İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

VAROLAN BABANIN YOKLUĞU

YAYINLAMA:

Özellikle baba olan okurlarım bu yazdıklarımı lütfen dikkatli okuyun. Anladıysanız bir kere daha okuyun, doğru anladığınızı teyit edin. Çünkü bu yazımda sizi anlatıyorum.

Şunu hemen söylemeliyim ki neredeyse her çocuk, kötü davranılmış olanlar bile anne/babalarını sever. Bu, çocuk olmanın doğası gereğidir. İncinmiş, hayal kırıklığına uğramış, arzu ettikleri sevgiye ulaşma olasılığını ortadan kaldıran yıkıcı bir duruma düşmüş olabilirler. Kaygılı bir şekilde bağlansalar da yine de onları severler.

Baba konusuna odaklanmamın nedeni onlara daha fazla suçluluk ve sorumluluk yüklemek değil, kaliteli bir babalıkla gelişiminizi çok daha güçlü bir şekilde biçimlendirebilirsiniz. Umarım kendinizi daha iyi anlamanız, gelişiminizi tamamlamanız ve kötü babalıktan kaynaklanan yaralarınızı iyileştirmenizi sağlar bu yazım.

Yüzyıllardır ebeveyn demek neredeyse sadece anne demekti. Baba yıllarca ailede hep otorite figürü sayıldı. Babanın sözü sorgulanmaz, verdiği karar her zaman son karar olur ve aileyle ilgili tüm sorunlara onun etkisi hakim olurdu.

Yaşamın başlangıcından itibaren bize iyi olduğumuzu ve sevildiğimizi hissettiren ebeveynlerimize şüphesiz ki hepimizin ihtiyacı var. Bu ebeveynlik görevinin ihmal edilmesi durumunda çeşitli ruhsal hasarlar alarak büyürüz. Hasar, iç sesimizin kendimizin iyi olmadığını, değerli olmadığını ve sevilmeye layık olmadığını söylemesiyle başlar ve bu da özgüvenimize karşı ilk saldırı olur.

Yetişkinlikteki davranışlarımızın tohumları gördüğünüz üzere aslında çocuklukta atılır. Çocukluk deneyimlerimizin birincil kaynakları olan ebeveynlerimizle olan ilişkilerimizi farkında olmadan genelleştiririz ve buna uygun geliştirdiğimiz davranış kalıplarını yaşamımız boyunca tekrarlarız. Babası tarafından görmezden gelinen, reddedilen, terk edilen, istismar edilen veya sevilmeyen bir kız çocuğu yaşamının geri kalanında yoksun bırakıldığı ihtiyaçlarını giderecek bir baba figürü arayışı içine girer.

İlk olarak Freud'un ileri sürdüğü, Oedipus kompleksi, bireyin babasıyla olan zayıf ilişkisinden kaynaklanan nevrozları tanımlar. Freud’un teorisinde erkek çocuğun anneye hayran olması ve anneyi babasını rakip olarak görmesi yani Oedipus kompleksinin kız çocuktaki görünümü, babaya hayran olup anneyi rakip olarak görmesi yani Electra kompleksi olarak adlandırır.

Şu var ki baba güven simgesidir. Babayla yaşanan ilişki, ileriki yıllarda erkek ve kız çocukların cinsel kimliklerinin gelişiminde önemli bir rol oynar. Erkek çocuk cinsel kimliğini tanımak için babasını örnek alır ve taklit eder. Kız çocukları için ise baba modeli, karşı cinsi tanıması ve karşı cinse karşı tavırları konusunda ipucu verir. İlgili bir baba kız çocuğunun karşı cinse duyduğu güveni arttırırken, çocuğun baba sevgisi ve ilgisini hissetmesi kendine olan güveni de arttırır.

Babanın kızına davranışları kadın cinsiyetini nasıl tanımladığını da gösterir. Kız çocuğu için baba hayatının ilk aşkıdır. Baba kızının ileriki yaşantısında güçlü bir karakter, başarılı bir kadın olmasını sağlar. Ayrıca kızının eş seçiminde de oldukça önemli bir figürdür baba. Kız çocukları babalarında gözlemledikleri olumlu ve olumsuz davranışı eşlerinde arar. Babalarıyla sağlıklı bir ilişkileri olursa olumsuz davranışlara odaklanmaz. Eğer güvenli bir bağ kuramamışsa hayatlarındaki kişiye kaçıngan bir bağ ile bağlanır. Kaçıngan bağlanma, tutarlı olmayan ve ilişkiyi belli bir mesafede tutmak isteyen davranışları içerir. Babasını hayatla baş etme konusunda güçlü bulan, babasına hayranlık duyan, ondan korkmayan ve ilgi, sevgi gören bir kız çocuğu da psikolojik anlamda güçlü bir yetişkin olarak büyür.

Araştırmalar bir kız çocuğunun ve ileride yetişkin bir kadının özsaygısını öngören en önemli faktörlerden birinin babasından gördüğü fiziksel yakınlık ve beğeni olduğunu ortaya koymuştur. Öyle ki bazen sıkıca sarılmak dahi bir kız çocuğu için çok önemli bir yakınlık göstergesi olabilir

Sonuç olarak, her ne kadar doğumdan itibaren bir çocuğun gelişimi için annenin önemine sıklıkla vurgu yapılsa da babayla kurulan iyi bir ilişkinin özellikle bir çocuğun gelişimini duygusal, fiziksel ve psikolojik anlamda koruduğunu, geliştirdiğini ifade etmeliyim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...