AHMET HAKAN!
Ben bazen katılır bazen katılmaz bazen çok itiraz eder, bazen bozulurum ama bu adamı severim ve köşesini hep okurum.
Ben herkesi okurum, bu adamı hep okurum.
Ahmet Hakan dün Hürriyet gazetesindeki köşesinde, Athena Gökhan'a mektup yazmış.
Şahane.
Nasıl mı, şöyle.
"Sevgili Athena Gökhan beyefendi, sizinle hiç karşılaşmadık, iki satır olsun muhabbet etmişliğimiz yok, selamlaşmadık bile, uzaktan gördüğüm kadarı ile iyi bir insana benziyorsunuz.
Vicdanlı bir tarafınız var, bundan eminim, bir hakkaniyet duygusu taşıyorsunuz, bundan da eminim.
Sevgili Athena Gökhan beyefendi, metroda tacize uğradığı iddia edilen sarıklı cübbeli adamla ilgili olarak;
"Bunun lâiklik ve cumhuriyet düşmanı olduğu kesin", demişsiniz.
Yapmayın, bunu Athena Gökhan beyefendi.
Çünkü bunu yaptığınızda, mesela uzun saçlı, küpeli, marjinal kıyafetli birini gördüğünde, "bunun din ve Allah düşmanı olduğu kesin" diyen yobazın yaptığı arasında zerre kadar fark yoktur.
Ahmet'in söylediklerine yazdıklarına satır satırına, noktasına virgülüne bütün kalbimle katılıyorum.
Athena Gökhan'ı ben de hiç tanımam, sadece jüri üyesi olduğu yıllarda sıkıca takip ettiğim, saf masum ve doğal haline bayıldığım bir adamdı.
Gökhan hakkında, benim kalbim hep çok iyi insan olduğu, çok hakkaniyetli olduğu ve merhametli bir insan olduğunu düşünüyor.
Ahmet Hakan hakkaniyetinden, iyi bir insan olduğundan emin olduğu bu adama aslında, Gökhan'ın bizzat kendisini tarif ederek, sen de dövmeler içinde, küpeli, marjinal kıyafetli birisin, bazı yobazlar da senin hakkında bu din iman bilmeyen, Allah düşmanı birisi deseler olur mu?
Olmaz, ama bak senin bu yaptığın aynısı, diyor.
Halbuki Gökhan cuma namazına giden, abdest alırken camide fotoğrafı olan, tasavvuf bilen bir adamdır.
O nedenle, düşmanlık yapmayın, kimseyi düşman ilan etmeyin demek istiyor.
Ya ben Funda ne demek istiyorum.
Benim için bu ülkede insanlar namuslu insanlar ve namussuz insanlar olmak üzere ayrışırlar.
Benim için bu ülkedeki insanlar, merhametli insanlar ve merhametsiz insanlar olmak üzere ayrışırlar.
Ya hak hırsızları.
Onu da başka zaman yazacağım.
Funda'nın aklındakiler…
... Ahhh Cengiz Semercioğlu ahhhhh.
Malûm Çukur dizisi ve içerdiği şiddet konusunda tartışma var.
Benim seyretmediğim bir dizi, ama diziyi ve içindeki konuyu biliyorum.
Cengiz, bu tartışmayı tek suçlu Çukur mu? diye köşesin de yazmış.
Önce diyor, bireysel silahlanmayı durduralım, kadına şiddete iyi hal uygulamayalım, toplumun huzurunu bozanları adli kontrol şartı ile bırakmayalım.
Bunları yaparsak Çukur çok izlenen dizi olmaktan çıkar diyor.
Bu sıraladıklarının tamamı adalet sisteminde sorunlu çok haklısın Cengiz, tamam ama hayatımda ben böyle bir kıyaslama ve sonuç görmedim.
Yani bir dizide şiddet, silah görmememiz için, insanların böyle dizileri seyretmemeleri için önce bu sıraladıkların yerine gelecek.
Bir ülkenin halkı, eğitim durumu, anladıkları, özentileri, televizyonun önemi, o ülkenin bu konudaki iklimi çok bellidir Cengiz'cim.
Televizyon ve diziler çok önemli gerçekten içerdiği şiddete dikkat etmek zorundalar.
Herkes hepimiz dikkat edeceğiz, önce o, sonra bu sıralamasını herkes kafasına göre yaparsa olmaz ki.
Benim şiddetim, senin şiddetin kıyaslaması ile bu dert çözülemez.
Konu bu.
... Avrupa meraklılarına, her fırsatta bak Avrupa'da o öyle o böyle diyenlere gelsin.
İspanya'da 14 yaşında bir kıza 5 kişi tecavüz ediyor.
Olay Barselona kentinde yaşanıyor, sanıklar toplu tecavüzden yargılanıyor.
Mahkeme heyeti diyor ki, "tecavüz sırasında 14 yaşındaki bu kız aşırı alkollü idi. Şüphelilerin cinsel ilişki de bulundukları kesin ama olayda şiddet kullanılmamıştır. Bu nedenle bu olay tecavüz olarak sınıflandırılamaz", diyor ve aynı nedenle bu olay sadece "cinsel istismardır" hükmünde karar veriyor.
Sanıklar 20 yıl ceza alacaklarına, 10 ila 12 yıl arasında hapis cezası alıyorlar.
Doğal olarak ülke gündeminde yerini alıyor ve kadın dernekleri protesto ediyor.
Gördüğünüz gibi hukuk diye başka ülkelerin sorunlarına burnunu sokan, her şeyi eleştiren Avrupa ülkesi İspanya skandal bir tecavüz kararı vermiş oluyor.
Hayırlı olsun.
