İstanbul
Açık
5°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Erdoğan'ın şansı Nusret Bayraktar gibiler...

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bugün gazetemizde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın çalışma arkadaşlarından Nusret Bayraktar'ın röportajını okumanızı dilerim.
Röportaj sonrası aklıma geleni buradan da yazmak istedim.
Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın buralara gelmesinde, başarılara imza atmasında kesinlikle Nusret Bayraktar gibi donanımlı, uzman, eğitimli, fedakarca çalışan dostlarının katkısı büyük.
Gerçek hayatta sık sık karşılaşmıyoruz.
Şayet birisine her zaman sunduğunuz imkanları azıcık sunmayı verin.
Sizden daha kötüsü, sizden daha başarısız, sizden daha eksik insan kalmaz.
Oysa aynı imkanlar devam ettiği sürece en büyük yine sizsiniz.
*
Nusret Bayraktar ismini Refah Partisi döneminde çok duyardık. Milli Görüş geleneğinden gelen, Beyoğlu Belediye Başkanlığı yapmış, Rize milletvekilliği yapmış bir isim. 
Adı bir süre Çevre Bakanı adayı olarak geçti.
Rize'den en son seçimlerde aday yapılmadı.
Beyoğlu'na aday yapılmadı.
Erdoğan ile o kadar dost ve yakın olmasına rağmen bazı talepleri karşılık bulmadı.
Ama o ve onun gibiler her zaman Erdoğan'ın tereddütsüz yanında durmaya devam ettiler.
İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bana göre galiba en büyük şanslarından birisi bu.
Diğer partilerde ve diğer siyasi liderlerde bu durumlarla karşılaşmak pek imkansız da onu söylemek istedim..



Bu kavga başka kavga!



Bu kavga başka, iki Ak Partilinin kişisel kavgası.
Birisi Av. Abdullah Erenoğlu Büyükçekmece Belediye Meclis Üyesi.
Diğeri Salih Örsoğlu. Her iki partili de AK Parti Büyükçekmece eski ilçe başkanı Recep Erol yönetiminde birlikte görev yapıyorlardı.
Geçen hafta cuma günü her iki partili Büyükçekmece yaya üst geçidinde birbirine girmiş.
Kavga sonrası sadece Salih Örsoğlu hem hastaneye gidip rapor almış tedavi olmuş hem de savcılığa giderek şikayetçi olmuş Erenoğlu'ndan.
Her iki isimle de konuştum.
Aslında kişisel kavgaların pek haber konusu olmasını arzu etmem.
Ancak burada toplumsal mesaj olduğunu da düşünüyorum.
Çünkü şu bam teli denen şey var ya şu bam teli denen şey.
Bende de sık sık oluyor.
İnsanın üzerine üzerine geliyor bazı konular.
Trafikte.
Maçta.
İşte.
Her yerde.
Hele bu günlerde bir kaç isim var.
Onlarla ben de şöyle bir üst geçitte tenhada karşılaşmak isterim.
Sosyal medyadan atıp tutanlar.
Arkadan konuşanlar.
Yalan dolan yazıp çizenler.
Seviyesizce, terbiyesizce karalama yapmaya çalışanlar.
Karşınıza geldiğinde dili tutulup arkanızdan saatlere sallayanlar.
İnanın bana bırakın yaya üst geçitte karşılaşmayı.
İnsan bazen gecenin bir yarısı zırt diye cep telefonunuza düşen bir mesajdan sonra gidip o mesajı yazanın ağzını burnunu dağıtası geliyor.
Yani kısaca dostlar kavga bazen iyidir.
Dayak atana da iyi gelir, yiyene de.
Atan stres atar, yiyen kendine gelir...

Hasan Akgün neden Kılıçdaroğlu’na değil Erdoğan’a koştu!

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta sonu aynı gün aynı saatte (26 Kasım 2016 Cumartesi) Cumhurbaşkanı Erdoğan Büyükçekmece'deydi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu da Bakırköy'de.
Her ikisi de toplu temel atma programına gelmişti.
Bölgemizdeki CHP'li belediye başkanlarının tamamı Bakırköy'delerdi.
Liderleri Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakmadılar.
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı Tepecik'deki törendeydi.
Bu duruma bazı kesimlerden eleştiri geldi.
Neymiş efendim Akgün; kendi parti liderinin katıldığı bir törene değil de, artık partili bir Cumhurbaşkanı gibi davranan Erdoğan'ın katıldığı törene neden katıldı.
*
Arkadaşlar ben hayatımda bir olayı değerlendirdiğinde olabildiğince çok yönlü bakmaya çalışıyorum.
Artısı, eksisi, normali falan.
Daha sonra bana yakın, yani kendimce doğruya yakın hangisi ise onu uyguluyorum veya işim gereği yorumluyorum.
Bu olayı da şöyle bir maddeleştirirsek:
Bir; Kılıçdaroğlu evet benim parti liderim ama Erdoğan bu ülkenin cumhurbaşkanı.
İki; Kılıçdaroğlu'nun töreni bana 3-4 ilçe uzakta ama Erdoğan'ın töreni kendi ilçemde ve mahallemde.
Üç; Kılıçdaroğlu hemen hemen her hafta İstanbul'da bir törende ama Erdoğan senede en fazla bir iki defa benim ilçemde.
Dört; Erdoğan'ı herkesimin cumhurbaşkanı gibi davranmaya davet ediyorsak ben sadece CHP'nin belediye başkanı gibi davranamam.
Beş; kendi ilçemde İSKİ gibi önemli bir kurumun önemli bir projesinin temeli atılıyorsa burada bulunmam gerekiyor...
...
Bu maddeleri çoğaltabiliriz ama bu kadarından bile yola çıkarak Akgün'ün tercihinin doğru olduğunu söyleyebiliriz...
Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...