İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

SANATTAN DOĞAN İHTİYAÇ: DÜĞME

YAYINLAMA:

Düğmeler, giysileri tutturup birleştiren bir araç olarak kullanılmadan önce, binlerce yıl dekoratif süsler olarak hayatın içinde yer aldı ve neredeyse 3500 sene aynı amaca hizmet etti. Bugünkü işleviyle kullanılmaya başlaması için 1200’leri beklemek gerekecekti. Ondan sonraysa düğme kullanımı çılgın bir hal alır. Öyle ki 1520 yılında Fransa kralı l. François, yeni elbisesine dikilmesi için tam tamına 13.400 altın düğme sipariş eder. İnsanlar daha fazla düğme kullanabilmek için elbiselerinde boydan boya yırtmaçlar açarlar. O yıllarda kadın elbiselerindeki düğme sayısı ise iki yüzü bulur. Tüm bu düğmeleri açmanın verdiği zahmete girmemek için, soyunmadan yattıkları da bilgiler arasındadır.

Düğme-ilik ikilisinin ortaya çıkmasında ise iki neden vardır. Birincisi, 1200’derde bol kıyafetlerin yerini daha dar kıyafetler alır ki, kemerler tek başına onları toparlamak için yeterli gelmez. Kemer dışında bu iş için kullanılan iğnelerin ise sık sık kaybolması başka bir derttir. İkinci nedense; kumaşların daha ince ve kaliteli kumaşlara doğru evrilmesidir. İğnelerle tutturmak bu narin kumaşlara zarar vermekte, üzerinde delikler açmaktadır. Tüm bu sebepler, düğmelerin artık işlevsel olarak da kullanımını gündeme getirir.

En eski dekoratif düğmeler MÖ 2000’li yıllarında İndus Vadisinden çıkarılanlardır. Daire ve üçgen şekline getirilmiş deniz kabuklarından ve tahtadan yapılmış birçok düğme o yılların süslenme anlayışını ortaya koyar. Avrupa ören yerlerinde bulunanlar ise altın yapraklarla sarılmış ve elmaslarla süslenmiş, fildişi ve kemik düğmelerdir.

Anadolu topraklarında, Gordion’da yapılan kazılarda VIII. ve VII. yüzyıla ait Frig düğmeleri; Altıntepe kazılarında ise aynı yüzyıla ait Urartu düğmeleri çıkartılmıştır. Bombeli olan bu düğmeler altın-gümüş kabartmalarla süslüdür. Ayrıca Anadolu Medeniyetleri Müzesinde eski çağlara ait, kemik, fildişi, sedef, inci ve değerli taşlarla süslenmiş çeşit çeşit düğme bulunmaktadır.

Uygur Türklerinde ise düğmeler yalnızca kıyafetleri süsleyen bir unsur olarak kalmamıştır. Yanı sıra, saçlarını saç bağlarıyla ördükten sonra güzelliklerini arttırmak için midye kabukları ve gümüş düğmeler kullanan kadınların vazgeçilmez aksesuarları olmuştur.

Günümüzde kullanılan düğme sözcüğünün kökeni aslında eski Türkçe tüg-mek, yani ‘düğmek, bağlamak’ fiilinden gelmektedir. Selçuklu çağının başında ise bu kelime tügme şeklinde kullanılmıştır. Kıpçak bölgesinde tüyme; Kuman Türklerinde ise tüvme şeklini alır. Yine Anadolu’da düğme karşılığı olarak kullanılan kodak sözcüğünün de, eski Türkçedeki dikmek, bağlamak manasına gelen kadı-mak, kada-mak köklerinden gelmiş olabileceği ihtimali üzerinde durulur.

Çıt çıt, fermuar, cırt gibi çok daha yeni olan yardımcı unsurlara rağmen, düğmelerin kullanımı hiç geçmeyecek gibi görünüyor. Hatta açmak- kapatmak gibi bir işlevi olmadan, hala ve sadece dekoratif amaçlarla kullanıldıklarına bile tanık olmaktayız. Günümüzde, giyim kuşam dünyasının özenle seçip kullandığı; milyonlarca çeşitteki bu renkli unsurlar dünyamızı da renklendirmeye devam ediyorlar.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...