İstanbul
Açık
7°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Eşkiya ve Che

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Eşkiya olarak biliriz adlarını ama her biri aslında kanundan veya kanunsuzluklardan kaçmışlardır.
Dağlara çıkana kadar vardır bir adları, dağlarda yaşadıkça 'Eşkıya' namını alırlar.
Harhurlu Haco, Tilki Selim, Davudo, Mamudo, Yezidi Mirzo, Arnema gibi eşkıya isimlerinin adı geçer.
Mesela meşhur Çökertme türküsündeki bahsi geçen Halil bir tütün kaçakçısıdır ve sevdiğiyle kaçarken öldürülmesi üzerine bu türkü yakılır.
Her ne kadar eşkıyalık artık son dönemlerde tarihe karışmış gibi görünse de Somali gibi bazı bölgelerde korsanlık şeklinde devam ediyor.
Ulaşım sistemlerinin ve iletişim ağlarının gelişmesi eşkıyalığın dağ saltanatını yıkmıştır.
“Harama uçkur çözmeyen” eşkıya kısmı halk nezdinde her zaman itibar görmüş olsa da 'Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz' kalıbı da dilimize pelesenk olmuştur.
*
Bu günlerde Eşkıya denince aklınıza kim gelir bilmem ama benim aklıma Şener Şen'in başrol oynadığı film gelir.
Neydi o değil mi?
Baran.
Şahane bir karekterdi ve maalesef, önce dağlara kaçmış, sonra yıllarca hapis yatmış ve en son büyükşehirin beton yığınına denk gelerek kaçamadığı için yüzlerce kurşun yedikten sonra ancak ölmüştü.
Son eşkıya 1970’lerin sonunda Muğla’da dağa çıkan “Muğla canavarı” lakaplı “Eşref Atan” oldu.
Ege’de dağa çıkan son eşkıya da o oldu.
Ne zeybekti ne de adına türkü yakıldı. Öldüğü gün gazetelerde 2006 yılında, “Ege’de dağa çıkan ama adına türkü yakılmayan son eşkıya yatağında öldü” şeklinde haberler çıktı.
1970’lerden sonra kabadayılık nasıl tarihe karıştıysa, eşkıyalık da tarihe karışmıştı.
*
İki gündür zaten sosyal medya hesabının en çok konuşulan heştegi #eşkiya veya #che iken, bizim bugün başka konuyu işlememiz mümkün olamazdı.
Peki gündeme bu heşteglerin düşmesine sebep açıklama neydi.
Rize’de ilk kez gerçekleştirilen Fetih Kutlaması’nda konuşan TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın, Che Guevara tişörtü giyen Devrimci Liseliler'i hedef alan açıklamasında "Güney Amerika’da faaliyette bulunan bir eşkıya benim liseli gencimin yakasında, göğsünde olamaz. Olmamalı" demesiydi.
Zaten bu meclis başkanı ne zaman konuşsa gündem oluyor.
Anlayacağın adam tam isabet atış yapıyor.
Biliyorsunuz daha önce laiklik konusunda ve yeni anayasa konusunda da bir çıkış gösterdi ama gelen tepkilerden sonra; ben öyle denek istemedim diyerek de geri adım attı.
*
İsmail Kahraman, Che Guevara için eşkıya dedi ya.
Zaten o “Kralın sofrasında soytarı olacağıma, halkın sofrasında eşkıya olurum” diyerek eşkıyalığı reddetmemişti.
Sorun Che'ye eşkıya denilmesinde değil.
Sorun geleceğimiz olan, bizleri yarınlara taşıyacak, güneşimiz, ufkumuz, gururumuz gençlerin işine karışmakta.
Gençlere sen ne anlatırsan anlat onlar zaten inandıklarını yapacaklardır.
Sen ne söylersen söyle onlar zaten işine geldiğini duyacaktır.
Şayet sen gençlerin Che Guevara'nın rozetini takmamaları gerektiğini istiyor ve düşünüyorsan bunun yerine onlara daha iyi bir alternatif sunacaksın.
Aksi halde sözün havada kalır.
*
Bu yazıda Che Guevara'nın kim olduğunu yazmama gerek yok.
Zaten anlatmaya benim kelime dağarcığım yetmez.
Belki Fidel Castro'dan dinlemek lazım onu.
39 yıla o kadar şey sığdırmış ki Türkiye'de bile meclis başkanalrının biri gelip biri gider ama Che gibi eşkıyalar ölümsüzdür.
Onları ölümsüz yapan şey zaten onların eşkıyalıklarında yatıyor.
Kanunsuzluklara karşı, düzensizliklere karşı, haksızlıklara karşı, adaletsizliklere karşı, haklının değil güçlünün, emeğin değil paranın esiri olanlara karşı Che'ler eşkiyalığı seçmişlerdir.
*
Oysa isteselerdi değil 39, 99 yıl yaşarlardı.
İsteselerdi değil sürgün, saraylarda yaşarlardı.
İsteselerdi değil aç susuz, bolluk içerisinde yaşarlardı.
Peki ne yaptılar, yenilediler, ezilmediler, bükülmediler, güce teslim olmadılar.
ABD'ye ve sömürüye karşı direndiler, savaştılar, başardılar.
Başarmasaydı, ölümünden sonra dünya üzerinde sosyalist devrimci hareketlerin sembolü haline gelmezlerdi.
Başarmasalardı onlarla ilgili bu yazılar yazılmazdı.
Bu sözler söylenmezdi.
Başarmasaydı, Che Guevara'nın o meşhur fotoğrafı "dünya üzerindeki en ünlü fotoğraf ve 20. yüzyılın sembolü" haline gelmezdi.
*
Kimine göre Hazreti Muhammed de devrimcidir.
Mustafa Kemal zaten bana göre devrimcilerin en yücesi.
Deniz Gezmişler.
Yusuf Aslanlar.
Hüseyin İnanlar.
Mahir Çayanlar.
Devrimci denince akla ilk gelen isimler.
Gençlerin bu isimleri örnek alması kadar doğal ne olabilir ki.
Fethullahları. Hizbullahları. 
Sadullahları. 
Abdullahları örnek alsalardı daha mı iyi.
*
Yazımızı yine Che'nin bir sözü ile bitirelim; ''Belki hiçbir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şey beni yolumdan etmedi'' ...
Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...