İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Tarihe altın harflerle yazılanlar

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Tarih 30 Ekim 1918 Mondros antlaşması itilaf devletleri katılıyor ateş kes savaş sona eriyor, bu antlaşmaya Osmanlının deniz bakanı Hüseyin Rauf Orbay katılıyor.
Türk boğazları Avrupa genel politikası dönüm noktalarından biri oldu. Boğazlar, Türkiye için çok önemlidir, Boğazlar, Türkiye için menfaat değil, varlık, egemenlik ve güvenlik meselesidir.
Birinci Dünya savaşında Almanlar yenilince antlaşma gereği Osmanlı Devletinin savaş gücünün tamamen yok edilmesi hayat ve can damarlarının itilaf devletlerinin elinde bulunmasını öngörüyor
Hüseyin Rauf Orbay Ali Fuat Paşa ile Amasya da Saray gazetecilerinin işgal kuvvetlerinden daha tehlikelidir, görüldüğü yerde linç edilmelidir diye yazdıkları kovan Millilere katılılar. Sivas Kongresinde ikinci başkan olur Sultan Hamit in adını taşıyan Hamidiye zırhlısı kahramanı olur. (1903)  
Türk Kurtuluş Savaşının siyasi manifestosu olan Misak- I Milli Beyannamesinin birinci maddesi 30 Ekim 1918 tarihli anlaşmasının çizdiği hudutlar dahilinde, dinen, ırkan ve emelen müttehit (birleşik) Osmanlı İslam ekseriyetiyle meskun bulunan aksamın tamamı, fiilen ve hükmen gayri kabil-i tecezzi bir küldür (bölünmez bir bütündür) demek suretiyle Milli Mücadelenin hedefi olan Ulusal Varlığı Mondros ateş kes anlaşmasına gönderme yapılarak tanımlanır.
Hüseyin Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bale Mustafa Kemal Kazım Karabekir Erzurum Kongresine katılan beş bekâr paşa. Mustafa Kemalin hislerimin babası dediği Namık Kemal tek başıma kalsam bile şeyhi devrana baş eğmem sözünden yola çıkan Mustafa Kemal tarihe beşibiryerde diye geçen beş bekâr paşa alır.
Üç ilimiz vardır İSTİKLAL Madalyalı Antep, Maraş Urfa birde ilçe vardır Kastamonu ilçesi İnebolu, Ruslar silahsa silah mermi ise mermi yeter ki itilaf devletlerini boğazlara sokmayın, İşte bu yol Romanya, İnebolu üzerinden Ankara ya ulaştırılır.
Bir sabah İnebolular gelen mermileri bayram namazından sonra taşırız derler, namazdan çıktıklarında ne görsünler önlerinde iki savaş gemisi bayramlaşmadan evlerine koşarlar gelen mermileri silahları taşımağa koyulurlar.
Bir filika beyaz bayrağını çeker 3 saat içinde mermileri teslim etmezseniz şehri bombalayacağız, süre dolmadan bizimkiler atışa başlarlar sabaha kadar yerlerinden ayrılmazlar sabah kalktıklarında düşman gemilerinin gittiğini görünce şimdi bayramlaşınız, o hareketi yöneten komutan Hüseyin Rauf Orbay 3. başbakanımızdır.
Dokuz Eylül 1922 Yunan dökülünce İzmir den denize denizde Yunan gemilerini takip devam eder Yunan donanması İtalya ya bakan tarafta Şira limanına sıkışırlar.
Rauf Orbay yardımcısı Ziya Paşa ya Paşa komuta sende der. Paşa verir ateş emrini Yunan donanmasını batırır kendi limanlarında.
Bunu haber alan Mustafa Kemal Ziya Paşa'ya 1934 te soyadını Şira verir.
Mustafa Kemal Tekirdağ'da demir iskeleden hükümet konağına kadar kırmızı halılar serilir. Ziya Paşa, 'Paşam bir kişi sizi karşılamaya gelmedi' dedr.  Mustafa Kemal kim olduğunu sorar. 'Hakim' cevabını alır. Paşa da "Ha o mu o otursun yerinde biz gedeceğiz ona. Onun bizi karşılamasını isteseydik onların cübbelerine cep ilik ve düğme yapardık" der. 
Mustafa Kemal Tekirdağ'da geçer tahtanın başına bir cümle yazar; 'kalem ve onunla yazanlara and olsun ki ey Muhammed sen yaratılmışların en yücesisin' bunun adı Kalem süresidir hem Mustafa hem Müslüman hem de laik olmaz diyenler kalem süresini okudular yazdılar da ben mi okumadım duymadım.
Bakkal, kasap, manav tarttıkları terazinin mal kefesi diğerinden hacmi büyük darası ayni el kesmesin diye kenarları kıvrılır, bu kıvrılan mal koyulan kefenin kıvrılan yerine tel sarar ele geçince kabahati çırağa atarmış, halk arasında bakkal kasap manav terazinin kefesine tel sarar ele geçince kabahati çırağa atar değimi yerleşmiş.
Yüksek Seçim Kurulu'nun da rozeti terazi teli neresine sardılar ben göremedim.                      

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...