İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

AŞILAMA OLMAZSA

YAYINLAMA:

Yaklaşık bir seneye yaklaşan Kovid-19 Pandemisi sürecinde geldiğimiz noktada aşılamaya başlanmış olması hepimizin içindeki karamsarlığı bir nebze olsun dağıtıp yarınlara daha umutla bakmamız için bir sebep oldu. Devletimizin Çin’den tedarik ettiği 13 milyon doz aşı sağlık çalışanlarımız ve üst yaş gruplarından başlanarak hızlı bir şekilde uygulanıyor.

Çinli aşı üreticisi ile 50 milyon dozluk anlaşma yapıldığı biliniyor. Bu demektir ki 25 milyon kişi bu aşılarla güvence altına alınabilecek. 20 milyon civarında bulunan 18 yaş altı genç nüfus aşılama programında bulunmadığı için hesaba dâhil edilmese bile 70 milyon doz daha aşı ihtiyacımız olduğu âşikâr. Yurt içinde birkaç farklı versiyon aşı için faz 2 ve faz 3 aşamaları gündemde olmasına rağmen Nisan ayına kadar bunların ruhsat alıp uygulanmaya başlaması şu an için pek mümkün görünmüyor. Bir de Türk orijinli iki bilim insanının Pfeizer ile ortaklaşa ürettikleri Alman aşısı var ki onlar daha Avrupa Birliği’ne olan taahhütlerini yerine getiremezken bize bu aşıdan ne zaman ve ne kadar düşer Allah bilir.

Belki biraz karamsar bir durum tespiti oldu ama an itibariyle hâl-i ahvâl-i pürmelâlimiz budur.

Türkiyemizde sporun ana lokomotifi olan futbol ve basketbol gibi temaslı iki sporda rol alan tüm paydaşların (futbolcu-hakem-teknik adam-yönetici-top toplayıcı-kameraman gibi) öncelikli olarak aşı programına dahil edilmesi –show must go on- için elzemdir.

Öğretmenler, polis, jandarma, zabıta, süpermarket çalışanları, toplu taşıma şoförleri gibi kamu ile iç içe hizmet veren tüm risk gruplarının arasına liglerimizde futbol/basketbol oynayan ve toplasanız belki on bin doz bile tutmayacak sporumuzun paydaşlarının da yer alması için Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında hızlıca bir protokol aktedilmeli ve bilinmezlik durumunun doğurduğu mahsurlar bu yolla giderilmelidir.

Antik Çağ’da Roma’da gladyatörler ne anlam ifade ediyorsa –maalesef- çağımızda futbol/basketbol dünyasının aktörleri aynı anlamı ifade ediyor. Endüstriyel futbolun geldiği noktada şovun devam etmesi şu an için diğer her şeyden daha önem kazanmış durumda. Sporcu insanların şova devam edebilmeleri için de yaşamaları lazım olduğuna göre onların aşılanarak kısmen güvence altına alınabilmesi sektörün durmadan izlenmesini/takip edilmesini/seyredilmesini sağlayacak ve evde can sıkıntısından patlayan kitlelere müsekkin olarak da maçlar yayınlanabilecektir.

Naklen yayınlar, bahis ve iddia gelirleri, sponsorların görünür olmaya devam etmeleri şovun devamına bağlı olduğu için de bu şovu üretenleri pamuklara sarıp sarmalayıp korumak elbette sistemden sorumlu olanların öncelikli vazifesi olmalı.

Üçüncü ve dördüncü dalga pandeminin konuşulduğu, varyant üstüne varyant, mutasyon üstüne mutasyon haberlerinin ayyuka çıktığı bu günlerde ümidimizi kırmamak için kendi kendimize “gecenin en karanlık olduğu an, güneşin doğmasına en yakın olan dakikalardır” gerçeğini telkin etmeye devam ederek, “bu da geçer Ya Hû” ile sözü bağlıyoruz.

Haydi kalın sağlıcakla,

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...