İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

‘Kuşak-Yol’a karşı ‘Eko-Koridor’

YAYINLAMA:

G20 toplantılarının Türk kamuoyunda ne bir heyecan yarattığı ne de sonuç bildirgelerinin fazlaca bir yankı uyandırdığı söylenemez. Yeni Delhi’de yapılan son toplantı da yankı olmasa da bir dalgalanma yarattı. O da G20 zirvesinin dışında ama son bölümüne iliştirilen, Hindistan-Ortadoğu-Avrupa’yı birbirine bağlayacak, yeni bir ‘koridorun’ kurulması girişiminden kaynaklandı.
* * * *
Tam adıyla “Hindistan – Orta Doğu – Avrupa Ekonomik Koridoru”. ABD yedi ortağıyla prensipte bir proje sundu: Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, AB, İtalya, Fransa ve Almanya. İsrail ve Ürdün imzacılar arasında yer almıyor ancak açıkça bahsediliyor. Türkiye kamuoyunda dalgalanma yaratan şu; Yeni koridor sanki Türkiye’yi bir dışlama projesi mi?
* * * *
Türkiye projeden elbette rahatsız. Zaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha Yeni Delhi dönüşünde ‘Ülkeler ticari yol ve güzergahlarla, etki alanlarını da geliştirme gayretindeler. Bunun da farkındayız. Biz şunu diyoruz, Türkiyesiz bir koridor olmaz. Türkiye, önemli bir üretim ve ticaret üssü. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda‘ diyerek son noktayı koydu.
* * * *
Gerçekleşir mi? Önce şöyle söyleyelim. Her ne kadar temeli geçen yılki Riyad zirvesinde atılsa bile alelacele hazırlandığı belli. Hindistan’dan Avrupa’ya binlerce kilometrelik mesafeyi bir denizden bir karadan sonra tekrar denizden ve tekrar karadan ine çıka yürütmenin mantığı ne? Hatta buna ‘İndi-bindi projesi‘ diyenler de var. Bu kadar çapta bir projenin fizibilitesi var mı ? Güzergahtaki ülkelerin bir kısmı zaten başka veya buna alternatif projelerin içinde. Projenin önümüzdeki 60 gün içinde hazırlanacağı söyleniyor. Olacak iş mi?
* * * *
Daha ertesi günü Alman Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi başmakalesinde şöyle yazıyordu; ‘Bu iyi bir haber ama soruların listesi uzun. Şirketler başlangıçta devlet tarafından güvence altına alınsa bile riski alacaklar mı? Hint-Pasifik'te halihazırda meyvelerini vermeyen bir dizi Amerikan duyurusu var. Washington'da hükümet değişikliğinden sonra taahhütler hâlâ geçerli olacak mı? Hindistan, Afganistan'daki nüfuzunu güvence altına almak için Çabahar ve İran üzerinden bir karşı koridor üzerinde çalışıyor. Peki bu şekilde mi kalacak? ‘
* * * *
Gazetenin işaret ettiği ilginç bir konu da hidrojen enerjisi. Şöyle yazıyor; Siyasi vizyon Amerika’nın desteğiyle Hindistan’dan Arabistan üzerinden Avrupa'ya bir bağlantı kurulması. fiberoptik ağlar, elektrik şebekeleri, hidrojen boru hatları olacak. Yükler bu koridordan geçecek, hidrojen akacak ve veriler titreşecek. Hidrojen boru hattı Yeni Delhi'nin "önde gelen bir hidrojen ülkesi" olmasına yardımcı olabilir. Ancak devasa kirliliği ve artan enerji tüketimiyle birlikte büyüme hızı nedeniyle Hindistan'ın her şeyden önce kendisinin hidrojene ihtiyacı yok mu? Yıllarca silah ve enerji açısından Moskova'ya bağımlı olacağı göz önüne alındığında Narendra Modi hükümeti gerçekten entegre olabilir mi?‘
* * * *
Şu tespiti yapabiliriz. Fizibilitenin, belki de jeopolitiğin sınırlarını zorlayan bu projenin aslında üstü örtülü birçok başka hedefi barındırdığı açık. Evet, Çin’in İpekyolu girişimi Kuşak ve Yol’una karşı bir hamle. Ama buna ilaveten bu koridor ile Suudi Arabistan’ın İsrail’le ekonomik normalleşmesinin önünü açmak. Suudi Arabistan ve BAE’nin istikametini Çin’den saptırmak. Çin’in Ortadoğu’da bir siyasi aktör olmasının önünü kesmek gibi. Bunun gibi daha birçok irili ufaklı hedef sayılabilir.
* * * *
Tamam bu proje Türkiye’yi dışarda bırakıyor ama ABD Başkanı Biden’in ‘Büyük bir anlaşma‘ dediği şey şimdilik bir mutabakat zaptından ileri gitmiyor bence. İmzası olan ülkeler ne finansmanı için ne de başka bir şey için herhangi bir taahhüt vermemiş. Bir niyet beyanı da denilebilir belki de. Bu yüzden buna bir ‚‘ekonomik koridor‘ dan ziyade yaklaşan ABD Başkanlık seçimi öncesi bir ‘siyasi koridor‘ demek daha doğru olur sanırım. Belli ki rotası ekonomik değil siyasi hesaplamalarla çizilmiş, adındaki ekonominin fizibiletesi olmayan bir proje.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...