İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BİR DEVRİN BİTİŞİ...

YAYINLAMA:

Yokluk içinde kimi zaman günlerce yemek yemeden uyuyup uyanan, köyde çoban olmaya en öncelikli adaydı. Gelecek hayali kurup köyden gitmeyi kafasına koymuştu. Gitmek dile kolay ama uygulaması ne zordu kim bilir. Çocuk yaşta Elazığ’ın köyünden cebinde beş kuruş parası olmadan, yiyecek bir dilim ekmeği olmadan nereye kadar gidebilirdi? Bilgisiz ve parasız yola çıkmak dipsiz bir kuyuya ipsiz, güvenliksiz inmek gibiydi ama kalırsa hayatına çoban olarak devam edecekti. Ve evden kaçarak, ayağındaki terliklerle kilometrelerce yol gitmişti, hayatında ilk defa trene binmişti, köyündeki insanlardan çok daha büyük kalabalıklar görmüştü. Her çaldığı kapıda okullar 2 ay önce açıldı şimdi git seneye gel demişlerdi. Vazgeçmeden Vali’ye, üst düzey yöneticilere tek tek gidip kimsesizim, okumak istiyorum demişti. Oradan oraya savrulmuş ve sonunda onu kabul eden bir okul bulmuştu. Ve yine yoklukla geçen öğrencilik dönemi geçen yılların ardından Dicle Köy Enstitüsünden mezun olarak sona ermişti. Köy okullarında öğretmen olarak göreve başlamıştı. Daha başarılı olma hırsı onu İstanbul’a sürüklemişti. Eşi ve artık üç çocuğu için günler geceler demeden çalıştı. Yıldız Sağırlar Okulu’nda öğretmendi ve öğretmen maaşıyla geçinmek çok zordu. Özel dersler veriyordu, ek iş olarak fotoğraf çekiyordu.

Göztepe Sağırlar Okulu’na müdür olarak atandı. İşitme engelli hiçbir öğrencisinin işaret dili kullanmasına asla izin vermedi. Titreşim ile harfleri, sonra heceleri, kelimeleri ve okuma yazmayı, konuşmayı öğretti öğrencilerine. Öğrencileri için elinden ne geliyorsa her şeyi yaptı. Dürüsttü, çalışkandı, muhteşem denecek bir insandı. Sonrasında; önce ağabeyimi aldılar kucaklarına sonra da beni. Bizlerin eğitimli, dürüst ve iyi birer insan olabilmemiz için ellerinden geleni yaptılar.

Benim için bir devrin bitişi, Çağdaş, Laik, Atatürk sevgisini bütün öğrencilerine aşılayan, eğitim neferi canım dedem Hüseyin Akdağ, Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Bizlere kattıklarını asla unutmayacağız, iyi ki senin gibi yüce gönüllü birinin torunu oldum. Yolun ışıklarla dolsun.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...