İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Albatros öğretisi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Yeryüzünde ki tüm sular birleşse de bir gemi içine su almadıkça batmaz..

Hayat yolculuğu, deneyimler kazandıkça yaşam faktörümüze yön veren tecrübelerden ibarettir. Bilmediğimiz, yaşamadığımız, tatmadığımız duygulara yabancı olmakla beraber, kabullenmeden kendi doğrularımızı başkasının yaşanmışlıklarına yön vermeye kadar uzanan bir yolculuk da olabiliyor çoğu zaman. Benim fikrimde olmayan benden değildir felsefesini pek çoğumuzda görebiliriz. Dünya sanki tek bizim etrafımızda dönüyormuşcasına öyle hoyrat olabiliyoruz.

İtalyan şair ve siyasetçi Dante Alighieri için anlatılır:

Bir karnaval günü patronu olan Medici, kılık değiştirerek kalabalık içinde Dante’yi arıyor, bir türlü bulamıyormuş. Bir süre sonra yardımcılarını çağırarak, çevrelerindeki insanlara “İyiliğin ne olduğunu kim bilebilir?” diye sormalarını istemiş. İçlerinden yalnızca biri, şu bilgece yanıtı vermiş: “Kötülüğün ne olduğunu bilen!” Bu yanıt üzerine o kişinin Dante olduğunu anlamışlar.

Oysa ki; benzer koşullar içinde bulunmuş, aynı duyguları yaşamış bir insanın yaklaşımı, mutlaka önemli bir farklılık gösterecektir.

Peki hiç yaşamadığımız bir duyguyu, yaşanmışlığın sonucu olan davranışı ne kadar bilebiliriz? Varsıl olan yoksulu, mutlu olan mutsuzu, tok olan açı, özgür olan tutsağı, sevdiğini toprağa vermiş biri ile toprağa sarılmayan biri arasındaki farkı, kanser olmayanın kanserliye olan düşüncesi, sağlıklı ile sağlığında sorun olanları, sevgiyi bilmeyenden sadakati, yalanı ilke edinenden dürüstlüğü, sağlıklı olan sağlıksız bir insanı gibi duyguları ne kadar anlayabilir? Anlamaya çalışmak ile aynı şey olmadığını ancak yaşanmışlıkla öğrenilir.

Sabahattin Ali’nin, Kuyucaklı Yusuf romanında geçen şu sözler, söyleyeceklerimi özetler gibidir:

“Bir zamanlar ben de başka türlü düşünüyordum; her şeyi aklımla halletmeye kalkıyordum. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da deneyim. Sana söylediğim şeyleri otuz seneye yaklaşan bir hayat bana öğretti. Sen de yavaş yavaş yola gelirsin.”

Deneyimler insanı olgunlaştırır, kimi hayata küskün perde arkasından bakar kimini ise güçlendirerek hayatın kıymetini tüm cömertliği ile güzelleştirmek için yaşar. Enerjiler böyle çoğalır.

Mistik enerji dünyası içinde seyir halindeyken kuşların yaşamları hep dikkatimi çekmiştir.

Kanatlarını özgürce çırparken ne kadar da güzeller. İç dünyamıza yolculuk yaparken, kendimizi sorgularken de kanat çırpıyoruz. Umutlar kanat çırpmak için varlar, gelecek o kanatların ardındadır.

Bu yüzdendir ki tarihin eski dönemlerinde bile kuş sembolü pek çok kültürde aşk, başarı, kariyer, ruhsal güçleri arttırma simgesi olarak da kullanılmış. Yeniden hayat bulmak olarak da düşünülebilinir.

Yalnız ruhları çoğu zaman, o sevdiğim Albatros kuşlarına benzetirim. Fırtınalar arasında boğuşan, uzun dönem tek başına kalan ve eşini bulduktan sonraki hayatı boyunca da ona sadık olan efsanevi güzellikte olan o kuşların hayatları nadide bir kıymettir.

Bilmediğimiz, gördüğümüz, öğrendiğimiz yaşamları anlamaya çalışmak ile yaşamak farkı bu olsa gerek. Yaşamı deneyimleyerek, umutlarımızı kanat çırparak renklendirebiliriz. Gerisi hayatın reklam kısmındaki teferruattır.

Ruhu kanser etmeden yaşamak esastır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...