İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Suriye'de köşe kapmaca

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Barış Pınarı Harekâtı ile başlayan süreçte yaşananlar baş döndürücü. Önce ABD Başkanı Donald Trump’ın 9 Ekim tarihli mektubu gecikmeli de olsa basına yansıdı. Aynı gün ABD heyeti Ankara’ya geldi. 13 maddelik mutabakat imzalandı. Harekâta 120 saatliğine ara verildi. Bu gelişmeler, dış politikada nelerin olabileceğinin, nelerin olamayacağının görülmesi açısından önemliydi. Sıralayalım...
ABD’nin eğittiği, donattığı, desteklediği, “kara gücüm” dediği PKK-PYD-YPG terör örgütünden vazgeçmeyeceği, onu Türkiye’ye karşı koruyacağı, bölge ülkelerine karşı kullanmak üzere elinin altında tutacağı görüldü.
ABD’nin Irak’tan çıkmadığı gibi Suriye’den de çıkmayacağı, bu iki ülkedeki askeri varlığını, İran’ı kuşatmak, Türkiye üzerinde baskıyı sürdürmek, İsrail’in güvenlik ihtiyaçlarını tahkim etmek, Kürt devleti kurmak, enerji kaynak ve güzergâhlarını denetlemek için koruyacağı görüldü.
Türkiye ile PKK-PYD-YPG terör örgütünü “okul bahçesinde kavga eden iki çocuğa” benzeten, “Biraz kavga etmeleri gerekiyordu, sonra ayırdım” diyen ABD Başkanı Trump’ın mektubunda, sosyal medya paylaşımlarında, basına verdiği demeçlerde, Türkiye’nin terör örgütünü muhatap alması, tanıması için Ankara’ya her yoldan basınç uygulamaya devam edeceği görüldü.
ABD’nin Türkiye’nin iç ve dış politikası, sivil ve asker bürokrasisi, ekonomisi üzerindeki etkisinin boyutları bir kez daha görüldü.
Ruslarla mutabakat lehimize oldu
Türkiye, geçtiğimiz günlerde Suriye sorununun çözümü ve Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin olarak önce Ankara’da ABD ile 13 maddelik, ardından Soçi’de Rusya ile 10 maddelik mutabakat imzaladı. Mutabakatlarla Türkiye, Suriye’nin kuzeyine yaptığı askeri harekâtı, Rusya ve ABD’ye kabul ettirdi. PKKPYD- YPG terör örgütünün sınırın 32 kilometre güneyine çekilmesini sağladı. Lakin büyük güçlerin terör örgütüne verdiği desteği kesemedi. Terörü tamamen etkisiz hale getiremedi.
Büyük devletlerin bölgeye ilgisini, Türkiye’nin devlet kapasitesini ve Suriye’de rejimin direncini aklımızdan çıkarmadan, gelişmeleri değerlendirelim.
1) Rusya’yla imzalanan mutabakat, ABD’yle imzalanan mutabakata oranla daha fazla Türkiye’nin lehineydi.
2) Hem ABD hem Rusya, PKKPYD- YPG terör örgütünü farklı gerekçelerle, farklı araç ve yöntemlerle destekliyorlar. İki devlet de Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığına karşılar. Barış Pınarı Harekâtı’na başlangıçta itiraz etseler de, güvenli bölgeyi, biraz daraltarak da olsa tanıdılar.
3) Türkiye, askeri harekât sayesinde, Cenevre’deki anayasa görüşmelerinde masaya daha güçlü oturma fırsatı yakaladı.
4) Dünya, Rusya’nın Suriye’de zaten çok güçlü olan nüfuzunu kabullendi. Rusya’nın Suriye’deki etkisi arttı. ABD’ninki geriledi.
5) Suriye meselesinde Türkiye ile Rusya arasındaki işbirliği daha da gelişti. Rusya’nın Türkiye’nin enerji politikası üzerindeki etkisinden sonra, savunma politikası, dış politikası üzerinde de nüfuzu yükseldi.
6) Suriye rejiminin, topraklarında egemen olduğu alan genişledi.
Şam’la ilişki kurmanın önemi
7) ABD’nin Türkiye’ye koyduğu yaptırımlar kalktı.
8) Ne ABD ne Rusya’nın PKKPYD- YPG terör örgütüne verdikleri destekten vazgeçmeyecekleri görüldü. Bu iki devlet sayesinde terör örgütü, güvenlik bölgesinin güneyine yerleşti. İki büyük güç birlikte, Türkiye’nin terör örgütüne daha büyük darbe vurmasını engelledi.
9) ABD’nin Suriye’den kısa vadede çıkmayacağı bir kez daha anlaşıldı.
10) Rusya’nın, Suriye’nin üniter yapısı konusunda Türkiye ve İran kadar hassas olmadığı, özerklik veya federasyon içeren bir çözüme karşı çıkmadığı iyice görüldü.
11) İktidar, Suriye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve siyasi birliğini korumanın tek yolunun Suriye devletiyle görüşmekten geçtiğini geç de olsa kabul etmeye başladı. Sayıları 5 milyonu bulan geçici koruma statüsüne sahip Suriyeli sığınmacıların hiç olmazsa üçte birini ülkelerine göndermenin yolunun, Şam’la iletişim kurmaktan geçtiği, nihayet itiraf edildi.
12) Emperyalizm destekli PKKPYD- YPG terör örgütünün, ABD olmadan varlığını sürdüremeyeceği bir kez daha tescillendi.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...