İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İşsizlik esnaf doğuruyor

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ülkemizde işsizlik almış başını gidiyor. Geçim derdi hat safhada. Ne yapmalı? Ne etmeli? Biraz araştırdıktan sonra eş dosttan borç harç alıp ticaret yapmaya karar veriyoruz. Ticaret kriterimizde en az olan değil, en fazla olan işletmeler var. Bakıyoruz mahallenin her köşesinde bir bakkal var, bakkal açmaya karar veriyoruz. Çok fazla teferruat da gerektirmiyor. Bazı şartları yerine getirdiğimizde istediğimiz şekilde açabiliyoruz.

Düşüncemizde; “semtimizde, işletme olarak en çok bakkal varsa en çok işi bakkallar yapıyor” şeklinde oluyor. O semtte kaç bakkal var? O bölgede bakkala ihtiyaç var mıdır? Diğer bakkalların iş gücüne ne kadar etki ederiz? Araştırma gereği bile duymuyoruz. Ülkemizde devlet denetimi altında bu araştırmayı yapacak bir mekanizma yok. ihtiyaca göre işletme hakkı verecek bir birim de yok.

“Rızkımı veren Hüdadır kula minnet eylemem, biz açalım Allah Kerimdir.” Düşünce yapısıyla hakkıyla, işinin ehli esnafı el birliğiyle bitirdik. Lokanta açan aşçılığı bilmez. Berber açan ustura tutmasını bilmez. Fırın açan hamurdan mayadan anlamaz. İnşaat yapan çivi çakmasını bilmez…

Çıkalım çevremizi dolaşalım. Bulunduğumuz semtte kaç bakkal var? Kaç berber var? Kaç fırın var? Kaç terzi var? Kaç lokanta var? Sektörel olarak işletmeleri çoğalta biliriz. Son olarak kaç fabrika var ona bakalım? Birbiri ardına gelişi güzel dizilmiş işletmeler. Ticaret yapmaya para kazanmaya odaklı değil, günü kurtarma derdinde. İşsizlik ve çaresizlikten dolayı borçla açılmış işyerleri ve esnaflıkla alakası olmayan insanlarımızla dolu. Halbuki çevresinde iki-üç tane fabrika olsa orada istihdam sağlayacak ve esnaflığa yeltenmeyecek.

Peki dünyada bu işler nasıl oluyor?

Almanya’da iş kurmayı düşünüyorsanız açacağınız iş koluna ait ustalık belgenizin olması gerekiyor. Ülkemizde çoğunlukta yapılan, işin ehli değilseniz başkasının ustalık belgesini kullanıp iş yeri açarsınız. Almanya’da bu durum tespit edildiğinde, bir daha ustalık belgeniz olsa dahi o branşta iş yeri açamazsanız.

İtalya da manavlık yapmak istiyorsanız mutlaka çiftçilik belgesine sahip olmalısınız ve en az bir ürünü yetiştirmek zorundasınız.

Fransa da terzi iseniz caddenizde başka bir terzi var ise kendi mülkünüz dahi olsa o cadde üzerinde terzilik yapmak için işyeri açamazsınız.

Japonya da siyaset yapıyorsanız, kendinizle çelişen bir eylem veya söylemin onursuzluk olduğunu da peşinen kabullenmelisiniz. En hafif eylemle istifa etmeniz ya da en ağır eylemle harakiri yapmanız beklenir.

Güneydoğu Asya ülkesi Singapurda, Televizyon, gazete, dergi, internet ve sosyal medyada uydurma ve yalan haber paylaşmak ve yaymak suç ve cezası 10 yıl hapis.

Kanada da para karşılığı yalan ve yanlı haber yapan medya görevlilerine en aşağılık yaratık gözü ile bakılır ve toplum tarafından dışlanır.

Avrupa Birliği üyelik süreci 1987 yılında, tam üyeliğe başvurmamızla birlikte devam ediyor. O kapıdan bir türlü içeri giremiyoruz. Hep bir bahane bulunup yıllarca bizi kapıda bekletiyorlar.

Nasıl içeri alsınlar ki?

Yalan bizde, şiddet bizde, hırsızlık, yolsuzluk bizde, istikrarsızlık bizde…

Siz bu vasıfları taşıyan birisini evinize alır mısınız?

Ticaretinize ortak eder misiniz?

Sonrada;

Avrupa Birliği bizi neden kabul etmiyor?

Dünya bizi neden sevmiyor?

Neden sevsin ki?

Sağlıcakla…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...