İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Neyin savaşı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Savaşı başlatanlar kim?

Savaş ya da kavgayı kimin başlattığı herkesçe bilinmekte.

Hani herkes dost canlısıydı;

Hani inanç sahibi olanlar paylaşımcıydı;

Hani sana tokat atana diğer yanağını da çevir diyorlardı;

Hani barış ve hoşgörü inancına sahibiz diyorlardı, demek ki boş ve kuru laflarla gerçekler yan yana durmuyor.

Savaşın adı ne olursa olsun egemen sınıfların çıkarları için yapılmakta. Bu nedenle "savaş" ekonomik ve politik çıkarları temelinde amaçlarını gerçekleştirmek isteyen sosyal sınıflar ve topluluklar arasında ki politik mücadelenin silahla yapılma biçimidir.

Dünden bugüne tarihsel süreçte hangi gerekçeler söylenirse söylensin işgal ve talan ilkin yağmacılık sonraki dönemlerde kölelik ve sömürgecilik ile taçlandı. Göçebe topluluklar ya kendisi gibi göçerlerin ya da yerleşik düzene geçenlerin yurtlarını basıp talan etmiştir. Günümüzde kimilerinin" atalarımız" dediklerinin yağmacı oldukları da gün gibi aşikâr.  

Ekonomik toplumsal ilişkilerin ilkin kapitalizme ve sonrası kapitalist emperyalizme dönüşmesiyle işgal-talan yani savaşın yapısı da değişti. Çünkü ekonomik egemenlik ilişkileri üretim ve satış ile bitmiyor bunun pazarı olması ve korunması gerek. Pazara sahip olmak için güçlü ekonomik, politik ve askeri güce sahip olmalı.

 Kapitalizmin ilk evresinde savaşlar başka bir ülkeyi sömürgeleştirmek ya da başka bir ülkenin sömürgesini kendi ülkesine sömürge yapmak için olurdu. Kapitalizmin emperyalizm aşamasında jandarma ve baş jandarma ülkelerin diğer ülkeleri sömürge ağına katmak ve pazar paylaşımı için savaşlar çıkarmakta. Sistem içinde sömürge ve pazar paylaşım savaşları yeniden ve yeniden paylaşım içim çıkarılmakta.

Kapitalist emperyalist ülkeler kendi çıkarları gereği ülkeleri ve toplumları birbirine düşürür bölgesel savaşları çıkarır. Bölgesel savaşlar kendi ülkesindeki üretimlere pazar sağlamayı amaçlar. Ülkelerin birbirlerine dostluğu onların işine gelmez düşmanlıkları körükler. Çatışma ve kavgalarda özellikle savaş araçlarının alımı ve satımı silah üreticilerinin işine gelir. Silah üreticileri ve aracıları bu durumda variyetlerine variyet katar.

Savaş sanayii ve buna bağlı ağır sanayi üretiminin müşterileri çatışma ve savaş halindeki ülkelerdir. Sistemin yapısı gereği genel ya da bölgesel savaşlar sömürü çarkının devamı için pazarların tekrar tekrar paylaşılması temelinde çıkarılmakta. Ekonomisi ve sanayisi, silahlanma ve savaş üzerine kurulmuş olan bu sistem acımasız ve bir o kadar bencil.

İçinde yaşadığımız bu mevcut sistem (kapitalist/emperyalizm) yaşadığı ekonomik ve politik bunalımın çıkışını "savaş ekonomisiyle" çözmeye çalışmakta.  Savaş onun için bir yaşam biçimidir.

Geçen yüzyılın başında pazar paylaşımına sonradan eklemlenen Almanya pastadan pay almak için birlikte olduğu Osmanlıyı ortaya sürdü. Kendisi buradan pay alamadığı gibi ülkesi büyük bir bedel ödedi. Aradan çok zaman geçmeden tekrar pazar paylaşım savaşına girdi. Hitlerin Nazi Almanya'sı "tereyağı yerine tank" sloganı attı. Dönemin İngiliz iktisatçısı J. M. Keynes " tekelci kapitalist ekonominin durgunluğu yerini sürekli bir savaş ekonomisine bırakmalıdır" der. Net bir ifadeyle 'ekonominin durgun kalmaması için savaş çıkarılmasını' önerir. Keynes gibi uluslar arası ya da "yerli" iktisatçılarımız sistemin ya da ülkenin bunalımdan veya çöküşten çıkışı için devlet yöneticilerine dün olduğu gibi bugünde "çatışmaları, savaşları" önermekte.

Her çatışma ve savaş bir yıkım bir yok oluştur. Doğayı tahrip ederken insan evladının birkaç kuşağını da yok etmekte. Çatışma ve savaşlardan sebeplenen silah sanayicileri ve tüccarları olurken toplumun diğer bireyleri ağır bedeller ödemekte.

Savaşların galibi yoktur, bu durumdan çıkar sağlayanlar vardır.

Evet bir savaş var, kişisel menfaat ve çıkarı için insanları birbirine düşüren, kendi inancını ya da derisinin rengini üstün gören baskıcı, sömürücü hakim egemen sınıfa karşı insan evladının onlarla "bir savaşı" var.


 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...