İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Bize kâfir demiş Mütfî Efendi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

“Şimdi hayli sühan-verûn içre,

Nef’î mânendi var mı bir şair?..

Sözleri Seba-i Muallâka’dır,

İmrülkays kendidir kâfir!”

Günümüz diliyle: Şairler içinde Nef’i’nin bir eşi yoktur. Şiirleri, cahiliye devrinde Kâbe’nin duvarlarına asılan şiirler gibi güzeldir. Sanki o kâfir (Nef’i), İmrülkays’ın ta kendisidir!

( İslamiyetten önce kabe duvarına meşhur şairlerin yazdığı şiirlere “Seba-i Muallaka” deniliyor. “İmrülkays” ise meşhur putperest şairdir. Burada Şeyhülislâm Yahya Efendi, ince, derin ve zeki dokundurmalarla çağın büyük şairi Nef’i Efendi’ye “kâfir” diyor.)

Nef’i bu taşın altında kalır mı hiç? Cevabı anında yapıştırıyor:

“Bize kâfir demiş Mütfî Efendi,

Tutayım ben ana diyem Müselmân,

Vardıkda yarın Rûz-i Cezâ’ya,

İkimiz de çıkarız anda yalan!”

Eski zamanların kanaat önderleri, siyasetçileri, bürokratları, münevver insanları toplumun içerisinde gördükleri sorunların, problemlerin çözümü noktasında nezaket kuralları çerçevesinde nükteler, mizahlar, hicivler, edebi şiirler ile yapıcı bir dille ifade ederler. Ve bu dile o kadar çok dikkat ederler ki çünkü onları dikkate alan halk içerisinde kutuplaşmaya, kargaşaya mahal vermemek dertleridir.

Nüktedanlık, mizah ile kendini ifade etmek hem incelik, hem zeka, hem de kültür işidir. Yani azda olsa mürekkep yalamadan, kitap okumadan, şiir okumadan olacak işler değildir. Bu işler azda maharet ister…

Zaman insanoğlunu değiştirir derler, ama değişmez. Değişen sadece insanların yaşam standartlarıdır. Dün hırs, hased, fesat ve muhteris olan insanoğlu bugünde bu hasletlerini kat be kat devam ettiriyor, ettirecektir. Aksini iddia edenlere hodri meydan, engel olun bakalım! Kime ne kadar engel olabilirsiniz? Kişinin ahlaki ve vicdani yönü gelişmemiş ise hiçbir şey yapamazsınız! Zaten en başta insana yapacağımız yatırımı en son yapıyoruz.

Anlamak masraflı iştir...

Sezai Karakoç, anlamak masraflı iştir diyor..

Emek, gayret, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da cahillik kâfidir.

Hayatımızın her alanında gerek ailemizde, gerek iş yerimizde, gerek dost ve arkadaş meclislerinde doğru iletişim kuramıyoruz. Dikkat edelim kurmuyoruz demiyorum, kuramıyoruz! Çünkü birbirimizi anlamak için değil, yargılamak için ve ben en iyisini bilirim tavrıyla cevap verme derdiyle dinliyoruz!

Yazar Jim Rohn dediği gibi, “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Sahip olduğunuz zihin yapısının etrafınızda iletişimde olduğumuz beyinlerden etkilenip şekillendiğini unutmayın. Çünkü beynimiz sosyalleşmeye ve etrafındaki diğer beyinler ile senkronize olmaya bayılır. Belli bir zamandan sonra etrafınızdakiler gibi düşünmeye, konuşmaya ve yaşamaya başlarsınız. Önce kimliğinizi sonra fikrinizi daha sonra da benliğinizi farkında olmadan kaybedersiniz...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...