İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

UMULAN, BULUNAN…

YAYINLAMA:

Epey zamandır çok sevmeme rağmen ne tiyatro ne de bir müzikale gidememiştim. Ama Şeytanın bacağını kırdım! 2020 açılışını “İzmir’in Kızları” müzikaline giderek yaptım. Zaten Sezen Aksu ve şarkıları işin içindeyse bağlasalar duramazdım. Şans bu ya! Bir de oyunu Sezen Aksu ile izleme şansını yakaladım. Salona girişi çıkışı alkış kıyametti. Ama o, son derece mütevaziydi. Klasik Sezen işte, gel de tekrar tekrar hayran olma. Bu müzikali tercih etmemdeki bir başka sebep, oyunculardı. Benim için başta Derya Alabora olmak üzere Gökçe Bahadır, Olgun Toker ve Seda Akman önemli isimler. Oyun başlamadan şöyle bir salona baktım da tıklım tıklım doluydu. Büyük beklentiler ve heyecan ile girdiğim oyundan maalesef aynı hislerle ayrılamadım. Doğruyu söylemem gerekirse, tam bir hayal kırıklığıydı. Müzikal bittiğinde Yağmur Anaz performansı ve Sezen şarkıları dışında beğendiğim hiçbir şey yoktu. Konu aleladeydi. Senaryo üstünde hiç düşünülmemişti. “Nasılsa Sezen Aksu cümleleri araya serpiştirdik. Ne yapsak kurtarır.” rahatlığı ile yazılmış hissi veriyordu. Dans ve koreografi vasattı. İlköğretim müsamere gösterilerinden hallice. Kostümleri ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Mahalle arası terzileri, artık kumaşlardan çok daha iyi iş çıkarırdı. Ahh ahh yıla sükut-u hayal ile girdim. Umarım böyle gitmez.

Ahir zaman

Bilenler biliyor, yıllardır konuşuluyordu. Erkan Özarman ile ilgili bir dolu dedikodu yapılıyordu. Maalesef çoğu kötü, karanlık, kırmızı noktalı. Şimdi kulaktan kulağa dönen bu dedikodular ciddi bir iddia ile su üstüne çıktı. 17 yaşında Best Model yarışmasına katılmak isteyen bir erkek, tacize uğradığı iddiası ile şikayetçi oldu. Sonunda biri tüm cesaretini topladı. Umudum, bu olay domino taşı etkisi yaratır. Yıllardır o veya bu sebepten utanıp, korkup, susanlara ders olur. Kimse yapılan dayatma, taciz ve haksızlıklara susmamalı! Benim de seneler evvel ilk ağızdan duyup, haddim olmadığı için uzun zamandır sustuğum benzer bir olay var. Üstelik bu kişi Türkiye’de, Avrupa’da ve dünyada ciddi dereceler almış biri. O kadar çok baskı ve taciz yaşamış ki her şeyi elinin tersi ile itip memleketine dönmüş. Tabi ki kimsenin tercihi, özel yaşamı kimseyi ilgilendirmez. Ta ki bu olay kişisel hak ve özgürlüklere dayanana kadar. Hayaller ve umutlarla oynana kadar. Bir diğer acı gerçeği de hatırlatmakta fayda var. Yaptığımız hiçbir kötülük ifşa olmadan ve o günah ile hesaplaşmadan bu dünyadan göçüp gitmeyeceğiz.

Evrildim! “Her şey değişiyor. Dönüşüyoruz, mutasyona uğruyoruz. Değişmeyen tek şey değişim.” Şimdi size bu değişmez değişim kuralına, antitez! “Kimseyi değiştirmeye çalışmayın. Kimse, kimse için değişmez. Yedisin de ne ise yetmişin de o.” Hadi cevaplayın. Hangisi doğru? Değişiyor muyuz, değişmiyor muyuz? Bu deli sorular çookk uzun zamandır beynimde dönüp duruyor. Anlat Aslı, aslını astarını… Sen, hiç değiştin mi? Hayatta kalmak için, ayakta durmak için, mutlu olmak için ya da mutlu etmek için… “Aslı, sen değiştin mi?” Evet değiştim…

Öğrendiğimde! Çok istediğimde! Acı çektiğimde! Ve gerçekten istediğimde!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...