İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Toprağı vatan yapan şehit ve gaziler İnsanı ulus yapan ise değerleridir...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Önce sayısı açıklanır.

Sonra isimleri.

Ve ardından Türk Bayrağına sarılı tabutlarını görürüz ekran başında.

Ve elbette "ateş düştüğü yeri yakar." Çünkü bilemezdik bu vatanın bekası için canını hiçe sayıp şehit olan askerimizin, polisimizin ve korucularımızın geride bıraktığı anne, baba, eş, evlat ve kardeşlerin içini yakan kor ateşin ne denli acı verdiğini.

Yüzünü dahi görmediğimiz, ismini yada hangi şartlarda büyüdüğü konusunda en ufak bir bilgi sahibi olmadığımız o değerlerimizdi 83 milyon Türk Halkının huzurunu sağlamak adına kendinden, ömrümden ve sevdiklerinden fedakarlık göstererek görevi başında şehit ve gazi olmaları.

Sayılar içimizi yaksada o aynı çatışma yada pusuda yaralı olarak kurtulan güvenlik güçlerimizin nefes aldıklarını ve yaşıyor olduklarını bilmek burukta olsa bir teselli oluyordu bizler için.

Hele ki sarf edilen “bu vatan için değil kolumuzu, gözümüzü, bacağımızı ölüme bile koşarak gideriz” cümlesi daha ağzı annesinden emdiği süt kokan 14 ve 15 yaşında eline oyuncak yerine silah alıp Çanakkalede destan yazan kurtuluş savaşı kahramanlarımızın bıraktığı emanetin ne denli doğru ellere teslim edildiğinin bir göstergesiydi aslında.

İçimizi bir tek şey acıtıyordu!

O da şehit ve gazilerimize gösterilen ilginin bir süre sonra yerini kaderine terk ediliyor olmasıydı. Yani yıldan yıla düzenlenen sade bir tören ve iki satır yazı ile hatırlanıyor olmak bile onları mutlu etmeye yetiyordu.

Sınırlıydı yani vefamız!

Ve sonrasın refakatçileri eşliğinde geldikleri (gözlerini kaybeden, ayağı protez olan, tekerlekli sandalyeye mahkum olan gazilerimizin 364 gün sonra tekrar hatırlanmak üzere ettikleri hüzünlü vedalar.)

Asalet mi?

Devlet ne veriyorsa onunla yetinip üstüne Allah devletimize zeval vermesin diyebilmekti!

Çünkü göğüslerinde taşıdıkları onur madalyasıydı onları böylesine asil yapan.

Bu vesile ile dağda, düz ovada görev yaparak şehit ve gazi olan bütün asker ve polisimize bu ülke insanım adına sonsuz minnet ve şükranlarımı sunuyorum.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...