İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

MİLLİ MÜCADELE'DE TÜRKİSTANLILAR

YAYINLAMA:

Şairlerin dilinden 100 yıllık TBMM açılışında Türk Dünyası Mücahitleri…

TBMM’nin açılışının 100. Yılında bugüne kadar çok az işlenen bir konuda Anadolu’da verilen Milli Mücadele’ye Türk Dünyasından verilen destektir. Türkistan Türklerinin Milli Mücadele’ye çok önemli bir katkıları vardır ki, maalesef tarihin tozlu sayfaları arasında kaybolmuş ve yeterince anlatılamamıştır. Bilimsel çalışmalar ya da tarihçilerin bu konuya yaklaşımları da dar bir alanda kalmıştır.

Şair Nazım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanında anlattığı Hacı Ahmet Hac ibadeti için İstanbul üzerinden Haremi Şerife gitmek üzereyken Çanakkale Savaşlarına katılan Doğu Türkistanlılardan sadece biriydi.

Ve Türkistanlı Hacı Ahmet,

kısık gözleri,
seyrek sakalı,
hafif makinalı tüfeğiyle
dağlarda bir başına dolaştı.
Ve sabahleyin ve öğle sıcağında ve akşamüstü
ve ayışığında ve yıldız alacasında geceleyin,
ne zaman sıkışsa bizimkiler,
peyda oluverdi, yerden biter gibi o.
Ve ateş etti
ve düşmanı dağıttı
ve kayboldu dağlarda yine… diyerek olarak tarif ettiği Kuvay-ı Milliyeci Türkistanlılar dosyası mutlaka hazırlanmalıdır. Yine Türkiye'nin Kurtuluş Savaşına atfen, şair Mağcan Cumabay Nazım Hikmet yazdığı gibi,

Uzaktaki Kardaşıma diyerek,

Uzakta ağır azap çeken kardeşim

Solmuş laleler gibi kuruyan kardeşim

Etrafını sarmış düşman ortasında

Göl gibi gözyaşı döken kardeşim… kendi esaretini de atıfta bulunarak tüm Anadolu’yu Ata topraklarına davet eder..

Kardeşim sen o yanda, ben bu yanda

Kaygıdan kan yutuyoruz, bizim adımıza

Layık mı kul olup durmak? Gel gidelim

Altay’a, ata mirası altın tahta… Bu şiir Cumabay tarafından Kazakistan'da 1918-1919 kışında yazılmıştır.

Elbette Nazım Hikmet ve Mağcan Cumabay’ın yazdıklarının yanında bizim haddimize değil ama biz de üstatlara seslendik haddimizi aşarak,

Yıl 1915 koptu büyük harbin birincisi

Deve kervanıyla geldiler

Hacı Ahmet ve avanesi Şarki Türkistan’dan

İstanbul’a düşmek için hac yollarına

Dediler İngiliz dayanmış Gelibolu’ya

Ve dahi yedi düvel yanlarında

Kısık bakışları ile Kabe’ye döndüler

Duaya durdular Türkistanlılar

Dillerde tekbir Allahu Ekber

Yarab hac senin emrin ama bizim hac yolumuz

Şimdi Çanakkale’de sen kabul eyle ibadetimizi

Çıkardı bavulundan kefenini

Ve dahi beş dirhem yolluğunu

Yazıldı Sultan Ahmet de seferberliğe numarası bin iki

Şükretti Hacı Ahmet ellerini açarak

Ya şehit ya gazi

Sonraları duydu namını şair dağlardaki

Destanın da yazdı iki satır “kısık gözlü” diye

Yıl 1918 Kazak Elin’de bir şair adam

Duydu esir kalmış Anadolu hüzünlendi

Uzaktaki kardeşine de

Ne varsa verdiler ellerinde

Buhara Türkleri Kuvayı Milliye için

Altını olan altın verecek

Olmayan ise bol dua edecek..

Yıl 1920 aylardan Nisan

Toplandı Ankara’ya binlerce kahraman adam

23 Cuma günü Hacı Bayram Veliye gidilecek

Dualar ile kurban kesilecek

Büyük millete bir meclis açılacak dedi Gazi Paşa…

Ne varsa getirdi Millet elinde

Aza az çoğa çok katarak

Açıldı Türkün yeni meclisi

Kısık gözlü Türkistanlı da oradaydı

Dedi yüksek sesle herkese

Türküm Türkün evinde

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...