İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

HİÇ VE DİL

YAYINLAMA:

Dil, tüm insani yapıp etmelerdir. Bu nedenle, insan dil’de açığa çıkar. Dil, anlamdır ve etrafımızdaki her şey anlamını dil’den kazanır. Ağaç, dil’dir. İyi dil’dir. Kötü dil’dir. Ağacın, iyinin, kötünün anlamı dil’dedir. İnsan anlamını dil’de kazanır. İyi insan yoktur. Kötü insan da yoktur. İyi ve kötü olan yapıp ettiklerimizdir. Yapıp ettiklerimizin anlamı iyi ve kötüdür. Dil, iyi ve kötünün, anlamın ve anlamsızlığın yuvasıdır. İnsan dil’de büyür.

Dil, hafızadır. İyi ve kötü hafızadır. İyinin ve kötünün anlamı dil’de varlığını sürdüren hafızadır. Sevdiklerimiz, sevmediklerimiz, anılarımız dil’dedir. Dil olmadığında onlar da olmaz. Dil, anımsamak istediklerimiz, unutmak istemediklerimizdir. Anlam, unutmak istediklerimiz ve hatırlamak istemediklerimizdir. Dil, unutmak istemediğimiz, hatırlamak istemediklerimizdir. Anı, hafızadaki dil’dir. Hafıza insanı dil’de büyütür.

İnsan, dil aracılığıyla büyür. Anlam, anlamını hafızanın gücünden alır. Hafıza ne kadar güçlüyse dil’de o kadar anlamlı görünür. Anlam, yapıp ettiklerimizin hafızada bıraktığı izdedir. Bu nedenle, anı ve anlam aynı kökten, dil’denkaynaklanır.

Dil, resimdir, heykeldir, evdir, köprüdür, uçaktır, arabadır. Tüm bunların anlamı dildedir. Hafıza bunlarda görünür. Anlam bunlarla olan ilişkimizdedir. Anlam tüm bunların hafızada bıraktığı izlerin ortak bir dil’de buluşmasıyla açığa çıkar.

Dil, tarihtir. Tarih, unutulmayanların, unutulması istenmeyenlerin, unutulmak istenenlerin, unutturulmak istenenlerin, unutturulması istenmeyenlerin hafızasıdır. Tarih, hafızanın gösteri sahnesidir. Tüm anlam gösterileri tarih sahnesinde oynanır. Hafızanın gösteri ve oyun sahnesi olarak tarih anlamının dil’den alır. Tarih ve dil hem anlamın hem de hafızanın evidir.

Dil, yapıp ettiklerimizin sahnesi olan tarihin dönüşlü hafızasıdır. Dil, tarih ve hafıza anlamı birbirlerinin dönüştürerek inşa ederler. Bu nedenle, kültür dil’in hafızada inşa ettiği anlamdır. Hem kültürel hem de kişisel tarihin anlamı hafızanın gücü ve canlılığıyla doğrudan ilgilidir. Hafıza ne kadar güçlü ve canlıysa unutma ve hatırlama da o kadar güçlü ve canlı olur.

Hafızanın gücü ve canlılığı dilin araçsal işlevine bağlıdır. Dilin araçsal işlevi hafızayı güçlü ve canlı tutacak nesnelerde görünür. Bu nedenle, dilin ürünü olarak sanat nesneleri hafızanın dilsel araçlarıdır.

Sanat nesneleri dilin kültürel tarihidir. Sanat, ürün ortaya çıkarmaz. Sanat nesne üretir. Bu nedenle, dil nesne ile kurulan ilişkinin hafızadaki anlamıdır. Nesnenin anlamı dil aracılığıyla insanın kültürel tarih sahnesinde açığa çıkar. İnsanın kültürel tarihi ise anlamın iyi ve kötü olarak hafızadaki gücüne ve canlılığına bağlıdır.

İnsan kendini kendisinin dışındaki nesneler aracılığıyla görür. Göz kendini görmez. Göz, kendini, gördüğü şey aracılığıyla görür. Bizim, kendimiz için anlamımız kendimizi görmek için ürettiğimiz nesnelerde ve yapıp ettiklerimizde açığa çıkar. Bu nedenle, hafızanın gösteri sahnesi olarak tarih nesnelerin, ürettiklerimizin, yapıp ettiklerimizin içinde gizlidir.

Hiç, anlamını içinde hafızanın olmadığı dilden kazanır. İçinde hafızanın olmadığı dil “hiç”in tarihsizliği demektir. Dil, içinde hafıza olmayan tarihi söyleyemez. Tarihsizliğin dili olarak “hiç” insanın anlam yoksunluğudur. Anlam yoksunluğunun evi olarak “hiç” ise acının yurdudur.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...