Ana rahminde kişinin mayasına sevgi karmışsa Yaradan, içine alıp emeğiyle yoğurduğu her manâ ile daha da kabarır, daha da taşar yüreğindeki sevgiye dair heceler...’

Tıpkı, Yaradan’ın sevgiden yana cömert nefesler üflediği Mevlana misali... “Ben aşk-ı seçtim" demişti Mevlana, her şeyden ve herkesten geçip "Hiç" olma yolunda ilerlemeye başladığı an... Kime ve neye olduğunu ayırt etmeden uğruna yanmaktı aşk, Mevlana için..”

Ve yandı yandı yandı da yine de dip tutmadı Mevlana. Tam aksine her yanmada “offfff” değil “şükür” demeyi seçerek daha da lezzet buldu insanlık adına.

Ruhumuzun ve zihnimizin sil baştanlara fazlasıyla ihtiyaç duyduğu son yıllarda sevmeyi, sımsıkı sarılmayı, derin derin soluklarla sevdiğimizi içimize çekip huzur bulmayı, gözlerin en derinine bakıp orada söylenmemiş mahcup cümleleri bulup çıkarmayı, saygı duymayı, emek vermeyi, yüreğin bam teline dokunmayı unuttuk!

Bu sebepten sıklıkla yazıyorum aşk-ı... Bu sebepten sevmeye ve sevilmeye dair kelimelerimi keskin hançerlerin ucuna takıp yüreklerin tam ortasına batırıyorum.. Kanatmak, acıtmak istiyorum dünyayı... Kanatıp da kuruyan ya da oyunlarla kirlenen yürekler yıkansın, arınsın, yeniden yeşersin istiyorum...

Çünkü insanoğlu en hızlı ve kalıcı öğrenmeleri “acılardan” yana alır!

Canı acımadan ve elindekini kaybetmeden kıymet bilmeyen insanoğlunun acaba kaç değeri kaldı “insanlıktan” yana?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...