İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Ülkesine yararlı insan olmak

YAYINLAMA:

Sevgili Okuyucularımız, yaşadığımız son birkaç aydır, dinlediğimiz, okuduğumuz haberler hepimizi canımızdan bezdirdi. Birkaç hafta insanlık ve yaşam konusunda yazmayı düşündüm. Tenkitlerinizi [email protected]'dan gönderebilirsiniz. Yıl 1948-1949 babam İstanbul’dan Erzurum Ilıca’ya tayin olmuştu. 3 gün 3 gece tren yolculuğundan sonra vardık Ilıca’ya. Şirin bir nahiyeydi. İçinden 2 dere akan termal hamamları ile meşhurdu. İlkokulda arkadaş olduk yerli çocuklarla. Bana denizi, gemileri sorarlardı. O zaman televizyon yok, bilgisayar yok hatta pilli radyo bile ancak birkaç evde var. Şehir merkezini bile görmemiş arkadaşlarım oldu. İçlerinde büyük şehirlerden gelmiş memur çocukları da vardı. Bu iki tür çocuklarla dinden ölümden konuşurduk.

Hedefler ölüm yetişmeden dünya nimetlerinden olabildiğince yararlanmak. Aslında ister şehir görmemiş köy çocuğu, ister kent adamı olalım bu çaba yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan itici bir güçtü. Bizimle birlikte dünyaya gelir ve çeşitli davranışlarımızın temelini oluşturur. Ama meydanı boş bulursa giderek bize hükmetmeye başlar. Ele geçirdiği kişiler günden güne artan tempo ile her yalanda “ÖNCE BEN” demeye başlarlar. İnsanca yaşamak derken sadece kendilerini düşünürler. Hak derken kendi hakları ön plandadır. İnanç derken yalnız kendi inançları doğrudur. Artık onlar için dünya nimetlerini paylaşmak değil, aslan payını almak söz konusudur. Bu nedenle kaba kuvvete dayanan, azarlamadan zevk alan, anlamsız bir yaşam biçimini uygulamaya başlarlar. Nitekim binlerce yıldır kuvveti ellerine geçirenler, tek ortak yanımızın insanlık olduğunu unutarak bizleri rengimize, dilimize, inancımıza göre bölüp, birbirimize düşünmüşlerdir. Nitekim hiçbir ayrım yapmadan bütün insanları barış içersinde, kardeşçe yaşamaya, iyinin, güzelin, hakkın ve doğrunun yanında olmaya çağıran Tanrı buyruğuna rağmen hepsi de Ulu Yaradan dediğimiz tek Tanrıya inanan insanlar (Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar) bile fanatiklerce tarih boyunca birbirlerinin düşmanı haline getirilmiştir. Bütün bu acı gerçeklere karşın, hepimizin tek ortak yanı olan insanlığın güzelliğini, değerini ve anlamını savunmaya çalışan düşünürlerin, eğitimcilerin, devlet adamlarının, yazarların pek az bulunan gerçek din adamlarının kısaca akılcı ve sağduyu sahibi pek çok insanın varlığı, dünyamızın aydınlık yarınları için bir umuttur.

Hepimiz çocuklarımızı böyle yetiştirmek için gayret sarf etmeliyiz. Ne yazık ki ön yargılı, art niyetli, çıkarcı, dinimizi alet olarak kullanan bağnaz ve diktatör ruhlu hemcinslerimize gerçeği göstermek çoğu kez mümkün olmuyor. “Bir ön yargıyı ortadan kaldırmak, bir atomu parçalamaktan daha güçtür.” Diyen Einstein’e hak vermek zorunda kalıyoruz. Bence, İnsan olmakta mesele oruç tutmak, namaz kılmak değil, Ulu Yaratana olan inancımızla aramıza hiç kimseyi sokmuyorsak, vatanımıza, milletimize, ailemize bağlılığımıza gölge düşürmüyorsak, ahlaki değerleri göz ardı etmiyorsak, başkalarının hakkını en az kendi hakkımız kadar koruyorsak, almadan vermeyi, bütün insanları sevmeyi başarabiliyorsak, özgürlükten yana, bağnazlığa karşıysak işte o zaman Ülkemize ve insanlığa karşı görevlerimizi yapmış oluruz. Ben bu terbiye ile büyüdüm. Bu düşünce tarzıyla yaşamımı sonuna kadar sürdüreceğim.

İTÜ’den önce görevim Yarımca Seramik Fabrikası yapımında önüme fırsatlar çıktı hem de iyi zengin olabilecek gibi fırsatlar ben baba sözü dinledim. Ömür boyu borçlu yaşayacağım. Kimsenin ümmeti olmadan. Sevgili Okuyucularım, sıktıysam özür dilerim. Çok stresli bir ay yaşadım. 24 yıldır yaptığımız Boğazı Tankerlere Kapatma etkinliğimizden kopmak. okullarda çevre eğitiminden uzaklaştırılmak, korona sebebiyle toplantılardan mahrum olmak çalışmalarımıza firen yaptırdı. Sevgili Okuyucular inşallah kısa zamanda yine bu güzelliklere döneriz. Ülkesine yararlı insanlığa kavuşuruz. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...