İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

3. SEVİYE

YAYINLAMA:

Güya yarım saatliğine diye uğradılar, saat oldu “midnayt” hala kalkmıyorlar. Halbuki “bestlerim” çok iyi bilir perşembe “off” günüm. O gün kendimi “jangfutlarımla” eve kapatırım. Tüm gün “Leptabımı” önümde yazıma adapte olurum. Bunu en iyi bilen biri de güya Arda… Yalnız da gelmemiş, peşine “best firendi” Anıl’ı takmış. Şimdi de mutfağa girmiş, kendi evleri gibi “tii” demliyorlar. Anlaşıldı bu gece uzun olacak… “Relaks” Aslı kendine gel ve yazına konsantre ol. Ama önce kalkıp “törkiş koffi” yap. Anlaşılan çekilecek çilem bitmemiş, Anıl acıkmış! Beyim “dinnır” yapmamış. Yani Anıl’cım sen şimdi “hangrıy” olabilirsin ama ben de çok “engriyim”. Ben sana yazımın ortasında “sani sayd ap” mı yapayım? “Frenç tost” mu yapayım? Ekmeğine salça mı süreyim? Aman Allah’ım neler yazıyorum! İyiden iyiye kafayı yedim. Sanırım günlerce maruz kaldığım Şevval Şahin’in videolarından “over doz” oldum. Neyse bu vasıta ile anlamış oldum ki benim İngilizce hala “ntermedyıdmış”. Eğer ki siz de yazdıklarımı okuyup, anladıysanız tebrikler! İngilizceniz en kötü 3. seviye…

Bir gün, biri...

Kışın temel yaşam kaynakları yemek, içmek ve tabi ki diziler. Sabancı ailesinin hayatının dizi olacağını öğrendiğim de gözlerimin içi parladı. Adana sokaklarından, İstanbul yalılarına uzanan bir hayat. Zengin olma yolunda verilen çabalar, ödünler. Aşk, ihanet, entrika, gözyaşı… Kapalı kapılar ardında yaşananlar. Ayy en merak ettiğim, Hacı ve Hakan’ın magazin sayfalarına detayı düşmemiş aşkları. Cicişler falan gibi… Sabancı kadınlarının iktidar savaşı, elti görümce çekişmeleri, kuzenler arası yarış daha neler neler var da “Acep Sabancı ailesi buna nasıl izin verdi?” Ya da neye ne kadar izin verdi. Tüm gerçekler olmasa da gerçeğe en yakın öz Sabancıları izleyebilecek miyiz? Bu sorular ağzımın tadını kaçırınca, biraz araştırdım. Offf ya büyük hayal kırıklığı… Benim edindiğim bilgiye göre Sabancı suikastı dizi oluyormuş. Beklediğim haber kesinlikle bu değildi. Ama biliyorum, bir gün biri Sabancı Familyi tam da hayal ettiğim gibi çekecek. Ve ben de keyifle izleyeceğim.

Umudum, umut!

Biz kadınlar yaşama umut dolu bakarız. Hatta haddinden fazla umut dolu! Hani o kötü anları katlanılır kılan. Zor günleri atlatmaya sebep. En karanlık zamanlara ışık olan umut! İşte bizde o umuttan galon galon var. Bir gün içene tekrar gireriz umuduyla saklarız, bir dolu jean pantolonu. Daha güzel olma umuduyla bıçak altına yatıp, acı çekeriz. Depresyondan çıkarız umuduyla, belimizdeki saçı acımadan kısacık kestiririz. Kocam zayıflarsam aldatmaz umudu ile günlerce ot yiyip, aç gezeriz. Hiçbir erkeğe minnet duymama umuduyla gece gündüz çalışırız. İflah olmaz adamlara bir gün düzelir umuduyla, ömrümüzün en güzel zamanlarını veririz. İşin aslı astarı; biz her sabah umut dolu uyanırız. Ve her umutsuzluğa düştüğümüzde daha büyük umutlarla baştan başlarız.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...